Yargıtay Kararı

İş yerinin başka bir ilçeye taşınması nedeniyle işçi tarafından yapılan fesih haklıdır.

İş yerinin başka bir ilçeye taşınması nedeniyle işçi tarafından yapılan fesih haklıdır.

22. Hukuk Dairesi         2014/28644 E.  ,  2016/2012 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, işverence … adresinden … adresine taşınacakları bildirilerek bu değişikliği kabul edip etmediğinin sorulduğunu, kabul etmeyince de istifa etmiş gibi …’na bildirimde bulunulduğunu ve iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, …’da kirada olan işyerinin işverene ait olan … adresine taşındığını ve yeni işyerine servis imkanı da sağlandığını, oysa diğer işyerinde toplu taşıma ile işyerine gelindiğini, her taşınmanın esaslı değişiklik olmadığı gibi, değişikliği kabul etmeyen davacının istifa ederek işten ayrıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı iş yerinin … ili … ilçesinden … ilçesine taşınmak suretiyle çalışma koşullarında esaslı değişiklik meydana geldiği ve bunun davacı tarafından kabul edilmediği, akabinde iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmaksızın feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-İşçinin iş sözleşmesinin kim tarafından feshedildiği ve feshin haklı olup olmadığı hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesinde, çalışma şartlarında esaslı değişiklik sebebiyle işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği öngörülmemiştir. Bununla birlikte çalışma koşullarının değiştirilmesi aynı zamanda koşullarının uygulanmaması anlamına geldiğinden, aynı Kanun’un 24. maddesinin (II-f) bendinde belirtilen hal, işçinin haklı fesih nedenleri arasında sayılmıştır. Bu durumda işçinin ihbar tazminatı talep hakkı doğmazsa da, kıdem tazminatı ödenmelidir. Bununla birlikte, çalışma koşullarında esaslı değişikliği kabul etmeyen işçinin iş sözleşmesinin işverence feshi halinde, ihbar ve kıdem tazminatlarını talep hakkı doğar.
Somut olayda; işyerinin işverence … adresinden … adresine taşınmasının, çalışma şartlarında esaslı değişiklik olarak nitelendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davacıya bildirilen işyeri değişikliğinin davacı tarafından el yazısı ile yazılan “yeni adresinizin şartlarıma uymaması sebebiyle gelmeyeceğimi bildiririm” şeklindeki açıklama ile reddedildiği ve tanık anlatımlarına göre de davacının yeni işyerinde işbaşı yapmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, iş sözleşmesinin işçi tarafından 4857 sayılı Kanun’un 24/2-f bendi gereğince haklı sebeple feshedildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece delillerin hukuki değerlendirilmesinde hataya düşülerek iş sözleşmesinin işverence feshedildiğinin kabulü isabetli olmamıştır. İş sözleşmesini haklı sebeple de olsa fesheden işçi, kıdem tazminatına hak kazanır ise de ihbar tazminatına hak kazanamayacağından, ihbar tazminatı talebinin reddi yerine kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi davalı vekiline son celse elden tebliğ edilmiş olup; davalı vekilince “… ıslahı ve bilirkişi raporunu kabul etmiyorum, beyan için süre talep ediyorum, süre verilmeyecekse davanın reddi talep olunur. ” şeklinde beyanda bulunulduğu, davalı vekili bu beyanı ile ıslaha ve bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmaktan zımnen vazgeçtiği gibi o sırada ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunma imkanı varken bu hakkını da kullanmadığı ve ıslaha karşı zamanaşımı defi’inde bulunmadığı anlaşıldığından; mahkemece ıslaha karşı beyanda bulunmak üzere kanuni iki haftalık süre verilmeden dosyanın karara çıkartılması bozma sebebi yapılmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);