Yargıtay Kararı

İhlalli geçişten kaynaklı alacak yönünden husumetin araç sahibi/kiralayana yöneltilmelidir.

İhlalli geçişten kaynaklı alacak yönünden husumetin araç sahibi/kiralayana yöneltilmelidir.

4. Hukuk Dairesi         2021/24754 E.  ,  2022/39 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Kanun Yararına Temyiz Bürosu

Davacı … Yatırım ve İşletme A.Ş vekili Av. … tarafından, davalı … Katılım Bankası A.Ş aleyhine 15/10/2020 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen 09/02/2021 günlü karara yönelik olarak Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz talep edilmesi üzerine dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR
Davacı vekili; davalıya ait aracın, müvekkili şirketin işlettiği otoyoldan ihlalli geçişi nedeniyle geçiş ücreti ve geçiş ücretinin 4 katı tutarındaki ceza tutarı toplamından ibaret alacağın tahsili amacıyla Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2020/345 sayılı dosyasından başlattıkları ilamsız takibe davalı/borçlu tarafından itiraz edilmesi nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiğini belirterek, vaki itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; aracın müvekkili banka adına kayıtlı olmasına karşın, ihbar olunan şirket ile müvekkili banka arasında akdedilen 12/03/2018 tarihli finansal kiralama sözleşmesi uyarınca aracın bu şirkete kiralandığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca kiracının işleten sıfatını taşıdığını ve her türlü sorumluluğun kiracıya ait olup müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini belirterek, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; geçiş ücreti tahakkuk ettirilen aracın mülkiyetinin finansal kiralama sözleşmesi kapsamında ihbar olunan/kiracı şirketin kullanımında olduğu, icra takibinde husumetin yanlış yöneltildiği, davalı/malikin tahakkuk eden geçiş ücretinden sorumlu olmadığı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/123 esas ve 2013/11835 esas sayılı kararlarının da bu yönde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Adalet Bakanlığı, kararın kanun yararına bozulmasını istemiştir.


6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Geçiş ücretini ödememe ve güvenliğin ihlali” başlıklı 30. maddesinin konuya ilişkin ilgili bentleri;
“(5) 4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16/5/2018-7144/18 md.)
(6) 4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından ücretsiz geçiş yapan araçlar, işletici şirket tarafından bu maddenin yedinci fıkrasında öngörülen sürenin bitimini takip eden ilk iş gününde en yakın trafik kuruluşuna bildirilir.
(7) Geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere, bu maddenin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasında belirtilen cezalar uygulanmaz. (Ek cümle: 16/5/2018-7144/18 md.) Otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen yabancı plakalı araçlara uygulanan idari para cezaları için bu fıkrada belirlenen on beş günlük süre beklenmez. (Ek cümle:23/7/2020-7252/9 md.) Ancak, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi halinde idari para cezası tahsil edilmez” düzenlemelerini içermektedir.
6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca, finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayana aittir. Ancak taraflar sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırabilir. 6361 sayılı Kanun’un 24. maddesi uyarınca, kiracı, sözleşme süresince finansal kiralama konusu malın zilyedi olup, sözleşmenin amacına uygun olarak her türlü faydayı elde etme hakkına sahiptir. 6361 sayılı Kanun’da, sigorta hariç, vergi ve diğer benzeri kamusal borçlarla ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. Sigorta prim borçlarıyla ilgili olarak 6361 sayılı Kanun’un 24. maddesinin 5. fıkrasında özel bir düzenleme mevcut olup, işin doğası gereği malın sigorta ettirilmesi zorunlu tutulmuş, sigorta ettirme sorumluluğunun kimde olacağı tarafların kararına bırakılmış, ancak sigorta priminin ödenmesi sorumluluğu her durumda kiracıya bırakılmıştır.


6098 sayılı TBK’nın “Vergi ve benzeri yükümlülüklere katlanma borcu” başlığı altındaki 302. maddesi uyarınca, kiralananla ilgili zorunlu sigorta, vergi ve benzeri yükümlülüklere, aksi kararlaştırılmamış veya kanunda öngörülmemiş ise, kiraya veren katlanır. Maddede öngörülen yükümlülükler, kiralananın malik olmasının bir sonucudur. TBK’nın 302. maddesi emredici bir hüküm olmadığından, kiralayanın vergi yükümlüsü sıfatına etki etmemek üzere, sözleşmede vergi ve benzeri yükümlülüklerden kiracının sorumlu olacağı kararlaştırılabilir. Böylece kiralayan vergi yükümlüsü olarak, gerekli ödemeleri yaptıktan sonra sözleşme hükmüne dayanarak kiracıya başvurabilecektir. Bu cümleden olarak, davalı kiralayan ile ihbar olunan kiracı arasında akdedilen 12/03/2018 tarihli finansal kiralama sözleşmesinin 6.1 maddesinde de, her türlü giderler ile yasal olarak gerek kiracı ve gerekse kiralayan tarafından, hangi sebep suret ve gerekçe ile olursa olsun ödenmesi gereken her tür ve kategorideki mevcut veya sonradan çıkarılan her türlü vergi, harç, fon, masraf ve ücretlerin kiracıya ait olacağı, kiralayanın bunları talep ve tahsile, rücuen tahsile yetkili olduğu düzenlenmiştir. Böylece kiralayan/araç maliki söz konusu ödemeleri yaparak sözleşme hükümleri uyarınca kiracıya rücu etme imkanına sahip olabilmektedir.


Eldeki davada itirazın iptali istemine konu alacak, işletmeci/hizmet sağlayıcı şirket tarafından işletilen köprü, … ve tünellerden geçiş yapan araç sahiplerinin yaptığı iddia edilen ihlalli geçişten kaynaklı para alacağıdır.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde uyuşmazlık; finansal kiralama sözleşmesine konu olan aracın ihlalli geçişi nedeniyle davacı şirkete ödenecek geçiş ücreti ve ceza tutarından kimin sorumlu olacağı, husumetin kime yöneltileceği noktasında toplanmaktadır.
Trafik sicilinde araç maliki olarak görünen kişi, bu aracını finansal kiralama sözleşmesi uyarınca kiracıya teslim ettikten sonra trafik kazası meydana gelmesi halinde, malın zilyedi olan kiracı, 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesi uyarınca işleten sıfatıyla zarar gören üçüncü kişilere verilecek zararlardan sorumlu olacaktır. Ancak somut olaya konu alacak, 2918 sayılı Kanun hükümlerine göre aracın trafik kazası sonucu üçüncü kişilere verdiği zararlardan işletenin sorumlu tutulduğu bir eylemden kaynaklı olmayıp, davacı şirket tarafından işletilen otoyoldan davalı adına kayıtlı ve ihbar olunan şirketin finansal kiralama sözleşmesi uyarınca kiracısı olduğu aracın ihlalli geçiş eyleminden kaynaklı bir alacaktır. Yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren eylem, ücret ödenmeden geçiş yapılması anında tamamlanmış olmakta, ödemesiz geçiş tarihinden itibaren on beş gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi halinde cezanın uygulanmayacağına ilişkin düzenleme, oluşan neticeyi ortadan kaldırmaktadır.
O halde, davaya konu ihlalli geçişten kaynaklı alacak yönünden husumetin araç sahibi/kiralayan davalıya yöneltilebileceği gözetilerek mahkemece, taraf delilleri toplanıp işin esasına girilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, ihbar olunan/kiracı şirketin 2918 sayılı KTK hükümleri uyarınca işleten sıfatıyla sorumlu olduğu ve davalı/malike husumet yöneltilemeyeceği şeklindeki hatalı hukuki değerlendirme ile husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz isteminin kabulüne karar verilerek kararın bozulması gerekmiştir.


SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle, Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 363. maddesi uyarınca Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/02/2021 günlü 2020/739 esas ve 2021/130 karar sayılı hükmünün, hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile kanun yararına BOZULMASINA, dosyanın gereği yapılmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesine 10/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

);