Estetik olmak için tıp merkezine başvuran kişinin bu ameliyattan ötürü açacağı maddi ve manevi tazminat davası Asliye Hukuk Mahkemesinde görülür.
3. Hukuk Dairesi 2014/20937 E. , 2015/6880 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2014
NUMARASI : 2014/181-2014/422
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin doğum sonrası karnında oluşan sarkmalardan estetik açıdan rahatsızlık duyması nedeniyle davalı Dr. T.. T..’ın çalıştığı davalı tıp merkezine başvurduğunu, 19.05.2012 tarihinde davalı hastanede estetik operasyon yapıldığını, operayon sonrası şiddetli ağrılarının olduğunu, midesinden karnına kadar dikey bir katlanma olduğunu fark ederek durumu davalı doktora iletmeye çalıştığını, doktoru ile görüşemediğini, uzun uğraşlar sonucu doktora ulaştığını ve yapılan kontrol sonucu davalı doktorun müvekkilinin karnında oluşan katlanmanın zamanla açılacağını söylediğini, katlanma açılmadığı gibi ameliyat yarasının açıldığını ve açılan yaradan irin akmaya başlaması üzerine davalı doktorun ikinci bir operasyon yaptığını, ancak sadece açılan yaranın kapatıldığını, katlanmanın giderilemediğini, daha sonra davalı doktora ulaşamadığını, başka bir hekime müracaat ettiğinde karnındaki kas demetlerinin yanlış dikildiğini, dokuların deforme olduğu, karnının eski hale gelemeyeceğini öğrendiğini, mevcut durum nedeniyle dar giysi giyemediğini, eşya kaldıramadığını, karın sertliği yaşadığını, davacının ameliyattan sakat kaldığını, psikolojisinin zarar gördüğünü, davalı doktorun tıp biliminin verilerini yanlış ya da eksik uyguladığını, mesleki kusurunun bulunduğunu, davalı hastanenin de tüm zorluklara kayıtsız kaldığını, uygun tedavi yapmadığı ve koruyucu tedbirler almadığını ileri sürerek 1.000,00 TL. maddi 149.000,00 TL. manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; sağlık hizmeti veren davalı şirketin TTK. nun 12. maddesine göre tacir olup, aynı Kanunun 3. maddesine göre bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari iş olduğunu, TTK. nun 4/1-a maddesinde bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğunu; 5/1. maddesinde bu davalara asliye ticaret mahkemesinde bakılacağını, kamu düzenine ilişkin olduğundan göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanması zorunlu olduğunu, görevsizlik kararı verilmesi gerektiği belirtilerek, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, kararın kesinleşme tarihinden itibaren HMK.nun 20. maddesi gereğince iki hafta içinde başvurulması halinde dosyanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, maddi olgu karnın estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan biçime uygun güzel bir görünüm kazandırılmasıdır. Varılmak istenilen sonucun ve buna dayalı olguların hukuki nitelendirilmesi yapıldığında ise, yanlar arasında BK’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu açıklıkla ortadadır.
Mahkemece, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik karar verilmiş ise de; 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Somut olayda, davacı davalı hastanede tedavi gören bir kişi olup, tacir olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu durumda mahkemece uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp 6100 sayılı HMK’nun 2. maddesine göre, Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilerek işin esasına girilmek suretiyle varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.