Bildirim süresi içerisinde herhangi bir haklı fesih nedeninin ortaya çıkması halinde karşı taraf haklı nedenle derhal fesih hakkını kullanabilir.
9. Hukuk Dairesi 2016/25192 E. , 2020/10125 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 21/09/2007-03/04/2015 tarihleri arası çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık ücretli izin, asgari geçim indirimi, ücret, genel tatil ve fazla mesai alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının 03/04/2015 tarihinde sorumlu olduğu sınıftaki çocukları yalnız bıraktığını ve küçük yaştaki çocuklardan birinin başını masaya çarparak yaralandığını, davacının bu olaydan sonra 08-09-10 Nisan 2015 tarihlerinde işe gelmemesi nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle ve derhal feshedildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Karşı tarafa ulaşması ile hukuki sonuç doğuran fesih bildiriminin asıl hükmü sürelerin sonunda iş sözleşmesini sona erdirmek olmakla birlikte, bu bildirim ilk hükmünü bildirim sürelerini başlatmakla gösterir.
Fesih bildirimi süresi içinde tarafların durumunda herhangi bir değişiklik meydana gelmez. Fesih bildiriminin karşı tarafa ulaştığı andan itibaren iş sözleşmesinin son bulduğu tarihe kadar geçmesi gereken bu süre içinde işçi ile işveren arasında sözleşme bütün hak ve
borçları ile eskisi gibi devam eder. Taraflar iş sözleşmesinden doğan tüm borçlarını aynen yerine getirmek zorundadırlar.
Bildirim süresi içerisinde taraflardan birinin borcunu yerine getirmekten kaçınması veya herhangi bir haklı fesih nedeninin ortaya çıkması halinde karşı taraf haklı nedenle derhal fesih hakkını kullanabilir.Başka bir anlatımla, daha önce süreli fesih hakkının kullanılmış olması, bildirim süresi içinde koşulları varsa daha sonra haklı nedenle derhal fesih hakkının kullanılmasına engel olmaz.
Somut olayda davacı işçi iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının sorumsuz davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin süreli olarak feshedilmek istendiğini ancak davacının bildirim süresi içerisinde mazeretsiz devamsızlığı üzerine iş sözleşmesinin haklı nedenle derhal feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece davalı işverence devamsızlık olgusunun ispat edilemediğinden bahisle dava konusu kıdem ve ihbar tazminatlarını kabulüne karar verilmiş ise de davalı tarafından 03/04/2015 tarihli fesih bildirimi ile davacının iş sözleşmesine 15/06/2015 tarihinde son verileceği ve 8 haftalık ihbar öneli bulunduğu belirtildiği, davacının bildirim süresi içinde 6 ve 7 Nisan 2015 tarihlerinde işyerinde çalıştığı ancak içeriği tanık beyanları ile doğrulanan tutanaklara göre 8 Nisan 2015 tarihi ve sonrasında işyerine gelmediği anlaşılmış olup bildirim süresi içinde tarafların iş sözleşmesinden doğan tüm borçlarını aynen yerine getirmek zorunda olduğu düşünüldüğünde davalı işverence davacının mazeretsiz devamsızlığının ve dolayısıyla haklı nedenle feshin ispatlandığı kabulü ile dava konusu kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece hükme esas teşkil eden bilirkişi raporuna göre, davacı tanık beyanları değerlendirilerek davacının, haftanın altı günü 08.00-20.00 saatleri arası günlük bir buçuk saat ara dinlenme ile çalışarak haftalık on sekiz saat fazla mesai yaptığı kabul edilmiştir.
Fazla mesai alacağı konusunda yapılan işin niteliği ve taraf tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; söz konusu alacağın ispatı konusunda, dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir kayıt bulunmadığı, davacının fazla çalışmalarının davacı tanık beyanına göre tespit edildiği, dinlenen davacı tanığın işyerinde çalıştığnı beyan ettiği süreye göre fazla çalışma hesaplanan dönemin tamamında çalışma koşullarını bilemeyeceği anlaşılmış olup davacı tanığın işyerinde çalışmadığı dönem yönünden söz konusu alacak davalı tanık beyanlarına göre davacının ayda 3 saat fazla çalıştığı kabulü ile hesaplanmalı ve hüküm altına alınmalıdır. Fazla çalışma hesaplanan dönemin tamamının davacı tanığın beyanlarına itibarla kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.