Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

İşçiye belirli süreli iş sözleşmesinin varlığına rağmen ihbar tazminatı ödenmişse bu tutar, gerekli indirimler yapıldıktan sonra kalan miktar üzerinden mahsup edilmesi gerekir.

22. Hukuk Dairesi         2016/28007 E.  ,  2020/1617 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı spor kulübü ile 27.08.2013-31.05.2015 tarihli teknik adam sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşme gereği ödenmesi gereken ücret alacaklarının ödenmemesi nedeni 10.02.2014 tarihinde davalı tarafa ihtarname keşide edilerek ücret alacağının ödenmesinin talep edildiğini, bunun üzerine davalı tarafça sebep gösterilmeksizin 12.02.2014 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek ödenmeyen ücret alacağı ile bakiye süre ücreti tutarında tazminat alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 16.12.2013 tarihinde istifa ettiğini, bir daha görevine dönmediğini, bunun üzerine iş sözleşmesinin 12.02.2014 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Somut olayda, mahkemece 18.09.2014 tarihli celsede davacı tarafa ödenmeyen muaccel ücret miktarının açıklanması için bir sonraki celseye kadar süre verilmiş olup; davalı vekilince ibraz edilen 09.10.2014 havale tarihli dilekçede, 2013 yılı Aralık ayı ile 2014 Ocak ayına ait ücretlerin müvekkili davacıya ödenmediği ifade edilmiş ise de, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının tüm çalışma süresi boyunca hak kazandığı ücret miktarından davalı tarafça banka kanalıyla yapılan ödemeler mahsup edilmek suretiyle ücret alacağı hüküm altına alınmıştır. Ücret alacağı miktarının davacı vekilinin 09.10.2014 havale tarihli dilekçesindeki beyanına göre hesaplanması gerekir iken, taleple bağlılık ilkesine ve yukarıdaki Kanun maddesine aykırı olacak şekilde hesaplama yapılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında bakiye süre ücreti tutarı tazminatının miktarının belirlenmesi hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 438. maddesinin birinci fıkrasında, “İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir.” hükmü; ikinci fıkrasında ise “Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bakiye süre ücreti tutarı tazminatın istenebilmesi için, iş sözleşmesinin haklı bir neden bulunmaksızın işverence feshedilmiş olması gerekir. İşverenin feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinde yazılı sağlık sebeplerine, ahlâk ve iyi niyet kuralları ile benzerlerine uymayan hallere veya zorlayıcı sebeplere dayanması halinde, sözleşmenin kalan süresine ait ücretler yönünden işçinin talep hakkı doğmaz.
6098 sayılı Kanun’un 438/2. maddesine göre işçinin, sözleşmenin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, kalan süreye ait ücretler bakiye süre ücreti tutarı tazminatı toplamından indirilmelidir. Bu konuda gerekli araştırmaya gidilmeli, işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği ya da iş arayıp aramadığı araştırılarak indirim yapılmalıdır.
İşçiye belirli süreli iş sözleşmesinin varlığına rağmen ihbar tazminatı ödenmişse bu tutarın, bakiye süre ücreti tutarı tazminattan gerekli indirimler yapıldıktan sonra kalan miktar üzerinden mahsup edilmesi gerekir.
Somut olayda, davacı kaleci antrenörü olarak belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edilmiş olup; iş sözleşmesinin işverence haklı sebep olmadan feshedildiği gerekçesi ile iş sözleşmesinin feshedildiği tarih ile sözleşmenin bitim tarihi gözetilerek 1 yıl 3 ay 19 gün karşılığı hak kazandığı ücret miktarı, bakiye süre ücreti tutarı tazminat alacağı olarak hüküm altına alınmıştır. Ancak, indirim konusunda gerekli araştırmalar yapılmadan bakiye süre ücreti tutarı tazminat yönünden hüküm kurulmuştur. Yukarıda belirtilen 6098 sayılı Kanunun 408. maddesine göre bakiye süre ücreti tutarı tazminat alacağı yönünden indirim hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda gerekli araştırmaya gidilmeli, işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde yapmaktan kurtulduğu giderler, çalışmamaktan kaynaklı tasarruflar, başka bir işten gelir elde edip etmediği (fesihten sonra çalıştığı işverenden aldığı ücretler) ya da iş arayıp aramadığı ve diğer çalışma imkanları araştırılarak sonucuna göre indirim yapılmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);