Yıllık izin ücretine esas kıdemin belirlenmesinde aralıklı çalışmada tasfiye söz konusu olmaz. İzne esas kıdem süreler birleştirilir.
9. Hukuk Dairesi 2015/18282 E. , 2017/22167 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işverenlik işçisi olarak çalışmaya başladığını, 31/03/2013 tarihinde iş akdinin 4857 Sayılı Yasanın 29.Maddesi gereğince feshedildiğini, ihbar tazminatının ödendiğini ancak, kıdem tazminatı alacağının tüm hizmet süresini kapsamayacak şekilde eksik ödendiğini, bu kapsamda izin tatili alacağının da ödenmediğini, ayrıca feshe bağlı olmayan işçilik alacaklarından fazla mesai alacakları ile dini ve milli bayram alacaklarının ödenmediğini iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı vekilinin dilekçesinde işe giriş tarihinden itibaren bir takım işçi alacaklarını talep ettiğini, Türk Borçlar Kanunu ve İş Kanunu kapsamında söz konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, ücret alacaklarında 5, diğer alacaklarda 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, hizmet süresinin dava dilekçesinde yanlış beyan edildiğini, davacının fazla çalışma ve tatil ücretlerinin iş yeri dosyasında da görüleceği üzere eksiksiz ödendiğini, kıdem ve ücret alacaklarının brüt ücret üzerinden hesap edilerek fesihle birlikte ödendiğini, izinlerinin kullandırıldığını, kalan izinlerine istinaden de ücretin işten ayrılma sırasında davacıya ödendiğini, açılan davanın maddi menfaat sağlamak amacıyla açıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının iş akdi davalı işveren tarafından feshedildiğinden, davacıya bir miktar kıdem tazminatı da ödendiğinden, davacının kıdem tazminatına hak kazandığı, davacının fazla mesai ve genel tatil ücreti alacağı bulunduğunu ispat edemediği, ücret bordrolarının davacı tarafından imzalandığı ve ücretin bu banka kanalı ile ödendiğinin tespit edildiğinden davacının fazla mesai ve genel tatil ücreti alacağı bulunmadığı, davalı tarafın davacının yıllık izinlerinin kullandığını veya karşılığının ödendiğini yazılı belgelerle ispat edemediği, bu nedenle davacının yıllık izin ücreti alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının, davalı işyerinde iki dönem çalıştığı, ilk dönemin tazminatı ödenerek sona erdiği, tazminat olarak davacıya 7.964,95 TL.nin ödendiği, davacının ilk dönem çalışmasının 31/12/2001 tarihinde sona erdikten sonra ikinci dönem çalışmasının 15/05/2003 tarihinde başladığı, aradaki boşluk nedeniyle ilk dönem çalışmasının kesintisiz devam ettiğinin kabul edilemeyeceği, bu tasfiye nedeniyle davacının ikinci dönem çalışmasına ilişkin değerlendirme yapılması gerektiği, 05/01/2015 tarihli bilirkişi ek raporundan davacının ikinci dönem çalışmasına ilişkin kıdem tazminatının fazlasıyla ödendiği ve davacının fark kıdem tazminatı alacağının olmadığı anlaşıldığından davacının kıdem tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalıdır.
3- Yıllık izin ücretine esas kıdemin belirlenmesinde aralıklı çalışmada tasfiye söz konusu olmayacağından davacının izne esas kıdeminin iki dönem çalışmasının toplanarak belirlenmesinde yasaya aykırılık yoktur. Ancak davacının ilk dönem çalışması 06/05/1987 tarihinde başlamış olup bu çalışma 10/06/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4857 sayılı yasadan önceki 1475 sayılı yasaya tabi geçmiştir. 1475 sayılı yasa ile 4857 sayılı yasadaki yıllık ücretli izin süreleri farklılık arz etmektedir. Bu nedenle davacının yıllık ücretli izin alacağı iki dönem çalışmasının toplamı üzerinden ancak 10/06/2003 tarihinden önce hak edilenler 1475 sayılı yasadaki sürelere göre, sonrası için ise 4857 sayılı yasadaki sürelere göre, kullanılan izinler ve fesihte yapılan ödeme dikkate alınarak hesaplanmalıdır.
4- Davacı, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek talepte bulunmuş davalı ise davacının alacaklarının bordro ile kendisine ödendiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının fazla mesai ücretlerinin bordrolarda tahakkuk ettirildiği ve karşılığının ödendiği gerekçesiyle alacağın bulunmadığı bildirilmiştir. Dosya arasında bulunan bordrolar incelendiğinde davacı adına fazla mesai ücreti tahakkukunun bulunmadığı, bazı aylarda genel tatil ücreti tahakkuk ettirildiği, tahakkuk ettirilen ücretin bordronun açıklama kısmında aynı miktar üzerinden ek kazanç olarak gösterildiği anlaşılmakla bordrolarda tahakkuk bulunmadığı halde fazla mesai tahakkuku var kabul edilerek davacının fazla mesai ücreti talebinin reddine karar vermek hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, davacı tanık beyanlarını dikkate almak suretiyle davacının fazla mesai ücreti alacağının bulunup bulunmadığını değerlendirmek ve sonuca gitmektir. Eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.12.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.