Yargıtay Kararı

Dosyaya istinaf aşamasında dahil olan vekil lehine vekalet ücretine hükmedilmez.

Dosyaya istinaf aşamasında dahil olan vekil lehine vekalet ücretine hükmedilmez.

21. Hukuk Dairesi         2019/1478 E.  ,  2019/7219 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : . İş Mahkemesi

A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalıya ait işyerinde çalışırken 21/01/2015 tarihinde geçirdiği kaza sonucunda yaralandığını, ıslahla birlikte 220.972,94 TL maddi, 200.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalılar cevap dilekçesi sunmamışlardır.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Davacının 24/01/2015 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda, % 49 oranında malul olduğu, iş güvenliği uzman heyetinden alınan 29/05/2016 tarihli raporda; davalı …’in % 45, davalı …’in % 45, davacı …’ın % 10 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, hesap bilirkişisi …’den 04/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların kusur oranı, sürekli iş göremezlik oranı, kurum tarafından yapılan ödemeler ve dosya kapsamı nazara alınarak davalıların sorumlu olduğu miktarın tespit edildiği, 60.000,00 TL manevi tazminat takdir edildiği gerekçesiyle davanın kısmaen kabulune karar verilmiştir.
D) İstinaf Nedenleri:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davacının 30 yaşında olduğunu, kaza nedeniyle %49 maruz kaldığını, davalıların kusurunun %90 olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok az olduğunu beyanla ilk derece Mahkemesince verilen manevi tazminat miktarının yükseltilmesini talep etmiştir
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:Davalının asli kusurlu kabul edilmesinin yanlış olduğunu çünkü Kazanın meydana geldiği makinada güvenlik butonu olduğunu, davacının güvenlik butonuna basmadığı için zararın doğduğunu bu nedenle bilirkişi raporunun kusur yönünden eksik ve yanlış olduğunu, davalı hakkında açılan ceza davasının henüz sonuçlanmadığını, hesap bilirkişi raporunda muhtemel ücreti yıllık %10 zam yapılmasının yanlış olduğunu ve manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu beyanla ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
“Davalıların istinafının reddine, davalıların toplam kusuru oranının %90 olduğu, davacının bu olay nedeniyle %49 oranında malul kaldığı, davacının 30 yaşında olduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarı düşük olduğundan davacı istinafının kabul edilerek manevi tazminat miktarının 70.000 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiştir ” şeklinde belirtilmiştir.
F)Temyiz Nedenleri;
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı tarafın vekilinin vekaletini dosyaya sunduğu tarihin 01/06/2017 olduğunu, oysa ki ilk derece mehkemesinin gerekçeli karar tarihinin 05/05/2017 tarihi olduğunu, karşı tarafın vekilinin dosyaya istinaf aşamasında dahil olduğunu, bu nedenle mahkeme kararını verdikten sonra bir avukatlık ücreti kazanmasının hukuka aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, 24/01/2015 tarihinde meydana gelen zararlandırıcı iş kazası sonucu maluliyete uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile; 60.000,00 TL manevi tazminatın, 220.972,94 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı tarafların istinaf başvurusunun reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile….. iş mahkemesinin kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b/2. bendi uyarınca kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile; 70.000 TL manevi tazminatın, 220.972,94 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davalıların İlk Derece Mahkemesi yargılaması sürecinde kendilerini vekil ile temsil ettirmedikleri, İlk Derece Mahkemesi kararının verilmesinden sonra anılan kararı istinaf etmek üzere dosyaya istinaf dilekçesi ile birlikte vekillerince vekaletname sunulduğu, davalılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği böylelikle davalılar vekilinin vekalet ücretine hak kazanamayacağının anlaşılması karşısında davalılar vekili lehine reddedilen manevi tazminat yönünden nispi vekalet ücreti takdir edilmesi hatalı olmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir
SONUÇ: 1-Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,
26/11/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
Dava, 24.01.2015 tarihinde meydana gelen zararlandırıcı iş kazası sonucu maluliyete uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile; 60.000,00 TL manevi tazminatın, 220.972,94 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Anılan karar İstinaf aşamasından geçerek temyiz yoluyla Yüksek Özel Dairenin önüne gelmiştir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 26.11.2019 tarihinde verdiği kararda, ”Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davalıların İlk Derece Mahkemesi yargılaması sürecinde kendilerini vekil ile temsil ettirmedikleri, İlk Derece Mahkemesi kararının verilmesinden sonra anılan kararı istinaf etmek üzere dosyaya istinaf dilekçesi ile birlikte vekillerince vekâletname sunulduğu, davalılar vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği böylelikle davalılar vekilinin vekâlet ücretine hak kazanamayacağının anlaşılması karşısında davalılar vekili lehine reddedilen manevi tazminat yönünden nispi vekâlet ücreti takdir edilmesi hatalı olmuştur” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararını bozmuştur.
Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun bu kararına aşağıda açıklanan nedenlerle katılmıyorum
Uyuşmazlık, ilk derece yargılamasında kendini vekille temsil ettirmeyen tarafın istinaf aşamasında kendini vekille temsil ettirdiği takdirde, bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasındadır.
İstinaf, Bölge Adliye Mahkemelerinin 2016 yılında faaliyete geçirilmesi nedeniyle getirilmiş bir kanun yoludur.
6100 sayılı HMK’ nın 353. maddesine göre;
”Madde 353 – (1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması.
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, karar verilmiş olması.
6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında,
duruşma yapılmadan karar verilir”.
Aynı Kanunun 356. maddesine göre;
”Madde 356 – (1) 353 üncü maddede belirtilen hâller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir”.
İstinaf yargılamasında bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verilir. İstinaf mahkemesi, ilk derece yargılamasının yaptığı yargılamada birtakım eksiklikler olduğunu saptamış ve söz konusu eksiklikler yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyecek nitelikte ise bu halde İstinaf Mahkemesi bozmuş olduğu ilk derece mahkemesi kararı yerine kural olarak uyuşmazlığı esastan çözen yeni bir karar verir (Cenk Akil – İstinaf Kavramı – Ankara 2010 – Sayfa 323 vd.).
İstinaf Mahkemesi kararının hangi hususları kapsayacağı HMK madde 359′ da açıklanmıştır.
6100 sayılı HMK’ nın 359. maddesine göre;
”Madde 359 – (1) Karar aşağıdaki hususları içerir:
a) Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları.
b) Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özeti.
ç) İlk derece mahkemesi kararının özeti.
d) İleri sürülen istinaf sebepleri.
e) Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep.
f) Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi.
g) Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile zabıt kâtibinin imzaları.
ğ) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
(3) (Ek fıkra: 20.7.2017 – 7035 S.K./30. md) Temyizi kabil olmayan kararlar, ilk derece mahkemesi tarafından; temyizi kabil olan kararlar ise bölge adliye mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılır”.
Somut olayda İlk Derece Mahkemesi önüne gelen uyuşmazlıkta; ”Davanın KISMEN KABULÜ ile; 60.000 TL manevi tazminatın, 220.972,94 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren (24/01/2015) işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde geçerli AAÜT’ ne göre davanın kabul edilen kısmı üzerinden belirlenmiş, maddi tazminatı davası için 19.208,38 TL ve manevi tazminat davası için 6.950,00 TL olmak üzere toplam 26.158,38 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 03.05.2017 tarihinde karar vermiştir.
Bu aşamada davalı taraf kendini vekille temsil ettirmemiş ancak istinaf aşamasında kendini vekille temsil ettirmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, dosya üzerinde yaptığı incelemede,
”Davalıların istinaf talebinin HMK 353 vd gereği esastan REDDİNE,
Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE;
……………. İş Mahkemesinin kararının 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1 – b/2. bendi uyarınca KALDIRILMASINA,
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
70.000 TL manevi tazminatın, 220.972,94 TL maddi tazminatın, Kaza tarihinden itibaren (24.01.2015) işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
……………………………………….
Maddi tazminat yönünden kabul edilen miktar üzerinden 19.876,37 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Manevi tazminat yönünden kabul edilen miktar üzerinden 8.050,00 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Manevi tazminat yönünden reddedilen miktar üzerinden 8.050,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,20.09.2018 tarihinde oy birliği ile karar vermiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece yargısında gördüğü usul ve yasaya aykırılıklar nedeniyle, ilk derece yargısının kararını ortadan kaldırmış ve yargılamayı kendisi yapmıştır. Davalı taraf bu aşamada kendini vekille temsil ettirmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece yargısının kararını ortadan kaldırmakla artık ilk derece yargısının yerine geçmiştir. Yargılama devam etmektedir. Davalı vekili de vekâletnamesini dava sona ermeden dosyaya ibraz etmiştir. Yapılan yargılama artık ilk derece mahkemesinin yargılamasının devamı niteliğindedir. Bölge Adliye Mahkemesi HMK’ nın 359. maddesine göre, tarafların tüm taleplerini karşılayan yeni bir hüküm oluşturmak zorundadır. Nitekim Bölge Adliye Mahkemesi bu kurala uyarak bir hüküm oluşturmuştur. Manevi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen ret kararı verilmiş ve istinaf aşamasında kendini vekille temsil ettiren tarafa da vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Bu haliyle Bölge Adliye Mahkemesi Kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan dolayı onanması gerektiğinden Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun bozma kararına katılmıyorum. 26.11.2019

);