Yargıtay Kararı

İcra mahkemesi kararları kendi aralarında kesin hüküm teşkil eder.

İcra mahkemesi kararları kendi aralarında kesin hüküm teşkil eder.

6. Hukuk Dairesi 2013/16607 E. , 2014/33 K.

“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26/09/2012
NUMARASI : 2012/336-2012/525

İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı ve davalılardan Ahmet Fazlioğlu tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı alacaklı kira alacağının tahsili amacıyla tahliye talepli başlattığı icra takibine davalı borçluların itirazı üzerine icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını istemiştir: Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılardan A.. F.. ve katılım yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davacı ve davalı vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Davacı vekilinin, davalı F.. F.. hakkındaki davanın reddine ilişkin karara yönelik temyize gelince:
Karara esas alınan ve takibe dayanak yapılan 01.02.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede kiraya veren A.. L.., kiracı olarak A.. F.. ve F.. F.. isimleri yazılı olduğu halde A.. F.. tarafından imzalandığı görülmektedir. Tarafları aynı olan Üsküdar 2. İcra Mahkemesinin 2012/1108-229 sayılı ilamında her iki davalı kiracı olarak kabul edilmiş ve haklarında tahliye kararı verilmiş bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. İcra mahkemesi kararları kendi aralarında kesin hüküm teşkil eder. Kesinleşen bu karara göre her iki davalının kiracı olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle kiracı F.. F..’nun da kira bedelinden sorumlu tutulması gerekirken, bu davalı yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

3-Davalı A.. F..nun alacağa ilişkin temyizine gelince:
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun kiracı aleyhine düzenleme yasağı başlıklı 346.maddesinde; kiracıya kira bedeli ve yan giderler dışında başka bir ödeme yükümlülüğü getirilemeyeceği, özellikle kira bedelinin zamanında ödenmemesi halinde ceza koşulu ödeneceğine veya sonraki kira bedellerinin muaccel olacağına ilişkin anlaşmaların geçersiz olduğu, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun Geçmişe etkili olma başlıklı 2. Maddesinde; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, aynı kanunun görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlıklı 7.maddesinde de; Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76’ncı, faize ilişkin 88’nci, temerrüt faizine ilişkin 120’nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138’nci maddesinin görülmekte olan davalara da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Kiracıyı koruma amacıyla getirilen TBK.nun 346.maddesindeki bu yasal düzenlemenin kamu düzenine ilişkin olduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte 6217 Sayılı Yasanın geçici 2.maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasanın 53.maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun’da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354’ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.

Taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesi konut kirasına ilişkin olup, özel şartları 19.maddesinde “bir kira ödenmediği takdirde gelecek kiralar muacceliyet kesbeder gelecek kiraların tahsiline gidilir” koşuluna yer verildiği görülmekte olup, yeni yasal düzenleme karşısında bu koşulun davalı kiracının sıfatına göre geçersiz hale geldiğinin kabulü gerekir.
Davalı borçlu hakkında başlatılan icra takibinde ödenmeyen 2012 Şubat ayı kirası ile muacceliyet koşulu uyarınca 2012 Mart-2013 Ocak aylar arası kirasının da tahsili istenildiğine göre değerlendirmenin takip tarihi itibariyle ödenmemiş muaccel kira alacağı üzerinden yapılması gerekirken, muacceliyet koşulu gereğince istenen aylar kirasının da değerlendirmeye tabi tutulması yeni yasal düzenleme karşısında doğru görülmemiştir.
Kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (2) ve (3) no’lu bentlerde açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);