Nissan e-POWER teknolojisine sahip araçlar için fazladan ödenen ötv ve buna bağlı kdv miktarı geri alınabileceğine dair yargı kararları.
Türkiye’de Nissan’ın e-POWER teknolojisine sahip araçları (başta Qashqai ve X-Trail modelleri), Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) sınıflandırması nedeniyle uzun süredir tartışma konusu olmuştur. Gelir İdaresi Başkanlığı, bu araçları içten yanmalı motoru da barındırmaları sebebiyle hibrit araç statüsünde değerlendirerek daha yüksek ÖTV oranları (%80 civarı) uygulamışken, araç sahipleri ve hukuki merciler, aracın hareketini sadece elektrik motorunun sağlaması nedeniyle “sadece elektrik motorlu” araç statüsünde (%10 ÖTV) değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu durum, araç sahiplerinin fazladan ÖTV ve buna bağlı olarak KDV ödemesine yol açmıştır.
Son dönemde Nissan e-POWER araç sahipleri lehine önemli yargı kararları çıkmaya başlamıştır. Yargı organları, Nissan e-POWER sistemini “sadece elektrik motorlu” araç kapsamında değerlendirerek, fazla ödenen ÖTV ve KDV’nin iadesine hükmetmektedir.
Danıştay Kararı (11 Şubat 2022 – E: 2019/3070, K: 2022/506): Danıştay 7. Dairesi, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan teknik rapora dayanarak, aracın ön tekerleklerine doğrudan güç veren elektrik motorları olduğunu ve içten yanmalı motorun sadece jeneratör görevi gördüğünü belirterek, bu sistemin “sadece elektrikli araç” kapsamında değerlendirilmesine ve ÖTV oranının %10’a çekilmesi gerektiğine karar vermiştir. Bu karar, emsal niteliği taşımaktadır.
İlk Derece Mahkemesi Kararları: Danıştay’ın bu emsal kararı doğrultusunda, ilk derece vergi mahkemelerinden de Nissan e-POWER araç sahipleri lehine kararlar çıkmaktadır.
Ankara 4. Vergi Dava Dairesi (26-28 Kasım 2024): Nissan Qashqai e-POWER Skypack 2WD modeli için verilen kararları emsal olarak kabul etmiştir.
Bursa 5. Vergi Mahkemesi (Nisan 2025): Benzer gerekçelerle ÖTV ve KDV iadesine oybirliği ile karar vermiş, bu kararı şahit, bilirkişi raporu ve teknik incelemeye dayandırmıştır.
Diğer Mahkeme Kararları: Araç sahibinin vergi dairesinden ret yanıtı alması sonrası mahkemeye başvurması üzerine, mahkemeler Danıştay’ın gerekçesini esas alarak fazla ödenen ÖTV ve KDV’nin iadesine hükmetmektedir.
Bu kararlar, e-POWER teknolojisinde benzinli motorun yalnızca bataryayı şarj etmekle görevli olması ve aracın hareketini elektrik motorunun sağlaması prensibine dayanmaktadır.
Kimler Başvurabilir?
Bu süreç genellikle aracı sıfır olarak satın alan ilk sahiplerini ilgilendirmektedir. İkinci el araçlar için bu sürece dahil olmak genellikle mümkün değildir.
Mevcut ÖTV Oranları (Genel Bilgi)
Türkiye’de elektrikli ve hibrit araçlar için ÖTV oranları, motor gücüne (kW) ve vergisiz matrah değerine göre farklılık göstermektedir:
Elektrikli Araçlar İçin:
Motor gücü 160 kW ve altında olanlar: Matrahı 1.450.000 TL’yi aşmayanlar için %10 ÖTV; aşanlar için %40 ÖTV.
Motor gücü 160 kW’ı geçenler: Matrahı 1.350.000 TL’yi aşmayanlar için %50 ÖTV; aşanlar için %60 ÖTV.
Hibrit Araçlar İçin (genel): Motor hacmi ve elektrik motorunun gücüne bağlı olarak değişiklik gösterir.[1][10] Nissan e-POWER araçları ise, bu teknolojinin içten yanmalı motoru sadece jeneratör olarak kullanması nedeniyle “sadece elektrikli” kategorisine girmesi gerektiği ve bu nedenle %10 ÖTV’ye tabi olması gerektiği savunulmaktadır.
Sonuç ve Öneriler
Nissan e-POWER araçların ÖTV iadesi konusunda son durum, yargı kararlarıyla araç sahipleri lehine gelişmeler yaşandığını göstermektedir. Özellikle Danıştay’ın emsal kararı ve alt mahkemelerin bu kararı esas alması, iade alma sürecini daha ulaşılabilir hale getirmiştir. Ancak yine de süreç, idari ve yargısal başvuruları içeren hukuki bir yol izlemeyi gerektirmektedir. Bu süreçte bir hukuk bürosundan veya konuya hakim bir meslektaşınızdan hukuki destek almanız, başvurunuzun eksiksiz ve doğru şekilde ilerlemesi için kritik öneme sahiptir.
İzmir Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dairesi 10.10.2024 tarihinde 2024/845 Esas ve 2024/1066 sayılı kararında; “Tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesinden, bir aracın benzin motorlu (diğer), elektrik motorlu veya hibrit özellikli araç olarak nitelendirilmesinde araçta bulunan motorların değil, aracı hareket ettiren motorun önem arz ettiği, dava konusu aracı hareket ettiren motorun ise elektrik motoru olduğu ve araçtaki benzin motorunun aracı hareket ettiremeyeceği, benzin motorunun kullanıldığında da aracı hareket ettiren enerjinin benzinden değil benzinle üretilen elektrikten kaynaklandığı görülmekle birlikte, elektrik motorlu araçların daha düşük ÖTV oranına tabi tutulmasının, çevre kirliliği ile mücadele ve enerji sarfiyatına karşı getirilmiş bir teşvik uygulaması olması karşısında, dava konusu aracın ‘sadece elektrik motorlu’ araç olarak kabul edilmesi gerekmektedir”
İSTANBUL. 3. VERGİ DAVA DAİRESİ
Esas : 2025/…
Karar : 2025/…
Karar Tarihi :18.02.2025
İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, … plaka numaralı aracın ilk iktisabı sırasında ödenen ÖTV ve KDV’nin iadesi yolunda yapılan 13.12.2023 tarihli düzeltme başvurusunun reddine vaki itirazın Gelir İdaresi Başkanlığının ….2024 tarihli yazısıyla reddi işleminin iptali ile ödenen 486.817,50 TL’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davanın reddine karar veren İstanbul 4. Vergi Mahkemesi’nin ../11/2024 tarih ve E:2024/.., K:2024/…4 sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek kaldırılması istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinaf isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren İstanbul Üçüncü Vergi Dava Dairesince işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İstinaf” başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında; idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine başvurulabileceği; 2.fıkrasında, istinafın, temyizin şekli ve usullerine tabi olduğu; 3. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği; 4. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu halde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği; 6. fıkrasında ise, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir hükümleri yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden isteyebilecekleri; 124. maddesinde, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri açıklanmıştır. Bu maddeler uyarınca düzeltilmesi vergi dairelerinden istenilebilecek vergi hatası, aynı Kanunun 116. maddesinde, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış; 117. ve 118. maddelerinde de, hesap hataları ile vergilendirme hatalarının neler olduğu gösterilmiş bulunmaktadır.
Buna göre vergilendirme hataları, mükellefin şahsında, mükellefiyette, mevzuda ve vergilendirme/muafiyet döneminde hata olarak dört grupta değerlendirilmiş; mükellefin şahsında hata, bir verginin asıl borçlusu yerine başka bir kişiden istenmesi veya alınması; mükellefiyette hata, açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınması; mevzuda hata, açık olarak vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınması; vergilendirme veya muafiyet döneminde hata ise aranan vergisinin ilgili bulunduğu vergilendirme döneminin yanlış gösterilmiş veya süre itibariyle eksik veya fazla hesaplanmış olması şeklinde tanımlanmıştır.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin 1/b fıkrasında; bu Kanun’a ekli (II) sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi olanların ilk iktisabının bir defaya mahsus olmak üzere özel tüketim vergisine tabi olduğu hükme bağlanmış, 2. maddesinin 1/b fıkrasında ise; ilk iktisabın; (II) sayılı listedeki mallardan Türkiye’de kayıt ve tescil edilmemiş olanların kullanılmak üzere ithalini, müzayede yoluyla veya kayıt ve tescil edilmiş olsa dahi 4577 sayılı Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre iade edilenler de dahil motorlu araç ticareti yapanlardan iktisabını, motorlu araç ticareti yapanlar tarafından kullanılmaya başlanmasını, aktife alınmasını veya adlarına kayıt ve tescil ettirilmesini ifade edeceği belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından … motor ve … şase numaralı … marka/model aracın ilk iktisabı sırasında davacı adına tahakkuk eden özel tüketim vergisinin ödenerek aracın davacı adına tescil edilmesinden sonra söz konusu aracın matrahı üzerinden %80 oranında özel tüketim vergisi oranı uygulandığı, ancak aracın özellikleri göz önünde bulundurulduğunda aracın %80 oranında değil, %10 oranında özel tüketim vergisine tabi olduğundan bahisle fazladan vergi tahsil edildiği ileri sürülerek iade talebiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, vergiye konu, elektrikli motor gücü 140 kW olan, … model aracın ruhsatında yakıt cinsinin elektrik olarak belirtildiği, aracın AT Uygunluk Belgesinin Motor Bilgileri kısmında yer alan, “Sade Elektrikli evet/hayır” kısmında Evet yazılı olduğu, “Hibrit(Elektrikli) araç evet/hayır” kısmında Hayır yazılı olduğu, Yakıt türü olarak Elektrikli yazdığı, aracın tek yakıtlı olduğunun belirtildiği, ruhsatında yakıt cinsinin elektrik olarak gösterildiği, araca ilişkin ticaret bakanlığı bağlayıcı tarife bilgilerinde, aracın hareketi için gerekli olan tahrik gücünün sadece elektrikli motor ile sağlandığı, içten yanmalı motorun ise sadece jeneratörü tahrik etmek için kullanıldığının belirtildiği görülmektedir. Buna göre tüm bu veriler ışığında araca ait bütün belgelerde aracın hibrit olmadığı, tek yakıtlı olduğu ve yakıt türünün elektrik olduğu görülmekte olup, ayrıca dava konusu aracı hareket ettiren motorun elektrik motoru olduğu ve araçtaki benzin motorunun aracı hareket ettiremeyeceği, aracı hareket ettiren enerjinin benzinden değil benzinle üretilen elektrikten kaynaklandığı görülmekle birlikte, elektrik motorlu araçların daha düşük ÖTV oranına tabi tutulmasının, çevre kirliliği ile mücadele ve enerji sarfiyatına karşı getirilmiş bir teşvik uygulaması olması karşısında, dava konusu aracın “sadece elektrik motorlu” araç olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, davalı idarece salt tebliğ hükümlerinden hareketle, araçta benzinli motor bulunduğundan bahisle ÖTV oranının %80 olarak hesaplanması açık bir vergilendirme hatası olduğundan, davacı tarafından fazladan ödenen ÖTV ve buna bağlı KDV’nin iadesi istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Kaldı ki; 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (II) sayılı listede 87.03 GTİP numaralı “Binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar (87.02 pozisyonuna girenler hariç) (steyşın vagonlar ve yarış arabaları dahil)” için ÖTV oranları Gümrük Giriş Tarife Cetveli’ndeki gibi üst başlık tek tire (-), alt başlıklarda iki (–) ve üç tire (—) konulmak suretiyle sıralanmış olup, 87.03 pozisyonundaki motorlu taşıtlar (-) Yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma kapasitesi istiap haddinin %50’sinin altında olan motorlu araçlar; (-) Sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri olanlar; (-) ATV (her türlü arazide kullanılan araç) ve UTV (çok amaçlı hizmet aracı); (-) Motorlu karavanlar ve (-) Diğerleri şeklinde sayılmış; (-) Diğerleri üst başlığı altında da;
(–) Motor silindir hacmi 1600 cm³’ü geçmeyenler,
(–) Motor silindir hacmi 1600 cm³’ü geçen fakat 2000 cm³’ü geçmeyenler,
(–) Motor silindir hacmi 2000 cm³’ü geçenler,
(–) Elektrik motoru da bulunan araç dışından şarj edilebilir araçlardan, ağırlıklı birleşik kilometre başına karbondioksit emisyonu 25 gramın altında, eşdeğer elektrik enerjisiyle katedilebilir menzili 70 kilometre ve üzerinde olanlar,
(–) Sadece elektrik motorlu olanlar,
Üç tireli alt başlıklarıyla listede yer almış, hem elektrik motoru hem de fosil yakıtlı motoru bulunan araçlar ise “– Motor silindir hacmi 1600 cm³’ü geçen fakat 2000 cm³’ü geçmeyenler” başlığı ile “– Motor silindir hacmi 2000 cm³’ü geçenler” ve de “– Elektrik motoru da bulunan araç dışından şarj edilebilir araçlardan, ağırlıklı birleşik kilometre başına karbondioksit emisyonu 25 gramın altında, eşdeğer elektrik enerjisiyle katedilebilir menzili 70 kilometre ve üzerinde olanlar” başlıkları altında özel tüketim vergisi matrahlarına göre ayrı ayrı vergi oranlarına tabi tutulmuştur.
Davacıya ait aracın 1497 cm³ motor hacmine sahip olduğunun tartışmasız bulunması nedeniyle, motor silindir hacmi 1600 cm³’ü geçmeyen aracın, 4760 sayılı Kanun’a ekli (II) sayılı listede yer almadığından, “– Motor silindir hacmi 1600 cm³’ü geçen fakat 2000 cm³’ü geçmeyenler” başlığı altında elektrik motoru gücüne ve özel tüketim vergisi matrahına göre vergilendirilmesinde bu yönüyle de Kanun’a uygunluk görülmemiştir.
Davacının yasal faiz istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112/4. maddesinde, fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120. madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Kanunun 112. maddesinde, 6322 sayılı Kanunla yapılan son değişiklik sonrası, fazla ve yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde, “tecil faizi” uygulanacağı yolundaki açık hüküm uyarınca ve fazla veya yersiz tahsilatın davacıdan kaynaklanmadığı da dikkate alınarak, fazladan tahsil edilen ÖTV ve KDV’nin tahsil tarihinden itibaren işleyecek ve 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faizi ile birlikte iadesi gerekmektedir.