Özel hayatında işlediği fiiller nedeniyle memura disiplin cezası verilemez.
T.C
DANIŞTAY
Beşinci Daire
Esas No: 2016/19861
Karar No : 2018/14359
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ……..
Karşı Taraf (Davalı) : Emniyet Genel Müdürlüğü
Vekili : Hukuk Müşaviri ….
İstemin Özeti : Sivas İdare Mahkemesinin 14/04/2014 tarih ve E:2012/1566, K:2014/547 sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, Erzincan İli, Çayırlı İlçe Emniyet Müdürlüğü kadrosunda komiser olarak görev yapan davacının, Adana İl Emniyet Müdürlüğü emrinde görev yaptığı hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak fiilini işlediğinden bahisle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 6/B-5 maddesi uyarınca 6 ay kısa süreli durdurma cezası ile tecziye edilmesi gerekmekte ise de, aynı Tüzük’ün 15. Maddesi gereğince bir alt ceza olan 8 gün aylık kesimi cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 27/09/2012 tarih ve 286 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Sivas İdare Mahkemesinin 14/04/2014 tarih ve E:2012/1566, K:2014/547 sayılı kararıyla; komiser olan davacı, 3. Sınıf emniyet müdürü ….. ile aralarında geçen telefon görüşmesinin şakadan ibaret olduğunu beyan etmiş ise de; yapmış olduğu telefon görüşmesinde polislik mesleğinin saygınlık ve disiplin anlayışına ters düşen tavır ve davranışlar içerisinde olduğunun sabit olduğu ve kusurlu olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
1982 Anayasası’nın “Özel hayatın gizliliği ve korunma” başlıklı bölümünde yer alan 20 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” düzenlemesi, 90 ncı maddesinin 5 inci fıkrasında ise; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.” düzenlemesi yer almıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8 inci maddesinde; “Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmenin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.” hükmü, “Ayrımcılık yasağı” başlıklı 14. maddesinde de; “Bu sözleşme’de tanına hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak üzere herhangi bir başka duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır.” hükmü bulunmaktadır.
Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü’nün 6/B-5 maddesinde; “hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak” fiilinin 6 ay kısa süreli durdurma cezasını gerektirdiği hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen Anayasa’nın 20 inci maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8 inci maddesiyle koruma altına alınan hak ve özgürlüklerden yararlanılması bakımından herkesin eşit olduğu ve hiçbir ayrım gözetilemeyeceği dikkate alındığında, davacının kamu görevlisi olmasının hak ve özgürlüklerden yararlanma hakkını sınırlandırmayacağı açıktır.
Disiplin kurallarının, temel olarak idarenin iç düzeninin korunması fonksiyonunu üstlendiği göz önüne alındığında, kamu görevlilerinin hizmet dışındaki özel hayatına yönelik fiillerinin memur disiplin hukukunun alanına girmesi için bu düzeni bozan, kamu hizmetinin iyi ve düzenli bir şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkileyen bir yönünün bulunması gerekmekte olup, davacının hizmet dışında özel yaşamını ilgilendiren bu ilişkisinin kamu hizmetinin iyi ve düzenli şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkilediğinin veya kendisine duyulan saygınlık ve güven duygusunu sarstığının somut olarak ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının disiplin hukukunu ilgilendiren bir yönü bulunmayan ve disiplin suçu oluşturmayan hizmet dışında meslektaşlarıyla yapmış olduğu kişisel ve özel telefon görüşmelerindeki beyanlarının bir disiplin suçu olarak değerlendirilerek kendisine disiplin cezası verilmesi, Anayasa’nın 20 inci maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8 inci maddesi uyarınca “özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı”nın ihlali sonucu doğuracağından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Sivas İdare Mahkemesinin 14/04/2014 tarih ve E:2012/1566, k:2014/547 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun geçici 8 inci maddesi gereğince uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi uyarınca bozulmasına, yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde karar düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 21/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.