İhtirazi kayıt konulması iş sözleşmesinin karşılıklı bozma sözleşmesi ile sona erdirildiği anlamına gelmez.
9. Hukuk Dairesi 2015/23391 E. , 2015/32671 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2015
NUMARASI : 2014/911-2015/155
Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının 01/12/2008 tarihinde davalı işverene ait işyerinde belirsiz süreli hizmet akdi ile çalışmaya başladığını, 02/12/2014 tarihinde iş sözleşmesi davalı işveren tarafından herhangi bir haklı/geçerli neden olmadan tek taraflı olarak sona erdirildiğini, davacının olağan bir gününe başladığını, mesai bitimine 15 dakika kala bağlı olduğu yönetici tarafından yanına çağırıldığını, iş sözleşmesinin feshedileceğinden habersiz olan davacının gelecek haftaki komite dosyaları için görüşünü alıp teşekkür edip uğurlandığını, ardından hiç beklenmedik bir şekilde tekrar çağırılarak davacı ile kimyasının uyuşmaması sebebi gibi anlaşılmayan sebep göstererek iş sözleşmesi tek taraflı olarak son verildiğini beyan ederek davacının işe iadesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davalı işverenlikle işletmesel zorunluluğa dayalı olarak organizasyonel olarak sürdürülebilir, finansal açıdan kar eden ve satış odaklı bir banka olması için gerekli önlem ve aksiyonların alınması karar verildiğini, davacının iş sözleşmesinin davalı işverenlik ile yapmış olduğu ikale sözleşmesi sonucu sona erdiğini, davacıya yapılan ödemeler dikkate alındığında davalı işverenlikçe fesih tazminatı ödendiğini ve davalı işverenlikçe yapılan bu ödeme ile davacının makul yararının oluştuğu görüldüğünü, tüm çalışanların performansları değerlendirilip davacı ile yapılan görüşmeler neticesinde karşılıklı varılan mutabakat ile iş akdi sona erdirilmesine karar verildiğini, iş akdi feshin son çare olması nedeniyle riayet edilerek feshedildiğini davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, taraflar arasında 02/12/2014 tarihinde düzenlenip imzalanan “İş Sözleşmesinin Karşılıklı Sona Erdirilmesi Beyanı” başlıklı belgede, iş sözleşmesinin karşılıklı mutabakat ile sona erdirilmesi neticesinde davacıya kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve ayrıca 56.104,00 TL fevkalade ikramiye ödeneceği kararlaştırılmış olup, davacının fazlaya dair haklarını, işçilik alacağı haklarını saklı tutarak imzaladığı, imzanın inkar edilmediği, her ne kadar dava dilekçesinde baskı yapıldığı ileri sürülmüş ise de iradenin sakatlandığını ortaya koyan somut bir vaka ve delil sunulmadığı, işyerinde kurumsal ve ticari kredi tahsis bölüm başkanı olarak görev yapan davacının imzaladığı sözleşmenin sonuçlarını bilebilecek durumda olduğu, öte yandan sözleşme ile yasal haklarına ilaveten ek menfaat sağlandığı ve ödemelerin yapıldığı gerekçesiyle iş sözleşmenin ikale suretiyle sona erdirildiğinin kabulü ile davanın reddine, davacı lehine vekalet ücretine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işveren tarafından mı yoksa karşılıklı anlaşma ile (ikale) ile sona erdiği noktasında toplanmaktadır.
İşçinin iş güvencesi hükümleri uyarınca feshin geçersizliğini isteyebilmesi için iş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi gerekir.
İşçi ve işveren iradelerinin iş sözleşmesinin feshi konusunda birleşmesi, bir tarafın feshi niteliğinde değildir. İş Kanununda bu sona erme türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren açıklamasının ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur. Ancak burada tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırılmış olması, işverenden geldiğinde işçinin makul yararının olması, işçinin iradesinin fesada uğratılmaması gerekir. Keza işçinin ihtirazı kayıt koyması halinde bunun bozma sözleşmesi olduğundan söz edilemez. Zira böyle bir sözleşmede karşılıklı anlaşma vardır.
Dosya içeriğine göre mahkemece karara gerekçe olan iş sözleşmesinin karşılıklı sona erdirilmesine ilişkin sözleşmeye davacı işçinin açıkça yasal haklarını saklı tutana ihtirazı kayıt koyduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece ikale kabul edilen sözleşme davacı işçi tarafından itirazi kayıtla imzalanmıştır. İhtirazi kayıt konulması iş sözleşmesinin karşılıklı bozma sözleşmesi ile sona erdirildiği anlamına gelmez. İşveren tarafından iş sözleşmesinin feshedildiği sabit olup, bu husus kabulündedir. İşverenin geçerli feshe ilişkin yazılı fesih bildirimi bulunmadığından, fesih salt bu nedenle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. Maddesi uyarınca geçersizdir.Davacının işe iadesine karar verilmesi gerekirken geçersiz bozma sözleşmesine dayanarak davanın reddi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
3. Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4. Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6- Davacının yaptığı harçlar dahil toplam 56,60 TL. yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7. Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına, gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
8. Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. si uyarınca belirlenen 1.500,00 TL. maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
Kesin olarak 17.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.