Islahta sadece miktarın artırılması yeterli olup, dava dilekçesindeki faiz istemi ıslahı da kapsamaktadır.
9. Hukuk Dairesi 2021/5974 E. , 2021/10196 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının, davalı işyerinde 04.09.2007-18.08.2014 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığını, haksız olarak işten çıkarılması nedeni ile açtığı işe iade davasının kabul edildiğini ancak dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu, fazla mesai yaptığını, hafta tatillerinde çalıştığını ancak karşılığında ödeme yapılmadığını ileri sürerek; kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, hafta tatili günleri için fazla mesai alacaklarının olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının istifa ettiğini kıdem ve ihbar tazminatı alamayacağını, vardiyalı çalışma yapıldığını, alacakların ödendiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti :
Mahkemece, 15.04.2016 tarihli kararı ile devam eden işe iade davası nedeni ile feshin askıda olduğunu feshe bağlı alacakların talep edilemeyeceğini dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizin 2017/21065 esas 2018/813 karar sayılı ilamı ile, davacı işçinin işe davet bildirimini kabul ederek işverene başvurmaması nedeni ile 18.08.2014 tarihli feshin geçerli bir feshin sonuçlarını doğuracağını, davanın esasına girilerek hizmet süresi ve ücret alacakları açısından ilk fesih tarihi dikkate alınarak yargılama yapılması gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozmadan sonra yapılan yargılama neticesinde ise kıdem ve ihbar tazminatı hafta tatili, hafta tatili günleri için fazla mesai alacaklarının kabulüne karar verilirken, fazla mesai alacağının reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davacı işçinin hafta tatili ve hafta tatili günlerinde fazla mesai ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 46. maddesinde işçinin, tatil gününden önce aynı yasanın 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla yedi günlük zaman dilimi içinde 24 saat dinlenme hakkının bulunduğu açıklanmıştır. İşçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin 2. fıkrasında ifade edilmiştir.
Hafta tatili izni kesintisiz en az 24 saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez.
Ayrıca, hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin 24 saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3. maddesine göre hafta tatili Pazar günüdür kural bu şekilde olmakla birlikte, işçiye Pazar günü dışında hafta tatili izni kullandırılması mümkündür.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan hafta tatili ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, hafta tatilinde çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
Hafta tatillerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
İmzalı ücret bordrolarında hafta tatili ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin hafta tatili alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, hafta tatili çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olanın dışında hafta tatillerinde çalışmaların yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, hafta tatili ücretlerinin tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde hafta tatili çalışması yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Hafta tatili çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Hafta tatili çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı 15 günde bir hafta tatili yaptıklarını, buna ek olarak işverenin hafta tatillerinde telafi çalışması yaptırdığını iddia ederek hafta tatil alacağı ve hafta tatilleri için fazla mesai talebinde bulunmuştur.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; işçilerin ayda 2 hafta sürece hafta tatili hakkından yararlanmadan çalıştıklarını, bordrolarda ise hafta tatili çalışması yapılmasına rağmen, zamlı ücret ödemesi yapılmadığı gibi hafta tatillerinde yapılan fazla mesai içinde ayrıca tahakkuka yer verilmediğini belirterek, 05.04.2011-18.08.2014 tarihleri arası ile sınırlı olarak bu alacaklar için hesaplama yapılmış ve Mahkemece hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinde ise davalı tarafından ibraz edilen imzalı puantaj kayıtlarının mevcut olduğu ancak değerlendirmeye tabi tutulmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu kayıtların örnekleme yapılarak incelenmesinde ise 2011 yılı Haziran ayında davacının haftalık 6 günlük çalışma yaptığı, 2012 yılı Ocak ayında 6 günlük çalışma yapıldığı diğer aylarda ise harf kodlamaları yapıldığı ancak bu kodlamalar ile ilgili açıklamada bulunulmadığı, 2013 yılında yine haftanın 5 yada 6 günü çalışma yapıldığı, bir kısım aylarda yine kodlamalar yapıldığı görülmektedir. Mahkemece yapılacak iş; puantaj kayıtlarının değerlendirmeye tabi tutularak , davacının da beyanı alınmak suretiyle, istekle ilgili bir karar vermektir.
3-Davacı vekili kısmi eda külli tespit istemli belirsiz alacak davası açmış, taleplerini ıslah dilekçesi ile artırmış, ancak ıslah ettiği miktarlara faiz yürütülmesini talep etmemiştir.
Bu dava türünde faiz başlangıcı yönünden Dairemiz uygulaması kısmi dava esasları ile aynı olup kıdem tazminatı dışındaki hüküm altına alınan alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen miktar için dava, ıslah (talep artırımı) dilekçesiyle artırılan miktar için ise, ıslah (talep artırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekmektedir.
Ancak; Mahkemece ıslah ile istenilen miktarlara faiz talep edilmediği gerekçesi ile faiz yürütülmemiştir.
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 24.05.2019 günü yapılan toplantıda:
“Bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmî davada, dava konusu miktarın kısmî ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması halinde, arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedileceği” yönünde karar verilmiş olup, böylece ıslahta sadece miktarın artırılması yeterli olup, dava dilekçesindeki faiz istemi ıslahı da kapsayacağından, davacının ıslah dilekçesinde faiz talebi olmadığı gerekçesi ile ıslah ile artırılan alacak miktarlarının faizsiz olarak hüküm altına alınması hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.