Boşandığı kocası için sürekli tedbir kararı aldırması ve soruşturma açtırması iftira suçunu oluşturabilir.
16. Ceza Dairesi 2016/5167 E. , 2016/6362 K.
“İçtihat Metni”
İftira suçundan şüpheli Leyla Sancak hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12.08.2015 tarihli ve 2015/2789 soruşturma, 2015/4672 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Trabzon 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10.11.2015 tarihli ve 2015/1456 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre müştekinin 25.02.2015 tarihli şikayet dilekçesinde, eski eşi olan şüphelinin hakkında sürekli asılsız şikayetlerde bulunarak soruşturma açılmasını sağladığını ve aile mahkemelerinden 6284 sayılı Kanun kapsamında sürekli tedbir talebinde bulunduğunu beyan ettiği, yine şikayetçinin 16.04.2015 tarihli ek dilekçesinde olaya ilişkin tanık isimlerini belirttiği nazara alındığında, müşteki hakkında şüphelinin şikayeti üzerine açılmış tüm soruşturma dosyaları ile aile mahkemelerinden alınan tedbir kararı dosyalarının tamamının temin edilerek incelenmesi ve yapılan incelemenin ismi belirtilen tanıkların beyanları ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanuna uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanunun 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca Trabzon 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10.11.2015 tarihli ve 2015/1456 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 12.05.2016 gün ve 94660652-105-61-1494-2016- Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.
I)OLAY:
Şikayetçi …’e karşı işlendiği iddia edilen iftira suçuna ilişkin olarak şüpheli Leyla Sancak hakkında yürütülen soruşturma sonucunda, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığının 12.08.2015 tarih ve 2015/2789 soruşturma, 2015/4672 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararıyla, şüphelinin Anayasal dilekçe şikayet hakkını kullandığı gerekçesiyle suçun unsurlarının oluşmadığından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, şikayetçi …’in karara süresinde itirazı üzerine, Trabzon 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 10.11.2015 tarihli ve 2015/1456 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı şikayetçinin eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
II)KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karara, müşteki tarafından eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair mercii kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III) HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” 2. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye “araştırma mecburiyeti ilkesi”; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddî olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise “kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi” denilmektedir.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. – Finlandiya kararı 2007; Sürmeli – Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; şikayetçinin 25.02.2015 tarihli şikayet dilekçesi ile 16.05.2015 ve 15.07.2015 tarihli ek dilekçelerinde eski eşi olan şüphelinin sürekli olarak kendisi hakkında asılsız şikayetlerde bulunarak soruşturma açılmasını sağladığı aile mahkemesinden 6284 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tedbir talebinde bulunarak iftira suçunu işlediğini beyan etmesi karşısında şikayetçi hakkında şüphelinin şikayeti üzerine yapılmış tüm soruşturma ve 6284 sayılı Kanuna göre verilmiş tedbir kararlarına konu evrak dosyaya getirtilmeden soruşturma sonunda bir kısım kovuşturmaya yer olmadığına kararlar dosyaya konularak 12.08.2015 tarihinde şüphelinin Anayasal şikayet-dilekçe kullandığı suçsuz olduğunu bildiği bir kişiye karşı suç yükleme özel kastının bulunduğuna dair delil elde edilememesi ve suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğinin anlaşılması karşısında, itiraz merciince, soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulüyle, soruşturmanın tamamlanması için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi gerekirken, itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV)SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Trabzon 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 11.10.2015 tarihli ve 2015/1456 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.