Menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/2696Esas
KARAR NO 2021/22Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE …. TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 22/09/2020
NUMARASI : … Esas
DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
…
İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – […] UETS
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/01/2021
YAZIM TARİHİ : 09/02/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye …. Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 22/09/2020 tarihinde tesis edilen ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; hakkında 02/12/2016 tarih ve … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, adına gönderilen ödeme emrinin 27/12/2016 tarihinde muhtarlığa tebliğ edildiğini, daha sonra icra takibinin işlem yapılmadığından takipsizlik nedeniyle düştüğünü, 28/01/2019 tarihinde yenilenerek Konya … İcra müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına kaydının yapıldığını, maaş için yazılan haciz müzekkeresinin iş yerine gelmesi sonucu icra takibini öğrendiğini, icra konusu bonoların teminat bonosu olduğunu, senetlerin altındaki imzaların kendisine ait olmadığını, bunun üzerine başsavcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, imza örneklerinin Ankara Kriminal Polis Laboratuvarında incelendiğinde imzaların ve bonolardaki yazıların kendisine ait olmadığı sonucunun çıktığını, bonoların ortadan ikiye bölündüğünü ve yapıştırılıp icraya konulduğunu beyan ederek davanın kabulü ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yapılan icra takibinin dava sonuna kadar teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, maaşına konulan haczin kaldırılmasına, icra takibine konu senetlerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince 28/08/2020 tarihli ara kararı ile; “HMK 209/1 maddesi açık hükmü nazara alındığında takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talep eden davacının talebi yerinde görülerek ve de Konya Cumhuriyet Başsavcılığı … Soruşturma dosyasında mevcut Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü raporu dikkate alınarak takdiren teminatsız olarak takibin durdurulmasına” karar verilmiştir.
İTİRAZ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; İİK’nın 72/3 maddesi gereğince; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü ile HMK’nın 200., 201. maddeleri ile 390/3. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, kabul edilmeyecek olursa icra takibine konu toplam alacağın % 20’sinden az olmamak üzere takdir ve tayin edilecek teminat karşılığı icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, kabul edilmeyecek olursa; davacıdan icra takibine konu toplam alacağın % 20’sinden az olmamak üzere takdir ve tayin edilecek teminat alınmasına, takdir edilecek teminatın ödenmemesi halinde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF EDİLEN ARA KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan değerledirme sonucunda; ihtiyati tedbir talep edenin yaklaşık ispatta bulunduğu, talep etmekte hakkı ve hukuki menfaatinin bulunduğu, bonolar üzerindeki imzaların davacının elinden çıktığını gösterir nitelik ve yeterlikte kaligrafik bulgu tespit edilemediği nazara alındığında teminat alınmasına yer olmadığından davalının tedbirin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının gerekçesinin somut olaya uygun olmadığını, hukuki açıdan yapılan değerlendirmelerin ise hatalı olduğunu, işbu dava da hem İİK hem de HMK hükümlerinin uygulanması gerektiğini, yerel mahkemece 2012 yılına ait içtihada yer verildiğini, eski tarihli içtihada dayanılarak karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, bahsi geçen kriminal raporunda, icra takibine konu bono üzerindeki imzaların, davacının eli ürünü olmadığının belirtilmediğini, herhangi bir tespit yapılamadığı nazara alındığında HMK’nın 390/3 maddesindeki haklılığını yaklaşık olarak ispat şartının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğini, 2004 Sayılı İİK’nın 72/3 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağından %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği bu nedenle takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, davacının hem bononun sahteliğini hem de teminat bonosu olduğunu iddia etmesi ve bu iddialarını yazılı belgeye dayandırmadan mahkemece kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davacının tedbir talebinin reddine, kabul edilmeyecek olursa icra takibine konu toplam alacağın % 20’sinden az olmamak üzere takdir ve tayin edilecek teminat karşılığı icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, kabul edilmeyecek olursa; davacıdan, icra takibine konu toplam alacağın % 20’sinden az olmamak üzere takdir ve tayin edilecek teminat alınmasına, takdir edilecek teminatın ödenmemesi halinde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; icra takibinden sonra borçlu olunmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine ilişkin ek kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İstinaf isteminde bulunan davalı vekilinin itirazları; HMK’nın 209.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan senedin sahte olarak oluşturulduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasında tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bu konudaki düzenlemeler dikkate alındığında;
İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile tabin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209.maddesinde ise;”1)Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir (karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2)Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3)Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.”şeklinde yasal düzenleme mevcuttur.
Menfi tespit davası her ne kadar İİK’da düzenlenmiş ise de icra hukukuna özgü bir dava türü olmayıp maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden ve HMK’daki genel usul ve yargılama kurallarına tabi olan ve genel mahkemelerde görülen bir dava türüdür.
Dolayısıyla usul kuralları bakımından İİK’nın hükümleri ile yetinilmesi doğru olmayıp HMK’daki usul kurallarının ve yasal düzenlemenin dikkate alınması gerekmektedir.
Yine her ne kadar menfi tespit davası, İİK da özel olarak düzenlenmiş ise de borçlu olmadığı iddiası ile açılan menfi tespit davasında; ödeme borcun sona ermesi, edimin ifa edilmemesi başta olmak üzere pek çok iddia gerek borcun dayanağı olan belgeye ilişkin def’ilerden gerekse kişisel def’ilere ilişkin olabilir.
Halbuki icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibe dayanak senetteki itiraz hususu HMK’nın 209.maddesinde özel olarak düzenlendiğinden yazı veya imza inkarına dayalı menfi tespit davalarında takip dayanağı belgedeki imzaya ve yazıya itiraz bulunduğu takdirde bu konuda özel hüküm olan HMK’nın 209.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Diğer yandan takibin durdurulması bakımından HMK’nın ihtiyati tedbirin koşullarına ilişkin genel düzenlemelerinin dikkate alınarak HMK’nun 390/3.maddesinde; “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklindeki düzenlemede “yaklaşık ispat” ölçüsünde bir kısım delil ve emarelerle haklılığı ihtimal dahilinde gösteren belgelere dayalı olması koşulu da aranmalıdır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davacının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konulan senetlerdeki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını belirterek menfi tespit davası açtığı ve takibin durdurulmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu dosyasında alınan Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan rapora istinaden HMK’nın 392/1 maddesi gereğince teminatsız olarak icra takibinin durdurulmasına ilişkin kararında ve alacaklının tedbire yönelik itirazlarının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından; davalı alacaklının istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/01/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/.f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.