Yargıtay Kararı

İşçi fesih bildirimi hususunda tebliğden imtina ederse bu durum İş Kanunu md.109 gereği tutanakla tespit edilmesi gerekir.

İşçi fesih bildirimi hususunda tebliğden imtina ederse bu durum İş Kanunu md.109 gereği tutanakla tespit edilmesi gerekir.

7. Hukuk Dairesi         2014/13576 E.  ,  2014/20746 K.

“İçtihat Metni”

Mahkemesi : Samsun 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 29/05/2014
Numarası : 2013/439-2014/302

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan 24.09.2013 tarihinde distribütör … Gıda Firmasında 12.09.2013 tarihinde yapılan hesap kapatma işlemi sırasında 8492,00 TL bütçe açığı tespit edildiğinden bahisle davalı işveren tarafından feshedildiğini davalı şirketin hiçbir zararının bulunmadığını, belki sadece ikinci iskonto nedeniyle karının azaldığını, gece yarılarına kadar çalıştığını ve şirket cirolarını arttırdığını bildirerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davacıya fesih bildiriminin 19.9.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının teslim almaktan imtina ettiği için aynı tarihte Noter kanalıyla gönderildiğini, davacının 19.09.2013 tarihinde fesih bildirimini imzalamadığını, 20.09.2013 tarihinde eşyalarını toplayıp müşteri muvafakatlerini yaptığını ve bir daha işe gelmediğini, davayı hak düşürücü süre geçtikten sonra açtığını, davanın hak düşürücü süre nedeniyle ve ayrıca fesih davacının doğruluk ve bağlılığa aykırı davranışları nedeniyle şirkete zarar vermesinden dolayı haklı nedenle yapıldığından reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacı tarafın kendilerine iş akdinin feshedildiğinin ihtarname ile bildirildiğini daha önceden haberlerinin olmadığını belirterek davanın 23/10/2013 tarihinde açıldığı, bu tarihin Çarşamba gününe denk geldiği, davalının ise gerek ihtarnamede gerekse cevap dilekçesinde iş akdinin 19/09/2013 tarihinde Cuma günü feshedildiğinin davacıya bildirdiğini iddia ettiği, bu hususun ihtarnameyle ayrıca davacıya bildirildiği, yine dosyada bulunan 21/09/2013 tarihli imzası inkar edilmeyen belgeden davacının davalı işyerine ait zimmetinde bulunduğu tüm eşyaları teslim ettiği, bu hususta teslim tesellüm belgesi düzenlendiği, dolayısıyla davalı tarafın davacının iş akdinin feshinin 19/09/2013 tarihinde sözlü olarak bildirildiği hususunun sabit olduğu, bu hususun tanık anlatımlarınca da doğrulandığı, dolayısıyla açılan davanın 1 aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikayet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Dosya içeriğine göre; davacı yapılan fesihten Noterlik kanalıyla gönderilen fesih ihbarıyla 24.09.2013 tarihinde haberdar olduğunu 19.09.2013 tarihinde fesih yapılmadığını, 20.09.2013 tarihinde çalışmasına devam ettiğini iş akdi feshedilen bir kişinin çalışmaya devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek bu tarihe ilişkin konaklama bedeli ve harcırah beyannamesi sunmuştur. Ayrıca Bölgeler Müdürü Ç.. Ç.. tarafından Genel Müdür E. T. bey ile görüşülüp Şirket Genel Merkezinde Operasyon kısmına alınabileceğinin belirtildiğini de ifade etmiştir. Bu beyanı için tanık ismi de bildirmiştir. Tanık R. A. ise davacının merkeze alınmayı beklerken sözleşmesinin feshedildiğini öğrendiğini beyan etmiştir. Zimmet teslimine dair 21.09.2013 tarihli belge eylemli fesih yapıldığı anlamına da gelemez. Davalı taraf 19.09.2013 tarihinde davacıya fesih bildiriminin tebliğ edildiğini ancak davacı tarafından teslim alınmadığını beyan etmişse de bu hususu da tutanağa bağlamış değildir. İş Kanununun 109. maddesinde tebliğden imtina durumunda işverence bu hususun tutanakla tespit edileceği bildirilmiştir. Bu nedenle davacının fesihten 24.09.2013 tarihinde noter kanalıyla yapılan bildirim üzerine haberdar olunduğu yönündeki beyanına itibar edilerek davanın 23.10.2013 tarihinde 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilip çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle reddi isabetli olmamıştır.
Mahkemece bu yön üzerinde durulmaksızın hatalı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.

);