İşçinin önceki çalışmaları bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanamayacağı süreleri, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir.
. Hukuk Dairesi 2016/29801 E. , 2020/14939 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı işçinin ilk defa 1980 yılında üç aylık sürede ve sonrasında 08.07.1988-13.12.2011 tarihleri arasında olmak üzere davalı kurumun Ankara Bürosu’nda çalıştığını, iş akdinin 31.03.2007 tarihinde emeklilik nedeniyle davacı tarafından, 13.12.2011 tarihinde ise davalı işveren tarafından haklı neden olmaksızın feshedildiğini, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı alacağına mahsuben ödemeler yapılmış ise de eksik bulunduğunu ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı bakiye alacakları ile yıllık izin ücreti alacağına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, 31.03.2007 tarihinde emekli olduğu için işten ayrılan davacı işçinin kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretlerinin ödendiğini, daha sonra yeniden işe alınan davacının 18.06.2007- 13.11.2011 tarihleri arasında çalıştığını ve 13.11.2011 tarihinde tüm işçilik tazminat ve alacaklarının hesaplanıp kendisine ödendiğini, bakiye alacağı bulunmadığını davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalı tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi uyarınca halen yürürlüğü devam eden 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14/2 maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik iş yerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında da işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet birleştirmesi için gerekli bir şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Ancak, aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def’inin ileri sürülmesi halinde önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa, önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır.
Somut uyuşmazlıkta; Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen hizmet dökümü cetveline göre davalı işyerinde 01.06.1980-30.08.1980 tarihleri arasında 2 ay 29 gün, 08.07.1988-31.03.2007 tarihleri arasında 18 yıl 8 ay 23 gün ve 19.06.2007-13.12.2011 tarihleri arasında 4 yıl 5 ay 24 gün hizmeti görünen davacının 31.03.2007 tarihinde emekli olmak suretiyle işten ayrıldığı,davalı işveren tarafından kendisine 36.510,42-TL net kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından ödemenin eksik olduğu iddia edilerek bakiye alacak talebinde bulunulmuş olup, hükme dayanak alınan raporda davacının 01.06.1980-30.08.1980 tarihleri arasında 2 ay 29 gün olarak görünen çalışma süresi de hizmet süresine eklenmek suretiyle yeniden yapılan hesaplamaya göre bu dönem çalışması bakımından 1.395,08 TL fark kıdem tazminatı alacağı bulunduğu tespit edilmiş ise de, davacının 2.015,91 TL olarak belirlenerek hesaplamaya dayanak alınan giydirilmiş ücretinin 31.03.2007 tarihinde 1.960,69 TL olan kıdem tazminatı tavan tutarını aştığı hususunun gözetilmemesi hatalı olmuştur. Yapılması gereken, kıdem tazminatı tavan tutarı gözetilerek davacının bakiye kıdem tazminatı alacağının yeniden hesaplanması ve 31.03.2007 olan fesih tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili yönünde hüküm kurulmasıdır.
3-Davacının yıllık izin ücret alacağına hak kazanıp kazanamadığı husunda uyuşmazlık mevcuttur.
4857 sayılı Kanun’un 54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Aralıklı çalışmada yıllık izin hesabında, önceki çalışma döneminin zamanaşımına uğraması için önceki dönemin bitişi ve sonraki çalışma döneminin başlangıcı arasında 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; davacının davalı işyerinde 01.06.1980-30.08.1980 tarihleri arasında 2 ay 29 gün, 08.07.1988-31.03.2007 tarihleri arasında 18 yıl 8 ay 23 gün ve 19.06.2007-13.12.2011 tarihleri arasında 4 yıl 5 ay 24 gün olmak üzere üç dönem halinde çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının önceki çalışmalarında hak etmiş olduğu yıllık izin sürelerinin kullandırılmış veya karşılığı ücretin ödenmiş olması önemli olmaksızın, davacının üçüncü döneme ilişkin yıllık ücretli izin süresi belirlenirken davacının ilk iki döneme ilişkin kıdem sürelerinin de dikkate alınması gerekmekte olup, önceki dönemin tasfiye olduğu, davacının yeni bir iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığı ve 4 tam yıl olan bu döneme ilişkin hizmet süresine göre talep edebileceği yıllık izin hakkı kalmadığı gerekçesiyle yıllık izin ücret alacaklarının reddi hatalı bulunup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 05.11.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.