Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

İzin yükümüne aykırılığın yaptırımı ancak işçiye hak ettiği izin süresine ait ücretin ödenmesi olmalıdır. İhbar tazminatı ödemesi değil.

22. Hukuk Dairesi         2017/13300 E.  ,  2018/11183 K.

“İçtihat Metni”



MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili davacının davalı işyerinde 14/08/2008-17/12/2010 tarihleri arasında aralıksız çalıştığını, müvekkilinin 17/12/2010 tarihinde haksız ve gereksiz şekilde işten çıkarıldığını, feshin haksız ve geçerli nedene dayanmadığından ötürü iskenderun iş mahkemesinin 2011/63 esas sayılı dava dosyasınadan işe iade davası açıldığını, dava sonucunda müvekkilinin işe iadesine ilişkin kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesince onandığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı, boşta geçen süre alacağı ve işe başlatmama tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacıya talebe konu ödemelerin yapıldığını, yıllık izin alacağının bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre ve özellikle mahkemece karar başlığında davalı olarak Doğal Endüstriyel Mineraller ve Uluslararası. Tic. A.Ş. gösterilmiş olup, davalı şirket yargılama esnasında Mikron’s Mikronize Mineral End. ve Tic. A.Ş. ile devrolma yolu ile birleştiğinden, davalı tarafın isminin Mikron’s Mikronize Mineral End. ve Tic. A.Ş. olarak düzeltilmesi gerekli olup bu husus mahalinde düzeltilebilir hata niteliğinde bulunduğundan; davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ihbar tazminatının hesabı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 ve 25. madde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve Kanun’un 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih nedenine rağmen işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri halinde sonraki fesihlerde karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.
O halde; ihbar tazminatı usulsüz feshin bir sonucudur. Burada usulsüz fesih; kanun veya sözleşme önellerine uyulmadan yapılan fesihtir. İhbar tazminatı sadece “bildirim şartına” uyulmamasının yaptırımıdır. Bildirim şartı da, belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerektiği hükmünün bir gereği olarak, sadece belirsiz süreli iş sözleşmelerinde feshin belirli bir süre önce diğer tarafa bildirilmesinden ibaret olup bunun kapsamına başka bir yükümlülük dahil edilmemiştir. Şu halde bildirim sürelerinin bölünmezliği esas olup bunun kapsamında iş arama izni verilmesi yer almamaktadır.
Buna karşılık, 4857 sayılı İş Kanunu “yeni iş arama izni”ni bildirim sürelerini esas alarak düzenlemiştir. Kanun’un 27. maddesindeki düzenlemede, “Bildirim süreleri içinde işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecburdur…” denilmiş ve ancak “bildirim süreleri” ile sınırlı olmak kaydıyla bu iznin verileceği öngörülmüştür. Buna aykırı davranışda ikinci ve üçüncü fıkralarda “İşveren yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırma o süreye ilişkin ücret işçiye ödenir. İşveren, iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırır ise işçinin izin kullanarak bir çalışma karşılığı olmaksızın alacağı ücrete ilaveten, çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı öder.” hükmüyle yaptırıma bağlanmıştır.
İş Kanunu’nun 17. maddesinde yer alan usulsüz feshe ilişkin hükmün yaptırımı yine aynı maddede ihbar tazminatı ödenmesi olarak düzenlenmiş; 27. maddedeki iş arama izninin kullandırılmamasının yaptırımı da o süreye ilişkin ücretin (gerekiyorsa zamlı olarak) ödenmesinden ibaret olduğu açıklanmıştır. Şu halde, usulsüz feshin ve iş arama iznine aykırılığın yaptırımları ayrı ayrı düzenlenmiş olup; bunları bir bütünün ayrılmaz iki parçası olarak kabul etmek mümkün değildir.
İhbar önelleriyle iş arama izninin bir bütün olarak değerlendirilip izin yükümüne aykırılık halinde, ihbar önellerine uyulmadığı gerekçesiyle, ihbar tazminatına hükmedilmesi, bu anlamda kurumların esasına aykırı bir çözüm tarzıdır. Her şeyden önce, ihbar tazminatı, sırf bildirim önellerine uyulmamasının Yasaca öngörülen yaptırımıdır. Bildirim öneline tamamen uyulan bir ilişkide izin yükümüne aykırı davranılmışsa; bu halde izne aykırılık, ihbar önelinin usulüne uygun verilmediği biçiminde yorumlanamaz. Gerçekten de, bildirim süresi ile iş arama izni verilmesi yükümlülüğü arasında ikisini aynı nitelikte sayamaya götürecek derecede bağlantı yoktur. İzin yükümüne aykırılığın yaptırımı ancak işçiye hak ettiği izin süresine ait ücretin ödenmesi olmalıdır, yasa koyucu da bunu göz önünde bulundurarak, iş arama iznine aykırılığın ihbar tazminatı ödenmesi değil, 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nun 27. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki iş arama izin süresine ilişkin ücretin ödenmesi olacağını düzenlemiş bulunmaktadır.
Somut olayda, davacının davalı işyerinde 14.08.2008-14.12.2010 tarihleri arasında çalıştığı sabittir. Mahkemece hükme esas alınan 17.03.2015 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca çalışma süresine göre hak edeceği ihbar süresinin 6 hafta olarak kabulü yerinde ise de, 6 hafta karşılığının 42 gün yerine 48 gün olarak kabul edilerek 48 günlük ihbar süresi üzerinden yapılan hesaplama hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacıya 26.04.2013 tarihinde işe iade tazminat bedeli 9.587,04 TL’nin ödendiği dosya kapsamında yer alan T.C. Garanti Bankasının 12.42.55.304077 sıra nolu dekontu ile sabittir. Mahkemece ilgili alacakların neye ilişkin olduğunu açıklamak üzere davalıya süre verilmiş olup, davalı 20.02.2015 havale tarihli dilekçesinde 3.760,00 TL’nin 4 aylık net boşta geçen maaş, 5.585,56 TL’nin 4 aylık brüt işe başlatmama ücreti, 241,48 TL’nin ise gecikme faizine ilişkin olduğunu belirtmiştir. Dosyadaki kök bilirkişi raporunda davacıya ödenen söz konusu toplam miktar olan 9.587,04 TL mahsup edilmiş iken; ek raporda işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre alacağı için ayrı ayrı 3.760,00 ve 5.585,56 TL’nin mahsup edilmesi hatalıdır. Nitekim mahkeme hükmünde de ilgili alacaklar bakımından temerrüt tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile tahsiline karar verilmiş olup faiz ödemesine ilişkin olduğu anlaşılan 241,48 TL’nin ek raporda mahsubunun yapılmaması mükerrer tahsilata sebep olmaktadır. Karar bu nedenle de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);