Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Rekabet yasağının ihlali halinde kararlaştırılan cezai şartın karşılıklı olmaması rekabet yasağını geçersiz hale getirmez.

11. Hukuk Dairesi         2019/2294 E.  ,  2020/40 K.

“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/02/2018 tarih ve 2015/714 E- 2018/100 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 14/03/2019 tarih ve 2018/837 E- 2019/374 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının 09/09/2013 tarihinde imzalanan belirli süreli iş akdi ile birlikte aynı zamanda Rekabet Yasağı Taahhütnamesi imzaladığını, davalının haksız olarak iş akdini feshederek ayrıldığını, akabinde müvekkili firma ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren davadışı şirkette dolaylı olarak çalıştığını ve müvekkili şirketin müşterilerini buraya yönlendirdiğini, müvekkilini zarara uğrattığını belirterek, BK’nın 444-446. maddelerinde belirlenen ve 09.09.2013 tarihli sözleşme içeriği ile sabit rekabet yasağına aykırı fiillerinin tespiti ve BK’nın 446/3maddesi uyarınca önlenmesine ve davalının söz konusu eylemleri sebebi ile sözleşme ile belirlenen 205.000 TL tutarındaki cezai şartın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği, dolayısıyla davacının cezai şart bedeli talebinin yerinde olduğu, ancak rekabet yasağına ilişkin taahhütnamede rekabet yasağına aykırı davranış halinde davalının 250.000-TL cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmış ise de cezai şartın miktarı ile öngörülen rekabet yasağı arasındaki denge, davalının menfaati ve davacının maddi zararının tespit edilememiş olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve 25.000 TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, sözleşme tarihleri itibariyle olaya uygulanması gereken TBK’nın 420/1. maddesi uyarınca, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesinde yer alan rekabet etmeme yasağına ilişkin hükmün sadece işçi aleyhine cezai şart öngördüğü, bu nedenle 6098 sayılı TBK’nın 420.maddesi uyarınca geçersiz olduğu gerekçesiyle, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karar kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak Dairemizin 11.02.2019 gün, 2017/3977 Esas-2019/990 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, hizmet sözleşmesi içerisinde rekabet etmeme yasağına dair hüküm bulunduğu hallerde, sözleşmenin, hem hizmet ilişkisinin devamı sürecinde geçerli olan bir hizmet sözleşmesini, hem de hizmet sözleşmesi sona erdirdikten sonra da yükümlülükler öngören bir rekabet etmeme sözleşmesini ihtiva ettiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, hizmet sözleşmelerinde sadece işçi aleyhine konulan cezai şart hükümlerin geçersiz olduğunu hüküm altına alan TBK’nın 420.maddesinin taraflar arasında akdedilen rekabet etmeme sözleşmesine uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Kaldı ki, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinde rekabet yasağına ilişkin bir düzenlmeye yer verilmemiş olup, bu hususta 09.09.2013 tarihinde ayrı bir sözleşme imzalanmıştır. Belirtilen nedenlerle mahkemenin anılan gerekçesi doğru bulunmamış, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararın BOZULMASINA, HMK’nın 373/2.maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.01.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, işçinin rekabet etme yasağına aykırılığa dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Ceza koşulunun kendisi başlı başına bir borcun konusu değildir. Ceza koşulu, daima ifası gereken bir asıl borcun varlığını arar. Zira ceza koşulu, borçlunun borca uygun davranmasını temin eden bir tür güvencedir. Yine ceza koşulu asıl borca bağlı (fer’i) nitelikte bir borç doğurur.
Ceza koşulu TBK. m. 179’da (Eski BK. m. 158) düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, ceza koşulunun türleri, seçimlik ceza koşulu, ifaya eklenen ceza koşulu ve ifa yerine ceza koşulundan (Dönme cezası) ibarettir. Bu genel düzenlemenin yanında BK. m 351/2’de (TBK. m. 444/2) dönme cezası özel olarak düzenlenmiştir. Bu BK. m. 351/2, (TBK 444/2) aynı Yasa’nın 158 (TBK m. 179) maddesine bir aykırılık oluşturur. Sözleşme cezası burada da madde 158’de (TBK m. 179) olduğu gibi, kural olarak, ödenmesi ile akitten cayma hakkını verir. Ne var ki madde 158’in(TBK m. 179) aksine, madde 351/2 (TBK m. 444/2) gereğince ifayı yada sözleşme cezasını talep etmek isteyip istemediğini alacaklı seçemez. Aksine işçi sözleşme cezasını ödeme ile rekabet yasağından kendisini kurtarabilir (Becker, Herman, İsviçre Borçlar Kanunu Şerhi, Yargıtay Yayınları, sayfa 577).
İşveren ancak, işçinin kusurunu ve uğradığı zararı kanıtlayarak BK m. 351/1 (TBK m. 444)uyarınca zararının tazminini isteyebilir.
Bu nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesin kararının yukarıdaki gerekçeyle onanması görüşünde olduğum için sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

);