Hasar bedelinin işin uzmanı bilirkişi heyetinden aldırılacak rapor ile tespit edilmesi gerekmektedir.
17. Hukuk Dairesi 2016/19249 E. , 2019/9233 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … Sigortalar Kurumu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait daire için 24.10.2011-24.11.2012 tarihlerini kapsar şekilde DASK poliçesi yapıldığını, davaya konu taşınmazın 09.11.2011 tarihinde meydana gelen depremde hasar gördüğünü ve taşınmaz hakkında yıkım kararı verildiğini, müvekkilinin davalı şirkette müracaatı olduğu halde zararının karşılanmadığını belirterek şimdilik 10.000,00 TL harca esas değer göstererek 6100 sayılı yasanın 107. maddesine göre belirlenecek poliçe bedeli maddi tazminatın 09.11.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiş, 11/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını 99.666,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, hasar tespiti için bağımsız eksper atadıklarını, eksperin belirlemelerine göre davacı talebinin yasalara uygun olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davanın kısmen kabulü ile 79.340,00 TL tazminatın 07/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı DASK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı DASK vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazının reddi gerekmiştir.
2-Dava, zorunlu deprem sigortası poliçesine dayanılarak taşınmazda meydana gelen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalı DASK, dava konusu taşnımazın poliçe tanzimi öncesi 23.10.2011 depreminde hasar gördüğünü rizikonun poliçe teminatı dışında kaldığını iddia etmiş ise de; bu iddiasını ispatlayamadığı gibi mahkemece Afad’a yazılan müzekkereye verilen cevap yazısı ekindeki 01.11.2011 ön hasar tespit formunda dava konusu taşınmazın 23.10.2011 tarihindeki afette hasarlı-oturabilir olduğu belirtilmiştir. 08/08/2012 tarihli Afad raporuna göre ise dava konusu konut ağır hasarlı olarak tespit edilmiştir. Davacı vekili ise, 14.10.2014 tarihli celsede “Uyuşmazlık konusu olayın poliçesi birinci deprem ile ikinci deprem arasında düzenlenmiştir. Birinci depremden sonra müvekkilime ait konutunun bulunduğu binaya Dask tarafından orta hasar raporu tanzim edilmiştir. Bizim talebimiz orta hasarlı olan konutların ortalama hasar miktarının düşülerek ağır hasarlı konuta verilecek tazminat miktarının hesaplanmasından ibarettir. Bu yönde rapor aldırılmasını talep ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunarak dava konusu taşınmazın poliçe tanzimi öncesi birinci depremde orta hasar gördüğünü kabul etmiş ve ikinci depremdeki ağır hasar miktarından birinci depremdeki orta hasar miktarının çıkarılarak aradaki farkın kendisine ödenmesini talep etmiştir.
Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları’nın B.3-1. maddesinde “Sigorta tazminatının hesabında, tam veya kısmi hasar olmasına bakılmaksızın, rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte, benzer yapı özellikleri göz önünde bulundurularak, binanın piyasa rayiçlerine göre hesaplanan yeniden yapım maliyeti esas alınır.” Nitekim, hükme esas alınan 16/02/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda da, dava konusu taşınmazın piyasa rayiçlerine göre hesaplanan yeniden yapım maliyeti 99.600,00 TL olarak bulunmuştur. Mahkemece yerinde ve isabetli olarak davaya konu konutun Van ilinde meydan gelen 23/10/2011 tarihli depremden sonra 24/11/2011 tarihinde dask poliçesinin yapıldığı, daha sonra 09/11/2011 tarihinde 5,6 şiddetinde yeni bir deprem daha meydana geldiği, 08/08/2012 tarihli Afad raporuna göre dava konusu konutun ağır hasarlı olarak tespit edildiği, ilk depremden sonra yapılmış her hangi bir hasar tespiti bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafından davacının başvurusu üzerine dava konusu taşınmazın deprem sonrasında poliçe düzenlenmeden hasar gördüğü ve bu nedenle herhangi bir ödeme yapılmayacağı belirtilerek davacıya ödeme yapılmamış ve bunun üzerine dava açılmış ise de, davalının da basiretli bir iş sahibi olarak poliçe düzenlenmeden taşınmazı kontrol edip bura göre poliçe düzenlemesi gerektiği, sorumluluğun sadece davacıda olmadığı değerlendirilmiştir. Ancak, mahkemece, dask eksperi tarafından düzenlenen 15/02/2012 tarihli raporda tespit edilen 20.326,00 TL hasar bedelinin 16/02/2015 havale tarihli bilirkişi tarafından düzenlenen raporda tespit edilen 99.666,00 TL sigorta tazminat bedelinden mahsubu sonucu elde edilen 79.340,00 TL olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Zira, her ne kadar mahkemenin izlemiş olduğu yöntem yerinde ise de; davalı tarafından atanan 15/02/2012 tarihli eksper raporunda tespit edilen 20.326,00 TL hasar bedelinin işin uzmanı bilirkişi heyetinden aldırılacak bir rapor ile gerçek zarar olup olmadığı tespit etmesi gerekirken sadece eksper raporuna itibar ederek sonuca ulaşmaya çalışması hatalı olmuştur.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; 15/02/2012 tarihli eksper raporunda tespit edilen 20.326,00 TL hasar bedelinin işin uzmanı bilirkişi heyetinden aldırılacak bir rapor ile gerçek zarar olup olmadığı tespit edilmesi bilirkişi tarafından belirlenen bu tutarın 16/02/2015 havale tarihli bilirkişi tarafından düzenlenen raporda tespit edilen 99.666,00 TL sigorta tazminat bedelinden mahsup etmesi ve çıkacak sonuca göre karar verilmesi olacaktır. Eksik inceleme ile yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi bozma nedeni yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı DASK vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı DASK vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.