Zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükü, sigortalıya aittir.
4. Hukuk Dairesi 2021/3272 E. , 2021/2118 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkındaki Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 01/04/2020 tarih 2020/İHK 7242 sayılı kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili müvekkili şirket adına kayıtlı aracın 14.04.2019 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeyken havanın yağışlı yolun bozuk ve aydınlatmanın yeterli olmaması sebebiyle tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, aracın servise çekildiğini, 54.696,00 TL tahmini hasar bedeli belirlendiğini, aracın perte çıkması gerektiğini, sigorta şirketine yazılı ve şifahi başvurularının neticesiz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL hasar bedelinin 31.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile tahsilini talep etmiş, ıslah ile talebini 70.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre araç sürücüsünün Jandarma ekipleri kaza mahalline intikal ettiğinde aracının başında bulunmaması sebebiyle kaza yerini geçerli bir sebep bulunmaksızın terk ettiği tesbit edildiğinden, hasarın teminat dışı olduğu gerekçesiyle başvurunun reddine
karar verilmiş; bu karara davacı vekili, İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz etmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından başvuran vekilinin Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen 31.12.2019 tarih ve 2019/107103 sayılı kararına yaptığı itirazın kabulüne Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına hükmün yeniden düzenlenmesine, Başvurunun kısmen kabulü ile araç hurdasının başvuran üzerinde bırakılarak 45.000,00 TL hasar bedelinin 15.07.2019 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte alınarak başvurana verilmesine, fazla talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kasko sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan KSGŞ’nın A.5.10. maddesinde, “zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma” denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Somut olaya bakıldığında; 14/04/2019 tarihinde saat 02:00’da trafik kazasının meydana geldiği;kolluk kuvvetlerince kaza mahalline gidildiğinde aracın yanında kimsenin bulunmadığı, aracın sürücüsü olduğunu beyan eden …’ a telefonla ulaşıldıktan sonra kaza mahalline gelmesinin sağlandığı, …’ın beyanı doğrultusunda sürücü olarak kaza tesbit tutanağına kendisinin yazıldığı, araçta yolcu olduklarını beyan eden …’ün 1,25 pr, …’ın da 0,34 pr alkollü oldukları anlaşılmıştır.
Somut olaya bakıldığında sürücünün olay yerini terk etmesi için KSGŞ’nın A.5.10. maddesi anlamında zorunlu bir hal bulunmamaktadır.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir.
Bu itibarla da, TTK. 1409-1446 md. hükümleri ve somut olayın özellikleri gereği zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükünün, davacı sigortalıya ait olup dosyadaki mevcut deliller ile de hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır. Bu durumda açılan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 01/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.