Yargıtay Kararı

Mal rejimi tasfiyesine ilişkin alacak davalarında 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.

Mal rejimi tasfiyesine ilişkin alacak davalarında 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.

8. Hukuk Dairesi         2016/11087 E.  ,  2020/1161 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın zamanaşımı süresi geçtiğinden reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı …, evlilik birliği içerisinde davalı erkek adına edinilen iki adet taşınmaz bulunduğunu açıklayarak, mal rejiminin tasfiyesi ve tespit edilecek alacağın faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiş, dava değeri fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 6.500,00 TL olarak bildirilmiştir.
Davalı … vekili, 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dava konusu taşınmazların edinilmesinde davacının katkısının bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taraflar arasındaki boşanma davasının 07.10.2008 tarihinde açıldığı, 12.02.2013 tarihinde boşanma kararının kesinleştiği, talebe konu mal varlıklarının taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 2008 yılında satın alındığı, sürelerin TMK hükümlerine göre belirleneceği, davalı vekilince cevap dilekçesinde, süresi içinde zamanaşımı def’inde bulunulduğu, TMK’nin 178 maddesinde düzenlenen bir yıllık zamanaşımı süresinin davanın açıldığı 06.03.2015 tarihi ile dolmuş olduğu gerekçesiyle, davacının davasının zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için her hangi bir zamanaşımı süresi düzenlemesi getirilmemiştir. Bu gibi durumlarda TMK’nin 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı TBK uygulanmalıdır. Zira; TBK’nin 646.maddesine göre Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir. Buna göre, TBK’nin 146. maddesinde yer alan 10 yıllık zamanaşımı süresi mal rejiminin tasfiyesi davalarında da uygulanmalıdır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (17.04.2013 tarihli ve 2013/8-375 Esas, 2013/520 Karar sayılı kararı) ve Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. Her ne kadar, Dairemiz önceki uygulamalarında, edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanmayla sona ermesi durumunda, TMK’nin 178. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresini kabul etmiş ise de; Yargıtay HGK’nin yukarıda açıklanan içtihadı doğrultusunda görüş değişikliğine gidilmiştir.
TBK’nin 149/1. maddesine göre, zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Aynı Kanun’un 153/3.maddesine göre de, evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa da durur.
Somut uyuşmazlık incelendiğinde taraflar, 1972 yılında evlenmiş olup, 02.03.2010 tarihinde açılan birleşen boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 12.02.2013 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. İş bu temyize konu dava ise 06.03.2015 tarihinde açılmıştır. Mahkemece, boşanma kararının kesinleştiği 12.02.2013 tarihinde başlayan 10 yıllık zamanaşımı süresi temyize konu davanın açıldığı tarihe kadar henüz dolmadığından, davanın kaldığı yerden devamı ve uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davacının yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 11.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

);