Bölge Adliye Mahkemesi Kararı

Gerekmediği/zorunlu olmadığı halde tüketici hakem heyetine başvurulmuş olması zamanaşımını kesen bir neden teşkil etmemektedir.

Gerekmediği/zorunlu olmadığı halde tüketici hakem heyetine başvurulmuş olması zamanaşımını kesen bir neden teşkil etmemektedir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2020/1841
KARAR NO: 2022/1990
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2019/200 (E) – 2019/671 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı … plakalı aracın, davalı sigorta şirketine zorunlu trafik sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı araç ile karışmış olduğu trafik kazası neticesinde hasarlanarak değer kaybına uğradığını belirterek şimdilik 150 TL değer kaybı, 150 TL hasar bedeli ve 150 TL ikame araç bedelinin kaza tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

Davalı vekili, tebellüğ ettiği dava dilekçesinden 3 gün önce vermiş olduğu cevap dilekçesi ile süresi içerisinde zamanaşımı savunmasında bulunarak davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, davacı tarafın istinaf başvurusu da kararın kesin olduğu gerekçesiyle ek kararla reddedilmiştir.

Karara ve ek karara karşı davacı vekili; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeniyle istinaf başvurusunun kesinlik nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, zamanaşımı yönünden ise tüketici mahkemesine açılan davanın, tüketici hakem heyetine başvurulmadan açılmış olması nedeniyle reddedildiğini, başvuru sürecinin, 28/12/2018 tarihinde sonuçlandığını, eldeki davanın da 26/03/2019 tarihinde açıldığını, bu sürecin, zamanaşımını kesen bir sebep teşkil ettiğini, mahkemenin buna ilişkin kabulünün doğru olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Dava, davalıya trafik sigortasıyla sigortalı bulunan aracın sebebiyet verdiği trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta oluşan değer kaybı, hasar ve ikame araç bedeline ilişkin belirsiz alacak davası şeklinde açılan tazminat istemine dairdir. Dava belirsiz alacak davası olarak açıldığına ve belirsiz alacak davası açma şartları da bulunduğuna göre ilk derece mahkemesinin, kararın kesin olduğuna ilişkin değerlendirmesinde isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, istinaf başvurusunun kesinlik nedeniyle reddine dair ek kararın kaldırılmasına karar verilerek esastan incelemeye geçilmiştir. Davacı vekili, değer kaybı ve ikame araç bedeli talebinde bulunmuştur.

Dava, haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davacı tarafından husumetin trafik sigortacısına yöneltilmiş olması nedeniyle uyuşmazlığa bakma görevi ticaret mahkemesine ait bulunmaktadır. Davanın tüketici mahkemesinin görevi kapsamına giren bir yanı bulunmamaktadır. Dolayısıyla gerekmediği/zorunlu olmadığı halde tüketici hakem heyetine başvurulmuş olması zamanaşımını kesen bir neden teşkil etmemektedir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. maddesi hükmü: “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” şeklindedir. Somut olayda; tazminat istemine konu trafik kazası 02/01/2016 tarihinde gerçekleşmiştir. Olay maddi hasarla sonuçlanan kazadan ibaret olup uzamış ceza zamanaşımını gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Eldeki dava 26/03/2019 tarihinde açılmıştır. TBK’nın 154. maddesinde, kısmen ifada bulunma veya dava açılması halleri, zamanaşımını kesen sebep olarak düzenlenmiştir. Zamanaşımının kesilmesiyle yeni bir süre işlemeye başlar.

Somut olayda, davanın açılmasından önce davacı tarafından aynı maddi olaya dayalı olarak tüketici mahkemesine 13/06/2016 tarihinde dava açılmış, davanın, 01/07/2016 tarihinde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Dava sürecince yapılan usuli işlemler de zamanaşımını kesen neden olarak kabul edildiğinde, zamanaşımı süresinin yeniden başlayacağı tarihin işbu usulden ret kararının verildiği 01/07/2016 tarihi olarak kabul edilmelidir. Bu durumda eldeki dava, iki yıllık zamanaşımı süresinin bitiş tarihi olan 01/07/2018 tarihi itibarıyla zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılmıştır. Bir an için sigorta şirketi tarafından hasar ödemesinin yapıldığı tarih itibarıyla sürenin kesildiği kabul edilse dahi, hasar dosyasındaki ödeme dekontlarına göre kısmen kısmen yapılan ödemelerin yapıldığı son tarih olan 22/03/2016 tarihinden itibaren dahi zamanaşımı süresi dolduktan sonra eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Bu durumda ilk derece mahkemesinin davanın zamanaşımına uğradığına ilişkin kabul şeklinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;

1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,

2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına,

3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,

5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 15/11/2022

);