Emin sıfatı ile zilyetten araç iktisap eden kişinin iyiniyetli olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerekir.
4. Hukuk Dairesi 2014/14435 E. , 2015/12216 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2014
NUMARASI : 2012/297-2014/365
Davacı T.. Ç.. vekili Avukat Selim tarafından, davalı K.. Ç.. aleyhine 19/06/2012 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespit ve tescili istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09/07/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Dava, araç satış sözleşmesinin iptali, aracın davacıya aidiyeti ve satış sonrası teslim istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, aracını kiraya verilmek üzere dava dışı D.Rent A Car – Abdülkadir Dedeoğlu’na bıraktığı, adına kayıtlı aracın, araç kiralamak isteyen Fatih isimli kişiye kiralandığını, süre sonunda aracın teslim edilmediğini, emniyete yapılan şikayet sonucunda aracın davacı adına sahte kimlik kullanılarak, davalıya vekaleten dava dışı Ahmet Suriri Çıkrıkçı adına düzenlenen satış vekaletnamesi ile davalıya satıldığını öğrendiğini, davalı ile noterde her hangi bir sözleşme yapmadığını, bu satışın gerçek satış olmadığını, aracın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitini ve satış sözleşmesinin iptalini istemiştir.
Davalı, dava konusu aracın internet ortamında satış ilanı üzerine araçla ilgilenenlerle irtibata geçerek, noter sözleşmesi ile satın aldığını, noter sözleşmesinin düzenlendikten sonra çalıntı olduğu gerekçesiyle araca el konulduğunu, asıl mağdur olanın kendisi olduğunu belirterek aracın kendisine iadesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava konusu aracın sahte kimlik belgesi kullanılarak yapılan satışının geçersiz olduğu, geçersiz satışın mülkiyet geçişini sağlamayacağı gerekçesiyle, … plakalı aracın satışına ilişkin Bakırköy 3.Noterliğinin 08/06/2012 tarih, 13672 yevmiye numaralı satış sözleşmesinin iptaline, sözleşmede ruhsat bilgileri yazan aracın davacıya aidiyetine, satıştan sonra … plakayı alan aracın davacıya teslimine karar verilmiştir .
Türk Medeni Kanununun 988. maddesi; bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı ayni hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur hükmünü öngörmektedir.
Bir malın zilyedi, onu başkasına emanet etmiş olmayıp, çaldırma, gasp, unutma gibi bir sebeple elinden çıkarmış bulunuyorsa, üçüncü şahıs böyle bir malı iyiniyetle iktisap etmiş olsa dahi onun iktisabı geçerli değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 989. maddesi bu hususta açık düzenleme içermektedir. Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyed, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.
Görülüyor ki kanun iyi niyetin korunması hususunda, emaneten bırakılan mallarla, sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar hususunda bir ayırım yapmıştır. Bu ayırım şu düşünceye dayanmaktadır; malı başkasına emaneten bırakan kimse, az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin, alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez. Böyle olunca, bir malı iyiniyetle iktisap eden üçüncü şahsın menfaati, malı emaneten veren kimsenin menfaatine tercih edilmekte, rızası olmadan malını elinden çıkaran kimsenin menfaatine ise feda edilmemektedir. Sahibinin elinden rızası olmadan çıkan bir şeyi, iyiniyetli üçüncü şahıs bir açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs, gerekse daha sonraki müktesipler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi şöyle bir şarta bağlanmıştır. Böyle hallerde, iyiniyetli üçüncü şahsın bu malı iktisap etmesi için verdiği bedel, iadeyi isteyen davacı, yani asıl mal sahibi tarafından ona iade edilmelidir. Eğer bu şart yerine getirilmezse, mahkeme, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemez. Hukuk Genel Kurulunun 25/09/2002 tarih, 2002/4-608 E., 2002/643 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.
Dava dosyasının ve dosya içerisinde bulunan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/55883 soruşturma nolu dosyasından alınan belgelerin incelenmesinde; davacı tarafından, oto kiralama işi yapan D. Rent A Car’a dava konusu 34 YP 7836 plakalı Hyundaı marka aracını bıraktığı, aracın kendisini Fatih olarak tanıtan dava dışı kişiye, 30/05/2012 gününde iki hafta süre ile kiraya verildiği, kira sözleşmesinde kimlik belgesi olarak 10/09/2004 tarihli, … belge nolu sürücü belgesinin ibraz edildiği, belge sahibinin Fatih Kaymak sahte kimlikli İsmail Yasak olduğu, aracın davacı-araç maliki T.. Ç.. adına düzenlenen sahte kimlik ile, davalıya vekaleten dava dışı davalının babası Ahmet Suriri Çıkrıkçı isimli kişi adına noterde (Bakırköy 3. noterliği 08/06/2012 tarih 13672 yev.no) düzenlenen araç satış sözleşmesi ile davalı adına araç satışının ve devrinin gerçekleştirildiği, davacının 13/06/2012 günlü şikayeti üzerine davalı adına kayıtlı bulunan aracın Ankara’da bir otoparkta olduğunun tespit edildiği ve parka çekildiği anlaşılmaktadır.
Fatih Kaymak sahte kimlikli İsmail Yasak’ın Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/1 E.2014/118 K. sayılı kararı ile nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı kendi adına kayıtlı aracı kiralanmak üzere D.Rent A Car – Abdülkadir Dedeoğlu’na bıraktığı için malikinin elinden rıza ile çıkmıştır. O halde emin sıfatı ile zilyetten araç iktisap eden davalının iyiniyetli olup olmadığı hususunun irdelenmesi gerekir. Gerek Savcılık soruşturması, gerek dava dosyasında, sahtecilik işleminde davalının kendini T.. Ç.. olarak tanıtan kişi ile birlikte davacıyı zarara uğratmak maksadı ile (kötüniyetli) hareket ettiğine dair herhangi bir delil ve kanaat verici emare bulunmadığından davalı iyiniyetli kabul edilmelidir.
O halde, davacının araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalının satış bedeli olarak ödediği bedeli, kendisine iade etmesi gerekir. Mahkemece, bedelin ödenmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ödeme gerçekleşmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte sayılan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/11/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 02/11/2015