İstihkak davasının ön koşulu geçerli bir haczin olmasıdır altın bileziğin haczedilerek üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılması, fiilen el koyma ve icra dairesinde muhafaza edilme şartını sağlamadığından geçerli bir haciz değildir.
8. Hukuk Dairesi 2018/670 E. , 2020/4025 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 19.01.2017 tarihli ve 2015/184 Esas, 2017/116 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, Mahkeme hükmüne karşı davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun reddine şeklinde hüküm kurulmuş olup, bu kez davacı üçüncü kişi vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkilinin 2010 yılından itibaren faaliyette bulunduğu iş yerinde haciz yapıldığını, borçlu ile mahcuzların ilgisinin bulunmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile müvekkili lehine % 20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Mahkemece, borçlu şirketin kurucusunun haciz mahallinde bulunması nedeniyle mülkiyet karinesi borçlu lehine kabul edilerek, davacının sunduğu delillerin karinenin aksini ispata yeterli olmadığı, borçlu ve üçüncü kişi ortaklarının, faaliyet konularının aynı olması nedeniyle organik bağ bulunduğu bu nedenle istihkak ididasının mal kaçırmaya yönelik olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 10.11.2017 tarihli 2017/1568 Esas, 2017/1927 Karar sayılı kararı ile Mahkemece verilen karara karşı süre tutum dilekçesi ile istinaf talebinde bulunulduğu gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süresinden sonra sunulduğu, kamu düzenine aykırılık yönünden dosya incelenerek bir aykırılık görülmediğinden, başvurunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1. İcra Mahkemesince verilen kararın davalı alacaklı vekiline 19.01.2017 tarihli duruşmada tefhim edildiği, davacı vekilinin İİK’nin 363. maddesi uyarınca süresi içinde, 27.01.2017 günü, HMK’nin 342/3. maddesine uygun olacak şekilde istinaf dilekçesi verdiği halde, İcra Mahkemesi kararının tebliğ edildiği 24.05.2017 tarihinden sonra, istinaf gerekçelerini içeren gerekçeli istinaf dilekçesinin süresi geçtikten sonra 07.06.2017 tarihinde verildiği, Bölge Adliye Mahkemesininde HMK’nin 342/3.maddesinde belirtildiği üzere, istinaf dilekçesini reddetmeden, HMK’nin 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı inceleme yapmış olması usul ve yasaya uygundur.
2. İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.
İİK’nin 88/1. maddesinde: “Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeleri ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder…” düzenlemesi yer almaktadır.
Taşınırlarda haczin geçerli olabilmesi için haczi yapan memurun haciz iradesinin belirli bir şekilde haricileşmiş olması yeterli olup, yasada açıklanan ayrıcalıklı durumlar dışında fiili el koyma ve muhafaza tedbiri gerekli değildir. İİK’nin 88/1. maddesinde bu genel kural ile ilgili istisnai haller sayılmıştır. Buna göre madde metninde geçen taşınır eşyalar söz konusu olduğunda haciz merasiminin tamamlanabilmesi için, haczedilen eşyaların fiilen el konularak icra dairesinde muhafaza edilmesi gerekir.
Somut olayda, İstanbul Anadolu 7. İcra Müdürlüğünün 2014/295 Talimat sayılı dosyasında 29.01.2015 tarihinde yapılan hacizde 500 gr ağırlığında bilezik haczedilerek davacı üçüncü kişiye yediemin olarak bırakılmıştır, fiilen el koyma ve icra dairesinde muhafaza edilme koşulları gerçekleşmemiştir.
Geçerli haczin bulunup bulunmadığı resen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir husus olup, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin kabulü ile ön koşul yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken istinaf talebinin esastan reddi doğru olmamıştır.
Bu durumda, İlk Derece Mahkemesi tarafından geçerli bir haciz bulunmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekirken, işin esası incelenip sonuca gidilmesi isabetsiz ise de, istem sonuçta reddedildiğinden sonucu itibariyle karar doğru olmuştur. Ayrıca, davalı yararına da Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekir.
Açıklanan bu hususlar yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 sayılı HMK’nin ek geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi hükmünün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hüküm fıkrasının 3. bendindeki “…nispi vekalet ücreti 8.710 TL vekalet ücretinin …” ibaresinin çıkartılarak yerine ” …600,00 TL maktu vekalet ücretinin…” , rakam ve kelimelerinin yazılarak hükmün ve gerekçesinin 1086 sayılı HUMKnın 438/son maddesi uyarınca düzeltilen bu şekli ile ONANMASINA dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.