Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Hakkaniyetin ve adaletin gereği olarak da “hakkın özü tartışmalı” olan bu alacaklar için başlatılan takiplere yapılan itirazın iptali halinde, borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi yönünde Dairemiz içtihatları oluşmuştur.

9. Hukuk Dairesi         2019/6190 E.  ,  2019/17193 K.

“İçtihat Metni”



Y A R G I T A Y K A R A R I

(BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR)



I-BAŞVURU
Başvuran vekil Av. … tarafından verilen 24/10/2018 havale tarihli dilekçe ile; Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın taşeron şirkette çalışan işçilerin büyük bir kısmının 2014 yılında belediye başkanının değişmesi nedeniyle herhangi bir neden sunulmadan işlerinden çıkartıldıklarını, işten çıkartılan işçiler tarafından asıl işveren Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne ve taşeron şirketlerine karşı işe iade istemi davalarının açıldığını, davaların neticesinde dava açan her işçinin işe iadesine ve kıdem süresine göre kendilerine boşta geçen süre ücretinin ve işe başlatılmadıkları halde işe başlatılma tazminatının ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verdiği, kararların Yargıtay derecatından geçerek kesinleştiğini ve işçilerin işe iade isteminde bulunduklarını, işe iade tazminatlarını talep ettiklerini, ayrıca alacağın nakit olması nedeniyle icra inkar tazminatı talep ettiklerini, açılan davaların neticesinde ilk derece mahkemelerin vermiş oldukları kararların bazılarının davacı işçiler tarafından, bazılarının ise davalı işverenler tarafından istinaf yoluna götürüldüğünü ve aynı konuda aynı dairenin vermiş olduğu kendi kararları arasında, hem de farklı dairenin aynı konuda vermiş olduğu kararlar arasında uyuşmazlık meydana geldiğini, mesela Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin aynı konuda vermiş olduğu farklı iki kesin kararı arasında uyuşmazlık bulunduğunu, bu kararlardan birisinin 26/07/2018 tarihli ve 2018/945 Esas, 2018/1492 Karar sayılı kesin kararı ile 04/10/2018 tarihli ve 2018/1463 Esas, 2018/2018 Karar sayılı kararları olduğunu, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin aynı konuda birbirine zıt iki ayrı karar verdiğini, yine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi ile 9. Hukuk Dairesi’nin aynı konuda verdiği farklı kesin kararlar arasında uyuşmazlık bulunduğunu, bu karardan birinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2018 tarihli ve 2018/1460 Esas, 2018/2043 Karar sayılı kararı olduğunu, yine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin benzer konuda verdiği farklı kararlar arasında uyuşmazlık bulunduğunu ileri sürerek benzer ve aynı mahiyetteki konularda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin kesin kararları arasında, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi ile 9. Hukuk Dairesinin kesin kararları arasında ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin kesin kararı ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin kesin kararı arasındaki uyuşmazlığın 5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin kuruluş görev ve yetkilerini düzenleyen Kanun’un 35/3. maddesi uyarınca giderilmesini talep etmiştir.
II-UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI
A. ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ’NİN 26.07.2018 TARİHLİ VE 2018/945 E., 2018/1492K. SAYILI KARARI:
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince;
“… Davacı lehine sonuçlanan ve Yargıtay tarafından onanarak kesinleşen Antalya 3. İş Mahkemesinin 2014/439 Esas, 2015/175 Karar sayılı işe iade dava dosyası nedeniyle husumet itirazı yerinde değildir,
Davalı taraf davacıya haklarını ödediğini kanıtlayamamıştır. Davacının işe iade davası kesinleştikten sonra yasal sürede işe başlamak için alt işverene başvurmasına rağmen işe başlatılmadığı da dosya kapsamı ile sabit olduğundan davalı vekili istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davaya konu alacaklar dayalı tarafından bilinebilir ve hesaplanabilir nitelikte olduğundan mahkemenin inkar tazminatı talebinin reddi yerinde değildir. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf sebebi kabul edilerek, yerel mahkeme kararı Dairemizce açıklanan nedenlerle düzeltilmiştir.” gerekçesiyle,
“I- A) HMK’nın 353/1 -b-1. maddesi gereğince;
Davalı belediye vekilinin ileri sürdüğü tüm istinaf sebepleri merinde görülmediğinden REDDİNT,
B) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA ve HMK 353/l-b-2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilmesine,
1-Taleple bağlı kalınarak Net 5.578,00 TL işe başlatmama tazminatının temerrüt tarihinden (15/04/2016) tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Taleple bağlı kalınarak Net 4.336,40 TL dava sürecinde boşta geçen süre ücretinin müracaat (14/03/2016) tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3- Yukarıda kabul edilen miktarlar üzerinden davalının Antalya 1. İcra Dairesinin 2017 1684 Esas sayılı dosyasındaki İTİRAZININ İPTALİNE, fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE, takibin kabul edilen miktarlar ve faiz oran ve tarihleri üzerinden yürütülmesine,
4- Yasal koşullar oluştuğundan asıl alacak olan 9.914,44 TL üzerinden % 20 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,” karar verilmiştir.
B. ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ’NİN 04.10.2018 TARİHLİ VE 2018/1463 E., 2018/2018 K. SAYILI KARARI:
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince;
“… İşe iade kararı incelendiğinde: davacının davalı şirkette işe iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı şirketin … dışında iş yerinin bulunduğu da kanıtlanmadığına göre, davalının yaptığı davetin samimi olmadığının kanıtlanmadığı değerlendirilmiştir. Ayrıca takibe konu vekalet ücreti ve yargılama gideriyle ilgili mahkeme ilamının mevcut olduğu görülmekle bu alacakların tekrar ilamsız icra takibine konu edilmesi mümkün olmamakla aşağıdaki karar verilmiştir.” gerekçesiyle,
“I- Davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA ve HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilmesine,
1-Davanın REDDİNE,
Davacının kötü niyetli olduğu ispat edilmediğinden davalılar yararına tazminat tayinine yer olmadığına,” karar verilmiştir.
C. ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 10. HUKUK DAİRESİ’NİN 02.10.2018 TARİHLİ VE 2018/1460 E., 2018/2043 K. SAYILI KARARI:
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince;
“..: Somut olayda; davalı şirketin, işe iade davetinde davacı işçinin hangi pozisyonda tam olarak ne işte çalıştıracağını, hangi dönemdeki ücretin verileceğini, … İlçesinin Antalya İl merkezine olan mesafesi göz önüne alındığında davacının …’a taşınması halinde maddi katkıda bulunulup bulunulmayacağı hususlarında herhangi bir açıklamada bulunulmadığı ve davacı işenin eski coğrafi işyerine davet edilmediği de gözetildiğinde işverenin işe davetinin samimi olmadığı, bu nedenle işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinin işçiye ödenmesi gerektiği mahkemenin bu yönleri ilişkin kararaının isabetli olduğu anlaşılmıştır.
Ancak icra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği dosya kapsamına göre dava konusu alacaklara hak kazanma durumu yargılama sonucu belirlenmiş olup, bu hali ile alacak likit değildir. Davacının icra inkar tazminatına ilişkin talebinin reddi yerine yazılı gerekçe İle kabulüne karar verilmesi ise isabetli görülmemiştir.” gerekçesiyle,
“1-Davalı belediye ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/l-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi KARARİNİN ORTADAN KALDIRILMASINA.
2-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
a)Antalya 16. İcra Müdürlüğünün 2016/1952 esas sayılı takıp dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın İPTALİ ile takibin 7.279,13 TL boşta geçen süre ücreti, taleple bağlı kalınarak 9.760,32 TL İşe başlatmama tazminatı, 92,20 TL 4. İş mahkemesi yargılama gideri, 1.500,00 TL. 4. İş mahkemesi vekalet ücreti ile 241,11 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 18.872.76 TL üzerinden TAKİBİN DEVAMINA, işe başlatmama tazminatı alacağına takip tarifimden itibaren en yüksek banka mevduat faizi, diğer alacaklara Takıp tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
b)Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,” karar verilmiştir.
D. İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ’NİN 09.11.2016 TARİHLİ VE 2016/34 E.,2016/28 K. SAYILI KARARI:
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince;
“… Davalı tarafından davacı işe başlatılmadığından, davacı boşta geçen süre ücret ve işe başlatmama tazminatına hak kazanmıştır.” gerekçesiyle,
“1- İzmir 4. İş Mahkemesi’nin 2016/48 E. 2016/347 K. sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile;
Davalının, izmir 9. icra Dairesi’nin 2016/1 sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın, 10.868,98 TL 4 aylık işe başlatmama tazminatı, 8.125,72 TL 4 aylık boşta geçen süre ücret alacağı, 71,33 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere toplam 19.066,03 TL üzerinden İPTALİ ile, bu rr ar üzerinden takibin devamına, fazla talebin ise reddine,
3- Alacak likit olduğundan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücret alacağının % 20’si olan 3.798,94 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
III-ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU’NUN 26.06.2019 TARİHLİ VE 2019/6 SAYILI KARARI
“… Somut davada Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. ve 10. Hukuk Dairesinin istinaf incelemesine konu davalar yönünden; aynı tarihte benzer şekilde iş akitleri fesh edilen işçilerin açtığı davalar kabul ile sonuçlanmış, temyiz incelemesinden de geçerek kesinleşen karar gereği işverene süresinde işe başvuru yapılmış, işverenlikçe süresi içinde Antalyadaki işyerinin kalmadığından bahisle nakil yetkisi de veren sözleşme hükmü de yazılmak suretiyle Antalya Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alınan … ilçesindeki işe davet edilmişlerdir.
İşçiler davete icabet etmemişler, Antalyaya 70 km mesafedeki işe davetin ciddi olmadığı değerlendirmesiyle işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretini talep ettikleri takip başlatmışlar, itiraz üzerine de istinaf incelemesine konu itirazın iptali davaları açılmıştır.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 26/07/2018 tarih, 2018/945 Esas, 2018/1492 Karar sayılı kararı Antalya 4. İş Mahkemesinin 2017/96 Esas, 2018/151 Karar sayılı kararıyla ilgilidir. İlk derece mahkemesince işe davetin samimi olmadığı kabul edilerek itirazın iptaline karar verilmiş, ancak icra inkaz tazminatı reddedilmiştir. Bu kararın davacı ve davalı taraf vekillerince istinafı üzerine anılan dairece davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine, alacağın davalı tarafça bilinebilir ve hesaplanabilir nitelikte olduğundan icra inkar tazminatı da verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusu kabul edilerek bu yönden karar kaldırılmış ve icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Aynı dairenin 04/10/2018 tarih, 2018/1463 Esas, 2018/2018 Karar sayılı kararı ise Antalya 7. İş Mahkemesinin 2016/550 Esas, 2018/29 Karar sayılı kararıyla ilgilidir. İlk derece mahkemesi bu kararıyla itirazın iptali davasını kabul etmiş ayrıca icra inkar tazminatına hükmetmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi bu defa davetin samimi olmadığı kanıtlanamadığından bahisle ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp davanın reddine karar vermiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin oy çokluğu ile verilen 02/12/2018 tarih ve 2018/1460 Esas, 2018/2043 Karar sayılı kararı ise Antalya 7. İş Mahkemesinin 28/02/2018 tarih, 2016/540 Esas, 2018/27 Karar sayılı kararıyla ilgilidir. İlk derece mahkemesince itirazın iptalini ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmiş, anılan daire ise işverenin işe davette ciddi olmadığını kabul etmiş ve davalıların istinaf başvurusunu bu yönüyle reddine karar vermiş ancak icra inkar tazminatı koşulları oluşmadığından bu yöne ilişkin istinaf başvurusunu kabul ederek icra inkar tazminatı yönünden kararı kaldırmıştır.
Son olarak İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 09/11/2016 tarih ve 2016/34 Esas, 2016/28 Karar sayılı kararı, İzmir 4. İş Mahkemesinin 2016/48 Esas, 2016/347 Karar sayılı kararıyla ilgilidir. İlk derece mahkemesince işe başlatmama tazminatı yönünden itirazın iptaline, ayrıca icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. İstinaf incelemesi yapan İzmir 9. Hukuk Dairesi kararı kaldırarak işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre alacağını hüküm altına almış, bu alacaklar üzerinden de icra inkar tazminatına hükmetmiştir. Ancak belirtilmelidir ki İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin içtihatına konu dosyanın tarafları, ihtilaflı konular ve fesih süreci Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. ve 10. Hukuk Mahkemesindeki görülen davalardan farklıdır. Bu nedenle davette samimiyet konusunda olaya özgülükler sebebiyle kararlar arasında uyuşmazlıklardan söz edilemez.
Kurulumuzca yapılan müzekkere ve oylama sonunda; içtihat aykırılığı bulunduğu iddia edilen kararlardan birincisi İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 09/11/2016 gün ve 2016/34 Esas, 2016/28 Karar sayılı kararıdır. Bu kararda işverenin işe davette samimi olmadığı kabul edilerek itirazın iptali davasının kabulü ile birlikte icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Ancak bu dosyanın davacısı …davalısı Klemsan Elektrik elektronik sanayi ve ticaret a.ş dir. Farklı bir işyerine davet söz konusu değildir. Uyuşmazlık hangi koşullarda çalıştırılacağına ilişkindir. İşçi aynı işyerine gitmiş, çalışma koşulları üzerinde müzakere talebinin kabul edilmemesi sonrasında işyerini terk edip icra takibi başlatmış, itiraz üzerine takip durunca da içtihat konusu itirazın iptali davasını açmıştır. Açıklanan bu duruma göre davanın taraflarının, işverenin davette samimi olup olmadığına esas olguların farklı olması, özetle olaya özgülükler sebebiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararı ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ve 10. Hukuk Daireleri arasında içtihat farklılığından söz edilemez. Bu itibarla bu karar yönünden içtihat aykırılığının giderilmesini talep etmeye gerek bulunmadığı kurulumuzun oy birliği ile verdiği karar ile benimsenmiştir.
İçtihat aykırılığına konu diğer kararlar:
1-Birincisi Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 26/07/2018 tarih ve 2018/945 Esas, 2018/492 Karar sayılı kararıdır. Bu kararda anılan daire işverenin işe davette samimi olmadığını kabul etmiş, aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve icra inkar tazminatına hükmetmiştir.
2-İkincisi aynı dairenin 04/10/2018 tarih, 2018/1463 Esas, 2018/2018 Karar sayılı kararıdır. Bu kararda ise dairece işverenin işe davette samimi olduğuna karar verilerek davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
3-Nihayet üçüncü karar Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 02/10/2018 gün, 2018/1460 Esas, 2018/2043 sayılı kararıdır. Bu kararla oy çokluğu ile işveren davette samimi bulunmamış, kabulü ilişkin karar bu yönden doğru bulunmuş, ancak istenen alacakların likit olmadığı gerekçesiyle icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir.
Görüldüğü gibi Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin iki kararı kendi içinde ve 10. Hukuk Dairesi kararı ile aykırılık oluşturmuştur. İçtihat aykırılığının giderilmesi gereği vardır.
Başkanlar kurulumuzun çoğunluk görüşü: Yukarıda B bendinde açıklanan Yasal Mevzuat ve bu yasal düzenlemeleri yorumlayan başta Yargıtay olmak üzere Yargı kararları dosya kapsamları ve norm kuralları ile birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre;
a) İşverenin davette samimi olup olmadığı yönünden: işveren davacıyı Antalya’da çalıştırabileceği bir işyerinin bulunduğu hususunun davacı tarafça kanıtlanamadığı, hatta somut olarak böyle bir işyerinin varlığının hiçbir aşamada iddia dahi edilmediği, davacının iş sözleşmesiyle … ilçesini de kapsayacak şekilde çalışmayı kabul ettiği, işverenin davet yazısında servis sağlanacağını da belirttiği, … işyerine vaki işverenin işe davetinin samimi olduğu, bu itibarla bu konudaki içtihat aykırılığının Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 04/10/2018 tarih, 2018/1463 Esas, 2018/2018 Karar sayılı kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yolunda olmuştur.
Bir üye işverenin işe davette samimi olmadığı, iki üye ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının muhalefet görüşü hususunda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre işverenin işe davette samimi olup olmadığı hususunun karara bağlanması gerektiği yolunda görüş bildirip oy kullanmış, ancak çoğunlukça bu görüşler benimsenmemiştir.
b) İcra inkar tazminatına hükmetme koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde: Başkanlar Kurulumuzun çoğunluk teşkil eden üyeleri bir an için işverenin işe davette samimi olduğunun kabulü halinde alacağın likit olduğu gerekçesiyle icra inkar tazminatı verilmesi gerektiği yönünde oy kullanmıştır.
Azınlık görüşü ise hakkın özünün tartışmalı olması ve hesaba esas ücretin belirsizliği sebebiyle icra inkar tazminatı verilmesi gerektiği yolunda olmuştur. Ancak çoğunlukça bu görüş de benimsenmemiştir.
Açıklanan sebeplerle bu konudaki içtihat aykırılığının ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 26/07/2018 tarih ve 2018/945 Esas, 2018/1492 Karar sayılı kararı doğrultusunda giderilmesi gerekmektedir.
D) KARAR :
Yukarıda açıklanan durum, mevzuat hükümleri, bu hükümleri yorumlayan yargısal kararlar ve dosya kapsamlarına nazaran;
1) Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 26/07/2018 tarih, 2018/945 Esas, 2018/1492 Karar sayılı kararıyla, aynı dairenin 04/10/2018 tarih, 2018/1463 Esas, 2018/2018 Karar sayılı kararları arasındaki işçinin ise iş başvurusunun samimi, işverenin davette ciddi olup olmadığı konuları yönünden mevcut kesin kararlarla,
2) Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 26/07/2018 tarih, 2018/945 Esas, 2018/1492 Karar sayılı kararıyla, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 02/10/2018 tarih, 2018/1460 Esas, 2018/2043 Karar sayılı kararı arasındaki işçinin ise iş başvurusunun samimi, işverenin davette ciddi olup olmadığı ve icra inkar tazminatına hükmedilme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konuları yönünden mevcut kesin kararlarla,
3) Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 02/10/2018 tarih, 2018/1460 Esas, 2018/2043 Karar sayılı kararıyla, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 09/11/2016 tarih ve 2016/34 Esas, 2016/28 Karar sayılı kararları arasındaki icra inkar tazminatına hükmedilme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konuları yönünden mevcut kesin kararlarla ilgili UYUŞMAZLIK BULUNDUĞUNA,
4) Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 26/06/2019 tarihinde yapılan toplantısında yukarıda açıklanan Başkanlar Kurulunun görüşü doğrultusunda uyuşmazlığı giderilmesi ve içtihat birlikteliğinin sağlanması amacıyla 5235 Sayılı Adli Yargı İlk derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkilerini düzenleyen kanunun 35/3. maddesi uyarınca ilgili bilgi ve belgelerin eklenerek kararın bir örneğinin yeniden YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,” karar verilmiştir.
IV- YARGITAY KARARI GEREKÇESİ
A. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 26/07/2018 Tarihli Ve 2018/945 E., 2018/1492 K. Sayılı Kararı İle 04/10/2018 Tarihli Ve 2018/1463 E., 2018/2018 K. Sayılı Kararı Arasındaki Hüküm Uyuşmazlığının Giderilmesi Talebi Yönünden;
5235 sayılı “Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun”un 35 inci maddesinin 3 üncü bendinde de, “Re’sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” hükmüne yer verilmiştir.
Düzenlemeye göre benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar ile başka bir bölge adliye mahkemesi dairesi tarafından verilen kararlar arasında uyuşmazlık olduğunda uyuşmazlığın giderilmesi yoluna gidilebilecektir. Aynı dairenin çelişkili kararları için uyuşmazlığın giderilmesinin talep edilebileceği açık biçimde düzenlenmemiş olsa da, uyuşmazlığın mutlaka diğer bir daire kararı ile ortaya çıkması gerektiği de öngörülmemiştir. Bu itibarla aynı dairenin benzer olaylarda verdiği kesin nitelikteki kararlara karşı da uyuşmazlığın giderilmesi yolunun işletilebileceği kabul edilmelidir. Aksi durumda aynı daire tarafından verilen kesin nitelikteki kararlarda uyuşmazlığın giderilmesi mümkün olmayacak ve bu durum hukuki güvenlik ilkesini zedeleyecektir.
Somut uyuşmazlıkta aynı dairenin kararları arasında, aynı bölge adliye mahkemesi içinde farklı mahkemelerin kararları arasında ve başka bir bölge adliye mahkemesi ilgili dairesinin kararları arasında uyuşmazlık ortaya çıkmış olup, her üç durum da 5235 sayılı Kanun’un 35. maddesi kapsamında olmakla uyuşmazlığın giderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 26/07/2018 tarihli ve 2018/945 E., 2018/1492 K. sayılı kararında işe başlatmama tazminatı ile icra inkar tazminatının kabulüne karar verilmiş, 04/10/2018 tarihli ve 2018/1463 E., 2018/2018 K. sayılı kararında ise her iki isteğin reddine dair hüküm kurulmuştur. Gerekçeleri aşağıda B bendinde belirtildiği üzere her iki karar da yerinde olmayıp, işe başlatmama tazminatının ödenmesine ancak icra inkar tazminatı talebinin reddine dair karar verilmesinin isabetli olacağı kabul edilmiştir.
B. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2018 Tarihli Ve 2018/1460 E., 2018/2043 K. Sayılı Kararı İle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 09/11/2016 Tarihli Ve 2016/34 E., 2016/28 K. Arasındaki Hüküm Uyuşmazlığının Giderilmesi Talebi Yönünden;
Uyuşmazlığın giderilmesindeki asıl mesele, işe iade davasının sonucunda hükmedilen işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinin tahsili için başlatılan takibe karşı yapılan itirazın iptali talebiyle açılan davalarda icra inkâr tazminatın hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 9/11/1988 gün ve 3494 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değişik 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır.
Görülmektedir ki, İİK.nun 67. maddesi icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında takip tarihi itibarı ile haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesine göre; Mahkemece feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda olup, işçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olacağı gibi kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları da ödemekle yükümlü olur.
Ancak Dairemizin müstakar uygulamalarına göre; mezkûr Kanun hükmü ile öngörülen bu sonuç, şekli şartların (işe iade başvurusu ile işverenin daveti) gerçekleşmesi ile kendiliğinden doğmamakta, işveren için öngörülen bu yükümlülüğün doğması için işçinin işe iade yönündeki başvurusunun samimi olması gerektiği gibi işverenin ise işe davete dair beyanının ciddî olmaması şartları aranmaktadır. Velhasıl işe iade sonrası isteklere ilişkin uyuşmazlıkların çözümünde taraf iradelerinin tayin ve tespiti önem arz ettiğinden buna bağlı taleplerde hakkın özünün tartışmalı olduğu kabul edilmektedir. Başka bir anlatımla bu tür davaların çözümünde taraf iradelerine atfedilen öneme binaen takip konusu alacakların varlığının sabit olduğundan bahsedilemez. Binaenaleyh hakkaniyetin ve adaletin gereği olarak da “hakkın özü tartışmalı” olan bu alacaklar için başlatılan takiplere yapılan itirazın iptali halinde, borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi yönünde Dairemiz içtihatları oluşmuştur.
Bu itibarla; uyuşmazlığa konu kararlarda takip konusu hakkın özü tartışmalı olduğundan, davacı lehine icra inkâr tazminatı hükmedilmemesi gerektiği cihetle, uyuşmazlığın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2018 tarihli ve 2018/1460 E., 2018/2043 K. sayılı kararı doğrultusunda giderilmesine karar verilmiştir.
C. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 26/07/2018 Tarihli Ve 2018/945 E., 2018/1492 K. Sayılı Kararı İle . Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2018 Tarihli Ve 2018/1460 E., 2018/2043 K. Sayılı Kararı Arasındaki Hüküm Uyuşmazlığının Giderilmesi Talebi Yönünden;
Uyuşmazlığın giderilmesi için kesinleşen işe iade davalarının sonucunda, davalı işverence yapılan işe davetin ciddî olup olmadığının meselesinin çözüme kavuşturulması gereklidir.
İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret, ihbar ve kıdem tazminatı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçeri bir feshin sonuçlarını doğurur.
Yasada işçinin şahsen başvurması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. İşçi, işe başlatılma konusundaki iradesini bizzat işverene iletebileceği gibi vekili ya da üyesi olduğu sendika aracılığı ile de ulaştırabilecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen görüşü bu yöndedir (Yargıtay HGK 17.6.2009 gün ve 2009/9‑232E, 2009/278K.).
İşveren işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır.
İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez. İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, işçi işverene hiç başvurmamış gibi sonuca gidilmelidir. Bu durumda işverence yapılan fesih, 4857 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin beşinci fıkrasına göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen s-üreye ait ücret ve diğer hakların talebi mümkün olmaz. Ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmelidir (Yargıtay 9.HD. 14.10.2008 gün 2008/29383 E, 2008/27243 K.).
İşe iade yönündeki başvurunun on iş günü içinde işverene bildirmesi gerekmekle birlikte, tebligatın postada gecikmesinden işçinin sorumlu olması düşünülemez.
İşverenin de işçinin işe başlama isteğinin kabul edildiğini (1) ay içinde işçiye bildirmesi gerekir. Tebligat sorunları sebebiyle bildirimin süresi içinde yapılamaması halinde, bundan işveren sorumlu tutulamaz. İşverence yasal süre içinde gönderilmiş olsa dahi, işçinin bir aylık işe başlatma süresi aşıldıktan sonra eline geçen bildirim üzerine makul bir süre içinde işe başlaması gerekir. Burada makul süre işçinin işe daveti içeren bildirim anında işyerinin bulunduğu yerde ikamet etmesi durumunda en fazla iki günlük süre olarak değerlendirilebilir. İşçinin işe iadeyi içeren tebligatı işyerinden farklı bir yerde alması halinde ise, 4857 sayılı Yasanın 56 ncı maddesinin son fıkrasındaki izinler için öngörülen en çok dört güne kadar yol süresi makul süre olarak değerlendirilebilir. Bu durumda işçinin en fazla dört gün içinde işe başlaması beklenmelidir.
İşverenin işe davete dair beyanının da ciddî olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı, gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.
İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.
Somut uyuşmazlıkta; taraflar arasındaki işe iade davasının kesinleşmesinden sonra süresi içinde davacıların işe iade için davalı Şirkete başvurduğu, davalı Şirketin de davacıları eski çalıştıkları işyerinden 70 km uzaklıkta olan …’ta işe başlaması yönünde davet yaptığı sabittir.
Davacıların işe iade sonrasında çalıştığı işyerindeki ihalenin bitmesi, başvuru tarihinde işverenin davet ettiği … İlçesi dışında başka bir işyerinin bulunduğunun iddia edilip ispatlanamaması, ayrıca iş sözleşmelerinde aynı il sınırları içinde değişik işyerlerinde çalışmaya ilişkin kurala yer verilmesi karşısında, bu yönden davalı işverenin davetteki samimiyetsizliğinden bahsedilemeyeceği; ancak davacıların işe iade başvurusunda açıkça hangi pozisyonda ve ne kadar ücretle işe alınacağının bildirilmesinin talep etmelerine karşın, işverenin davetinde davacı işçinin hangi pozisyonda, ne işte çalıştırılacağı açıklanmadığı gibi yeni önerilen işyerinin eski işyerine olan mesafesi de göz önüne alındığında yol ücretinin karşılanıp karşılanmayacağı hususlarının belirsizliği ve bilhassa burada güncel ücret yerine “aynı ücretten” bahsedilmesi nedenleriyle davetin yasal koşulları taşımadığı için işverenin davetinin ciddi olmadığının kabulü gerektiği ve takip konusu hakkın özü de tartışmalı olduğundan, davacı lehine icra inkâr tazminatı hükmedilmemesi gerektiği cihetleriyle, uyuşmazlığın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin kararı doğrultusunda giderilmesine karar verilmiştir.
V-SONUÇ
5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkilerini Düzenleyen Kanun’un 35 inci maddesine dayalı olarak;
A. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 26/07/2018 tarihli ve 2018/945 E., 2018/1492 K. sayılı kararı ile 04/10/2018 tarihli ve 2018/1463 E., 2018/2018 K. sayılı kararı arasında uyuşmazlığın, işe başlatmama tazminatının ödenmesi gerektiği ancak icra inkar tazminatının koşulları oluşmadığı şeklinde, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2018 tarihli ve 2018/1460 E., 2018/2043 K. sayılı kararı doğrultusunda giderilmesine,
B. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 26/07/2018 Tarihli ve 2018/945 E., 2018/1492 K. sayılı kararı İle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2018 tarihli ve 2018/1460 E., 2018/2043 K. sayılı kararı arasındaki hüküm uyuşmazlığında; uyuşmazlığın davalı işverence yapılan işe davetin ciddî olmadığının kabulü ile takip konusu hakkın özü tartışmalı olduğundan, davacı lehine icra inkâr tazminatı hükmedilmemesi gerektiği yönünde giderilmesine,
C. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nin 02/10/2018 tarihli ve 2018/1460 E., 2018/2043 K. sayılı kararı İle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 09/11/2016 tarihli ve 2016/34 E., 2016/28 K. arasındaki hüküm uyuşmazlığında; uyuşmazlığın, takip konusu hakkın özü tartışmalı olduğundan, davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi gerektiği yönünde giderilmesine, 02.10.2019 günü oybirliği ile karar verildi.

);