Sahte imzaya ilişkin Adli Tıp Grafolojik incelemelerinde kuvvetli ihtimale dayalı karar verilmez.
19. Hukuk Dairesi 2018/1294 E. , 2019/4362 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
– KARAR –
Davacı vekili, davalı tarafından üçüncü şahıs … Madeni Eşya San. Koll. Şti. ile davacı hakkında 15.12.2008 vade tarihli 42.000 TL bedelli, 30.12.2008 vade tarihli 40.000 TL bedelli senetler nedeniyle icra takibi başlatıldığını, takip konusu senet asıllarında davacının imzası taklit edilerek tahrifat yapıldığını, takip konusu senetlerin davalı ile üçüncü şahıs … Madeni Eşya San. Koll. Şti. arasında 08.11.2008 tarihli protokole istinaden davalıda bulunan 3 adet çeke karşılık düzenlendiğini çeklerin bedelinin ödenip senetlerin bedelsiz kalmasına rağmen davalının bu senetleri iade etmeyip takibe koyduğunu ileri sürerek senetlere dayanan herhangi bir borcun bulunmadığının tespiti ile % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, senetlerde tahrifat yapıldığı iddiasının kabul edilemeyeceğini, söz konusu senetlerin davacı tarafından imzalandığını, yapılacak incelemede bu hususun ortaya çıkacağını, protokole konu çeklerin bedellerinin ödenmeden keşideciye teslim edildiğini, söz konusu çekin ödendiğinin düşünülmesi halinde dahi bu çeklere dayalı senetlerin geçersiz olduğunun iddia edilemeyeceğini savunarak davanın reddine, %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece grafolog bilirkişisinin davaya konu senetlerdeki borçlu imzasının davacının eli ürünü olduğunu belirlediği, taraf defterlerini inceleyen bilirkişilerin ise davacının ve davalının defterlerinde senetlere ilişkin kayıt bulunmadığını, ancak davalının defterlerine göre davacıdan 18.054 TL alacaklı olduğunun gözüktüğü, bu miktarın faiziyle birlikte davalının icra takibinde talep ettiği miktardan mahsup edilmesi sonucunda davacının davalıya 65.501,52 TL borçlu olmadığının görüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının icra takibinden dolayı davalıya 65.501,52 TL borçlu olmadığının tespitine, bu miktarın %40’ı oranında kötüniyet tazminatının davalıdan, reddedilen 18.423,66 TL’nin %40’ı oranında icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 14.05.2014 tarih 2014/5409 Esas 2014/9151 Karar sayılı ilamıyla bilirkişi incelemesinde karşılaştırmaya esas alınan davaya konu bonoların tanzim tarihlerinden önceki tarihli belgenin fotokopi olduğu, imza incelemesine esas alınamayacağı, davacının, senetlerin tanzim tarihlerinden önceki tarihlerde yetkili merciler önünde attığı imza örnekleri getirtilerek ve ayrıca mahkeme huzurunda da imza örnekleri alınarak, uzman bilirkişi kurulundan senetlerdeki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda rapor alınıp, varılacak sonucuna göre bir karar verilmesi, diğer taraftan mahkemenin kabulüne göre de İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği ve tedbir kararının uygulanması sonucunda alacaklının alacağına geç ulaşmasından dolayı zarara uğraması gerektiği halde davalı lehine tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporu neticesinde, grafolog bilirkişisinin davaya konu senetlerdeki borçlu imzasının davacının eli ürünü olduğunu belirlediği, senet üzerindeki malen kaydı nazara alınarak taraflar arasındaki temel ilişkiye girilerek bozma öncesi yapılan irdelemede, davalı …’ın ticari kayıtlarında dava konusu senetlere ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığı belirlenmekle beraber sadece davacıdan 18.054 TL tutarlı fatura alacak kaydının bulunduğu, aşkın kısmına ilişkin herhangi bir fatura ya da alacağa ilişkin belge kayıtlı olmadığı, bu durumda davalı aleyhine olarak alacağın sadece bu temel ilişki kapsamında 18.054,00 TL asıl ve 369,69 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.423,66 TL borçlu olduğu gerekçesiyle davacının takibin 65.501,52 TL’sinden borçlu olmadığının tespiti ile bu miktarın % 40’ı oranında 26.200,60 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,bozma ilamı doğrultusunda davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş,hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kambiyo senetlerine özgü takibe karşı borçlu tarafından açılmış takip dayanağı bonolarda kendisine atfen atılan imzaların kendi el ürünü olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
Mahkemece, dairemizce grafoloji bilirkişi incelemesine yönelik bozmaya uyularak bozmada gösterilen yöntemle alınan 30.05.2017 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda, söz konusu borçlu imzalarının kuvvetle muhtemel …’ya ait olduğu belirtilmiş, mahkemece de bu bilirkişi raporu benimsenmiştir. Dairemiz uygulamalarına göre kuvvetli de olsa ihtimale dayalı sonuç bildiren raporlar borçluyu bağlamaz.Ancak mahkemenin bu raporu gerekçeli kararında borçlu imzalarının davacıya ait olduğu şeklinde değerlendirmesine karşılık davacı tarafın bu hususu temyiz konusu yapmadığından bu husus davacı yararına kazanılmış hak oluşturmuştur. Ayrıca mahkemece bu senetlerde malen kaydının bulunması ve senetlerin davalı defterinde bulunmaması nedeniyle davalının bu senetlere dayalı alacak talebinde bulunmayacağı kabul edilmiş ve davalının sadece kendi defterindeki alacak kaydı kadar davacıdan alacaklı olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Davalının lehtarı olduğu bonoların davalı defterinde kayıtlı olmaması bu bonoların hukuki kıymetini ortadan kaldırmaz. Ayrıca menfi tespit davası bir icra takibine karşı açıldığı için takip talebiyle sıkı sıkıya bağlıdır. Mahkemece davalı alacaklının takip konusu yapmadığı cari hesap alacağının iş bu davada değerlendirilmesi de doğru olmamıştır. Bu nedenlerle mahkemenin hukuki nedenlere dayanmayan yazılı şekilde verdiği hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda anlatılan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.