Menfi tespit davasının açılmasından sonra yargılama sürecinde borç ödenmiş ise ıslaha, davacının talebine gerek olmaksızın, hatta davacının istemi olmasa bile davaya istirdat davası olarak devam edilebilir.
18. Hukuk Dairesi 2014/22601 E. , 2015/5316 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, menfi tespit ve istirdat istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili Av….ve aleyhine temyiz olunan davacılar vekili Av. … geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davalı yönetim tarafından haklarında 1974 TL ortak gider borcunun ödenmemesi sebebi ile … İcra Müdürlüğü’nün 2009/4421 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, söz konusu icra takibinde aylık %20 oranında gecikme tazminatı uygulandığını, bu oranın Kat Mülkiyeti Yasası’na aykırı olduğunu, yapılan icra takibinde gecikme tazminatı oranının Kat Mülkiyeti Yasası’nın 20/c maddesi uyarınca aylık %5 ve yasal faiz oranının da yıllık %9 uygulanmasının gerektiğini ileri sürerek icra dosyasında uygulanan gecikme tazminatı oranında borçlu olmadığının tespitini istemiş, mahkemenin 08.12.2011 gün ve 2011/982 Esas-2011/1323 Karar sayılı davanın reddine ilişkin kararı Dairenin 20.09.2012 gün ve 2012/8094 Esas-9795 Karar sayılı ilamı ile ortak gider borcuna uygulanan gecikme tazminatı ve yasal faizin başlangıcının her bir ortak gider borcunun ait olduğu aydan takip tarihine kadar geçen gün sayısı dikkate alınarak hesaplanması gerekirken, takibe konu sonraki ayların ortak gider borcuna her seferinde önceki aya ait ortak gider borcu ilave edilerek mükerrer hesaplama yapılması doğru görülmediğinden bozulmuş, davacılar vekili bozma sonrası yargılama sırasında 09.12.2013 tarihinde mahkemeye verdiği dilekçe ile dava konusu hacizli bağımsız bölümün icra takibinde satışının gerçekleştiğini ve kesinleşen satış sonucu 31.01.2013 gününde davalı yönetime icra dosyası kapsamında borcun tamamını faizleri ve masrafları ile birlikte 25.797,86 TL olarak ödediklerini, bu nedenle açmış oldukları menfi tespit davasının istirdat (geri alım) davasına dönüşmesini, fazla ödemelere ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 15.555,51 TL fazla ödemenin ödeme tarihi olan 31.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiş, mahkemece davalı yönetim tarafından icra dosyasında davacılardan 94,51 TL işlemiş faiz istenebileceğine, takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacak üzerinden yıllık %9 yasal faiz ve %5 gecikme tazminatı uygulanabileceğine, fazla yatırılan kısmın hesaplanarak ödeme tarihi olan 31.01.2013 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacı tarafa iadesine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacılar hakkında davalı yönetim tarafından… İcra Müdürlüğü’nün 2009/4421 takip sayılı dosyası ile 1974 TL asıl, 2580 TL işlemiş faiz ve gecikme tazminatı olmak üzere 4.554,57 TL üzerinden ortak gider borcunun ödenmemesi nedeniyle ilamsız takip yapıldığı ve takibin itirazsız kesinleşmesi üzerine davalı yönetim tarafından davacılar hakkında haciz yapılması üzerine dava konusu bağımsız bölümün satışının gerçekleştiği, takip konusu borcun fer’ileri ve icra dosya masrafları ile birlikte ödendiği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafın davalıya 1974 TL asıl alacak nedeniyle borçlu olduğu, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 20/c maddesine göre davacıdan aylık %5 oranında gecikme tazminatı ile birlikte yıllık %9 oranında yasal faiz alınabileceği, tüm bunların toplamının 2.698,55 TL olduğu saptanmış ise de, (icra dosyasında yapılan masraflar hesaplanıp davacıların bu masraflardan da sorumlu olacağı gözetilerek) davacılara iadesi gereken miktarın açık ve net olarak hesaplanmadığı anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Yasası’nın 72/6. maddesi hükmü gereği menfi tespit davasının açılmasından sonra yargılama sürecinde borç ödenmiş ise ıslaha dahi gerek olmaksızın davacının talebi üzerine -hatta davacının istemi olmasa bile- davaya istirdat davası olarak devam edileceği öngörüldüğüne göre, mahkemece davanın istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek davacıların ödeme tarihine kadar icra dosyasında yapılan harç, masraf, vekalet ücreti vs. masraflar da dahil olmak üzere sorumlu oldukları borç miktarının tespiti için bilirkişiden ek rapor alınıp, davacılara iade edilecek gerçek bedelin bulunmasından sonra oluşacak sonuca göre davacı tarafın talebi de dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve eksik incelemeye dayalı olarak iade edilecek miktar da açıkça hükümde gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.