Borçlu, boru kabul etmişse, alacaklının artık İİK’nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelere dayanmasına gerek yoktur.
12. Hukuk Dairesi 2015/28002 E. , 2016/4883 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi (İcra Hukuk)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ….. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine “2011-2012 dönemi su geliri, genel gelir, arsa ve bina vergisi” olarak belirtilen alacağa dayalı olarak genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun icra müdürlüğüne başvurarak borca itiraz ettiği, alacaklının itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu ve mahkemece, takip dayanağı belgelerin İİK’nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelerden olmadığı ve bir kısım alacağın 6183 sayılı Yasa kapsamında takibinin gerekeceği gerekçesi ile itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 68/1. maddesi gereğince, talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar ve noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenit ise, alacaklı icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Ancak, borçlu, borç doğuran ilişkiyi kabul etmişse, alacaklının artık İİK’nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelere dayanmasına gerek yoktur.
Somut olayda, her ne kadar takip dayanağı alacağın kaynağı olarak gösterilen belgeler İİK’nun 68/1. maddesindeki belgelerden değil ise de borçlunun borca itirazının “2” nolu bendinde “Alacaklıya olan borcumu kabul ederek, belirtilen borcumun bir kısmını daha önce işletmekte olduğum otelimde kesmiş olduğum faturalar karşılığında alacaklıya ödemiş bulunmaktayım” şeklinde beyanda bulunmuş, devamında ise asıl alacağın 25.000 TL’sini kabul ettiğini belirterek alacaklı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi kabul edip itirazını ödeme olgusuna dayandırdığına göre, alacaklının itirazın kaldırılması isteminde İİK’nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelere dayanması gerekmez. Bu ilke HGK’nun 01/12/1985 tarih ve 1984/12-257 E.-984 K. sayılı kararında da aynen benimsenmiştir.
Öte yandan, kamu alacağının genel haciz yolu ile takip edilemeyeceğine ilişkin bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Alacaklı 6183 sayılı Yasa uyarınca tahsil yoluna başvurabileceği gibi genel haciz yolu ile takip yoluna da başvurabilir.
O halde, mahkemece, borçlunun dayandığı ödeme iddiası yönünden inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, takip dayanağı belgenin İİK’nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerden olmadığı ve alacağın 6183 sayılı Yasa uyarıca takip ve tahsilinin gerektiğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.