Yargıtay Kararı

Anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde, kamu makamlarının fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları yönlerinden sorumluluğu ise bulunmamaktadır.

Anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde, kamu makamlarının fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları yönlerinden sorumluluğu ise bulunmamaktadır.

22. Hukuk Dairesi         2017/11081 E.  ,  2018/4868 K.

“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
AVUKAT …
DAVALILAR : 1- …. ADINA VEKİLİ AVUKAT …
2- …. ADINA VEKİLİ AVUKAT …
3-…
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı … Anonim Ortaklığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalının mali giderlerin azaltılması bahane gösterilerek iş akdinin sona erdirildiğini, alacaklarının ödenmediğini beyanla kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, bayram genel tatil, hafta tatili, fazla mesai alacağı karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Savunmasının Özeti:
Davalılar davacının ödenmemiş alacağı kalamadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme davalılar MMK Yapı ve TPAO yönünden kabulüne, diğer davalı TPD AŞ. Bünyesinde davacının çalışması bulunmadığından bu davalı yönünden davanın husumet nedeni ile reddine karar vermiştir.
Temyiz:
Kararı TPAO vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalıların sorumluluğu noktasındadır.
İşveren bir iş sözleşmesine dayanarak işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ya da tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak açıklanmıştır. O halde asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilmesi için öncelikle mal veya hizmetin üretildiği işyeri bulunan bir işverenin ve aynı işyerinde iş alan ikinci bir işverenin varlığı gerekir ki asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilebilsin. Alt işverenin başlangıçta bir işyerinin olması şart değildir. Alt işveren, işveren sıfatını ilk defa asıl işverenden aldığı iş ve bu işin görüldüğü işyeri nedeniyle kazanmış olabilir.
Alt işveren; bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren – alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
Asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak iş kanunu, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Kuruluşları bakımından ücretin korunması kapsamında özel bir sorumluluğu hali öngörülmüştür. Buna göre, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 36. maddesinde, “Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar; asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü, yada ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hakedişlerinden öderler” şeklinde kurala yer verilmiştir.
Bu düzenlemeye göre ihale makamı, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek durumundadır. Yapılacak olan kontrol yada işçinin başvurusu üzerine ödenmeyen ücretlerin bulunduğunun tespit edilmesi halinde belli şartlarla ihale makamının sorumluluğu söz konusu olur. İhale makamının yaptığı ilan üzerine işçilerin başvuruda bulunmamaları, kamu kurumunun anılan madde kapsamındaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, işçilerin her hak ediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmeyeceği öngörülmüştür. Maddede sözü edilen ücret her hak ediş dönemi için “son üç aylık temel ücret” olarak değerlendirilmelidir.
Yine ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir. Anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde, kamu makamlarının fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları yönlerinden sorumluluğu ise bulunmamaktadır.
İhale makamı olan kamu kurumunun, her hak ediş dönemine ilişkin son üç aylık ücretten sorumluluğu, kanundan doğan bir sorumluluktur. İşverenle ihale makamının birlikte dava edilmesi durumunda, müştereken müteselsilen sorumluluğa karar verilmelidir. İhale makamının tek başına dava edildiği durumlarda, işçinin mükerrer yararlanmasını önlemek için işverence sözü edilen ücretlerin ödenip ödenmediği araştırılmalıdır.
Somut olayda; davalı … ile MMK arasında Kurkan Üretim İstasyonu Yapım işi’ne dair sözleşme imzalanmış olup konusu “tank çiftliği ile müştemilatının yapımı, idari binaların, atölyelerin, sundurmaların, trafo köşkünün ve yardımcı binalarının inşaatını, malzemelerinin teminini, sistemin montajını, testini, otomasyonunu ve devreye alınmasını içeren 1 adet ham petrol işleme tesisi” olarak belirlenmiş olup anahtar teslim işin yapılmasıyla ilgili yapım işlerine ait tip sözleşme imzalanmıştır. Bu anlamda davalı TPAO, ihale makamı olup somut olay bakımından işveren sıfatına sahip değildir. Bu nedenle davalı TPAO ile davalı şirket arasında alt işverenlik ilişkisinden söz edilemez. Şu halde davalı TPAO’nun ihale makamı olarak davacının talep ettiği alacaklardan sorumlu olmadığı gözardı edilerek davacının taleplerinden sorumluluğuna karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);