Öğretmenin mesleğini etkilemeyen ilişkisinden ötürü meslekten atılması, özel hayatına saygı hakkını ihlal etmiştir.
Danıştay 12.Dairesinin 02/02/2017 tarihli ve E: 2016/7995, K: 2017/154 sayılı kararı
Özeti : Okul ve eğitim-öğretim ortamı dışında meydana geldiği ve bir kişiyle sürekli arkadaşlık ve birliktelik şeklinde gerçekleştiği iddia edilen, okul içinde ve dışında öğrencilerde olumsuz bir yansıması olmayan soruşturma konusu fiillerin, davacının mesleki faaliyeti ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dâhil özel yaşamı kapsamında kalan eylem ve davranışlar olduğundan, iffetsiz eylem ve davranış olarak değerlendirilemeyeceği, söz konusu fiilin disiplin suçu olarak değerlendirilerek disiplin cezası ile cezalandırılmasının Anayasa’nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca “özel hayata saygı hakkının” ihlali sonucu doğuracağı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : …..
Karşı Taraf (Davalı) : Milli Eğitim Bakanlığı
Vekili : ……
İstemin Özeti : Muğla 1. İdare Mahkemesince verilen 23/09/2011 tarihli ve E:2009/2326; K:2011/1611 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi : ……
Düşüncesi : Davacıya isnat edilen soruşturma konusu fiillerin her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delillerle ortaya konulamadığı gibi okul ve eğitim-öğretim ortamı dışında meydana geldiği ve bir kişiyle sürekli arkadaşlık ve birliktelik şeklinde gerçekleştiği iddia edilen, okul içinde ve dışında öğrencilerde olumsuz bir yansıması olmayan soruşturma konusu fiiller, davacının mesleki faaliyeti ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dahil özel yaşamı kapsamında kalan eylem ve davranışlar olduğundan, iffetsiz eylem ve davranış olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu fiilin disiplin suçu olarak değerlendirilerek dava konusu işlem ile cezalandırılmasının Anayasa’nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca ‘özel hayata saygı hakkının’ ihlali sonucunuda doğuracağı anlaşıldığından, davacının işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıpların işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkin hüküm kurulmayarak eksik hüküm kurulduğu görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ile anılan kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının geçici görevlendirme ile Muğla İli, Bodrum İlçesi, Turgutreis Hayırlı Sabancı Çok Programlı Lisesi’nde müdür vekili olarak görev yaptığı dönemde hakkında isnat olunan fiiler nedeniyle yürütülen disiplin soruşturması neticesinde, 1702 sayılı Kanun’un 27/1 maddesine göre “meslekten çıkarma” cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 14.01.2009 tarihli ve 22 sayılı işlemin iptali ile işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıpların işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının üzerine atılı disiplin suçunu işlediği sabit olduğundan, “meslekten çıkarma” cezasıyla cezalandırmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında;
“Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz” hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8. maddesinde de;
“(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir,” hükmü yer almaktadır.
1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanun’un 27. maddesinin 1. bendinde, gerek öğrenciye karşı ve gerek dışarda öğretmenlik sıfatı ile bağdaşmayan “iffetsizliği” sabit olanların meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılacakları belirtilmiştir.
Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 03/04/2014 tarihli ve 2013/1614 başvuru numaralı kararında özetle;
“Özel hayat, geniş bir kavram olup kapsayıcı bir tanımının yapılması oldukça zordur. Bu kapsamda korunan hukuki değer esasen kişisel bağımsızlık olup, bu koruma herkesin istenmeyen bütün müdahalelerden uzak, kendine özel bir ortamda yaşama hakkına sahip olduğuna işaret etmekle birlikte, özel hayat kavramının herkesin kişisel yaşamını istediği şekilde sürdürme ve dış dünyayı bu alandan uzak tutma kavramına indirgenemeyeceği açıktır.
Özel hayat, öncelikle bireylerin kendi bireyselliklerini geliştirebilecekleri ve diğer kişilerle en mahrem ilişkilere girebilecekleri kavramsal ve fiziksel bir alana işaret etmektedir. Bu mahremiyet alanı, Devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari düzeyde müdahale edebileceği özel bir alanı kapsamaktadır.
Bireyin mahremiyet hakkının mekânı, kural olarak özel alandır. Ancak özel yaşamın korunması hakkı bazı durumlarda kamusal alana da genişleyebilir. Zira meşru beklenti kavramı, bireylerin mahremiyetlerinin kamusal alanda da bazı koşullar altında korunmasını mümkün kılmaktadır.
Anayasa’nın 20. maddesinde, herkesin özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu ve özel hayatın gizliliğine dokunulamayacağı belirtilmekte olup, bu düzenlemede yer verilen özel hayatın gizliliği hakkı, Sözleşme’nin 8. maddesi çerçevesinde özel yaşama saygı hakkı kapsamında güvence altına alınan hakka karşılık gelmektedir. Bireyin mahremiyet alanının ve bu alanda cereyan eden eylem ve davranışlarının da kişinin özel yaşamı kapsamında olduğu açıktır. Mahremiyet hakkı ve bu alana ilişkin bilgilerin gizliliğinin korunması Anayasa Mahkemesi tarafından da, Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Zira, kişinin mahremiyet alanının gizliliği ve bu alana saygı gösterilmesi hakkı, bireyin kişisel güvenliği, varlığı ve kimliği için gerekli olan en temel haklardan biri olduğu” yolunda değerlendirmelere yer verilmiştir.
Dava dosyası ile dava konusu işleme dayanak alınan soruşturma dosyasının incelenmesinden, davacının Muğla Bodrum Turgutreis Hayırlı Sabancı Çok Programlı Lisesi müdür vekili olarak görev yapmakta iken, aynı okulda İngilizce öğretmeni olan kişi ile bir yılı aşkın bir süreden beri (2007-2008 yılları içerisinde) beraber oldukları, bu süre içerisinde bekar olan İngilizce öğretmeni ile evli olan davacının Bodrum’da ve Muğla’nın değişik bazı ilçelerinde aynı araçla beraber gezdikleri ve aynı mekanlarda kaldıkları iddiasıyla ilgili olarak başlatılan soruşturma sonucunda, davacının bu eyleminin 1702 sayılı Kanun’un yukarda yer verilen 27/1 maddesi uyarınca iffetsiz eylem olarak değerlendirilmesi suretiyle ”meslekten çıkarma cezası” ile cezalandırılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, dosya içerisinde bulunan soruşturma raporu ve eki belgelerin birlikte incelenmesi neticesinde, davacıya isnat edilen soruşturma konusu fiillerin her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delillerle ortaya konulamadığı gibi okul ve eğitim-öğretim ortamı dışında meydana geldiği ve bir kişiyle sürekli arkadaşlık ve birliktelik şeklinde gerçekleştiği iddia edilen, okul içinde ve dışında öğrencilerde olumsuz bir yansıması olmayan soruşturma konusu fiiller, davacının mesleki faaliyeti ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dahil özel yaşamı kapsamında kalan eylem ve davranışlar olduğundan, iffetsiz eylem ve davranış olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu fiilin disiplin suçu olarak değerlendirilerek dava konusu işlem ile cezalandırılmasının Anayasa’nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi uyarınca ‘özel hayata saygı hakkının’ ihlali sonucunuda doğuracağı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının dava dilekçesinde dava konusu işlemin iptali ile birlikte işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıpların işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ettiği, ancak İdare Mahkemesince davanın özeti kısmında ve kararın içeriğinde davacının bu talebine yer verilmediği gibi davacının maddi kayıplarının tazminine ilişkin hüküm kurulmaksızın davanın reddine karar verildiği görüldüğünden, İdare Mahkemesi kararında eksik hüküm kurulması nedeniyle de hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 02/02/2017 tarihinde esasta oybirliği gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dosya içerisinde bulunan soruşturma raporu ve eki belgelerin birlikte incelenmesi neticesinde, davacıya isnat edilen soruşturma konusu fiillerin her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı delillerle ortaya konulamadığından ve davacının işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıpların işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkin hüküm kurulmayarak eksik hüküm kurulduğundan davacının temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.