Asıl borçlunun ifada gecikmesi ve asıl borçluya gönderilen ihtarın sonuçsuz kalması halinde müteselsil kefillere müracaat edilebilir.
11. Hukuk Dairesi 2014/422 E. , 2014/1788 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İSTANBUL 47. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/05/2013
NUMARASI : 2013/240-2013/244 D.İŞ
İstanbul 47. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20.05.2013 tarih ve 2013/240-2013/244 D.İş sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkili bankanın kredi müşterisi olan borçlu şirket lehine diğer borçluların müşterek ve müteselsil kefaletiyle kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine, kredi hesapları kat edilerek asıl borçlu ve kefillere tebliğe çıkarılan ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını, ihtarnameye rağmen borcu ödemeyen ve mal kaçırma hazırlığı içinde bulunan borçlular hakkında müvekkili banka alacağının tahsilini teminen borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, asıl borçlunun ifada gecikmesi ve asıl borçluya gönderilen ihtarın sonuçsuz kalması halinde müteselsil kefillere müracaat edilebileceğine ilişkin TBK’nın 586/1. maddesinin ikinci cümlesi ile 6101 sayılı Yürürlük Kanunu 1., 2. ve 3. maddeleri uyarınca, müteselsil kefiller yönünden alacağın talep tarihindeki şartlar itibarıyla henüz istenebilir olmadığı gerekçesiyle, müteselsil kefillere yönelik ihtiyati haciz isteminin reddine, alacak rehinle temin edilmemiş ve karşı tarafla üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı yeterli teminat da alınmış bulunduğundan asıl borçlu E. Gıda Tic. Ltd. Şti. yönünden ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir.
Alacaklının müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK)’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir (Uygur, Turgut; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Ankara, Nisan 2012, Cilt II, s. 2541).
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere TBK’nın yürürlüğe girmesinden önce asıl borçluya başvurulmadan müteselsil kefile gidilebilmesi mümkün iken, TBK’nın anılan düzenlemesi ile bunun artık mümkün olmadığı, müteselsil kefile başvurulabilmesi için asıl borçluya veya taşınır rehnine başvurulması ve şayet bu yolla alacağın tahsili mümkün olmaz ise bu takdirde kefile müracaat edilmesi gerekmektedir. Yasa koyucunun buradaki amacı asıl borçluya veya rehne başvurulmadan kefile başvurulamamasıdır.
Buna göre, borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir. Ancak borçlunun ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması halinde diğer şartların aranmasına gerek yoktur. Ayrıca kanunda müteselsil kefile ihtar çekilmesi şartı aranmamaktadır. Müteselsil kefile ihtar çekilmesi, sadece onun takipten önce temerrüde düşürülmesi ile ilgili bir sorundur. Başka bir anlatımla, müteselsil kefil hakkında icra takibine girişilebilmesi için diğer koşulların yanında ayrıca müteselsil kefile de ihtar gönderilmesi gibi bir koşul yasada yer almamaktadır. Bu itibarla, hem asıl borçluya, hem de müteselsil kefile aynı anda ihtar gönderilip borçluya gönderilen ihtarın tebliğine rağmen verilen süre içinde borcun ödenmemesi üzerine yasada belirtilen koşullar gerçekleşmiş olacağından bu durumda müteselsil kefil aleyhine takibe girişilebileceği ve aynı anda gönderilen ihtarnamelerin tebliğ tarihleri gözetildiğinde müteselsil kefile yapılan tebligatın asıl borçluya yapılan tebligattan sonra olması durumunda, TBK’nın 586/1 maddesindeki “borçluya gönderilen ihtarın sonuçsuz kalması” şartı gerçekleşmiş olacağından, müteselsil kefil yönünden temerrüt tarihinin kefile gönderilen ihtarnamenin tebliği ya da ihtarda belirtilen ödeme süresinin sonundan başlayacağı, ancak müteselsil kefile yapılan tebligatın borçlununkinden önceki bir tarihte olması halinde, TBK’nın 586/1 maddesindeki koşul gerçekleşmeden kefile ihtarname tebliğ edilmiş olacağından ve şart gerçekleşmeden gönderilen ihtarname sonuç doğurmayacağından müteselsil kefilin temerrüdünün böyle bir durumda takiple başlayacağının kabulü gerekir (Saraç, Şükrü; Yargıtay Kararları Işığında Banka Kredi Kartları Uyuşmazlıkları, Ankara 2013, s. 219-221).
Yukarıda anlatılanların ışığında somut olaya dönüldüğünde, ihtiyati haciz isteyen alacaklı Banka tarafından, karşı taraf/asıl borçlu şirket ile borçlu müteselsil kefillere keşide edilen ve tebliğ tarihinden itibaren 24 saat içinde alacağının ödenmesini istediği kat ihtarnamesi asıl borçlu ve kefillere 13.05.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine alacaklı Banka vekilince 17.05.2013 tarihinde ihtiyati haciz talebinde bulunulmuştur. Bu durumda, TBK’nın 586/1. maddesine göre, borçluya yapılan ihtarın sonuçsuz kalması halinde ayrıca kefillere ihtarda bulunulmadan ihtiyati haciz istenilebileceği hususu gözden kaçırılarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz isteyen alacaklı Banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın ihtiyati haciz isteyen alacaklı Banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.