Yargıtay Kararı

Köpek ısırığı sonucu yüzü yaralanan, ileride yapılacak estetik ameliyat bedelini köpeği başı boş bırakmış kişiden isteyebilir.

Köpek ısırığı sonucu yüzü yaralanan, ileride yapılacak estetik ameliyat bedelini köpeği başı boş bırakmış kişiden isteyebilir.

3. Hukuk Dairesi         2016/19378 E.  ,  2018/5863 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; müşterek çocukları …’in 03/04/2008 günü … otogarının içinde arkadaşları ile oyun oynarken davalıya ait köpeğin saldırısına uğradığını ve ağır yaralandığını, davalının köpeğini hiç bir önlem alınmaksızın başı boş bir şekilde sokağa bıraktığını, …’ın yanağında ve dudağında derin kesilerin meydana geldiğini ve yüzünde sabit iz oluştuğunu, bu saldırı nedeniyle psikolojilerinin ciddi bir şekilde bozulduğunu ve manevi zarara uğradıklarını, ayrıca sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanmayan tedavi giderleri bakımından da maddi zararlarının bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 50.000 manevi ve 2.000,00 TL maddi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; …’i ısıran köpeğin kendisine ait bir köpek olmadığını, davacıların yaşadıkları mahallede başıboş birçok hayvanın bulunduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacı tarafın maddi tazminat taleplerinin reddine, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak dava tarihi itibarı ile işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.Dava, hayvan sahibi ve idare edenin sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.BK.nun 56. (TBK 67) maddesinde öngörülen hayvan idare edenin (tutucusunun) sorumluluğu, özel bir sorumluluktur. Anılan madde hükmüne göre, hayvanın bakımını ve yönetimini üzerine alan kişi, hayvanı idare eden (TBK 67’de hayvan bulunduran) sıfatıyla bu hayvanın sebebiyet vermiş olduğu zararları ödeme yükümlülüğü altındadır. Hayvan tutucusunun sorumluluktan kurtulabilmesi hayvanı, hal ve şartlara göre, gerekli bulunan özenle gözetmiş olduğunu ya da bu özen gösterilmiş olsaydı bile, zararın önlenemeyeceğini ispat etmesine bağlıdır. Kanunun öngördüğü bu özen borcu, zararın gerçekleşmesini önlemeye elverişli ve hayvan güdenin almak zorunda olduğu tedbirlerin tümünü kapsar. Durum ve koşullara göre, gereken özenle gözetim gösterilmez, ya da gösterilmiş olsa idi zararın önlenemeyeceği kanıtlanmaz ise, hayvan tutucusu sorumlu olur. Özenle gözetim, hayvanın cinsine, özellikle huyuna göre takdir edilir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacıların reddedilen maddi tazminat talepleri yönünden yapılan temyiz itirazlarının değerlendirmesinde;Somut olayda; dosya içeriği ve toplanan deliller ile; davacıların oğlu …’in 03/04/2008 tarihinde sokakta oynadığı sırada davalıya ait köpeğin ısırması sonucu yaralandığının kabulü gerekir.Davacılar dava dilekçesinde davalıdan 2.000 TL maddi tazminat talep etmişler ve bu maddi tazminat taleplerini ise müşterek çocuğunun yaralanması nedeni ile yapmış oldukları hastane masrafları, ilaç ücretleri ve yüzde sabit iz kalması nedeni ile doğabilecek tedavi masrafları olarak açıklamışlardır. Mahkemece davacıların maddi tazminat talepleri, Adli Tıp Kurumu 3 İhtisas Kurulu’nun 04/11/2015 tarihli raporunda belirtildiği şekilde, davacının sürekli iş gücü kaybı olmadığı ve iki aylık geçici iş göremezlik süresinde de küçüğün çalışmıyor olması nedeniyle herhangi bir gelir kaybı bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.Kural olarak, TMK’nın 6.maddesi gereğince zararın ve zararın kapsamının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Tedavi giderlerinin her türlü delille ispatı mümkün olup; bu giderlerin mutlaka belgeye bağlanması zorunlu değildir. Zararın gerçek miktarının kanıtlanamadığı veya kanıtlanmasının zor olduğu yahut davacıdan beklenemeyeceği durumlarda, işlerin olağan gidişi ve zarar görenin aldığı önlemler de göz önünde tutularak zararın kapsamı belirlenebilir. Zarar görenin sağlığına kavuşması için gerekli olan muayene, tahlil, ambulans ve benzeri taşıma giderleri ile ameliyat, ilaç, protez, bakım, fizik tedavi gibi giderler tedavi giderleri kapsamı içerisindedir. Zira, sadece iyileşmeyi sağlayan giderler değil, sakatlık ya da hastalığın artmasını önlemek için yapılması zorunlu giderler de tedavi giderlerinden sayılır. İleride yapılması zorunlu olan tedavi giderleri de henüz bu giderler yapılmadan önce talep edilebilir.
Davacılar küçüğün yüzündeki yaralanma nedeniyle ileride doğabilecek tedavi (estetik ameliyat) giderlerinin davalıdan tahsilini talep etmişlerdir. İleride yapılması zorunlu olan estetik giderlerinin önceden istenmesi mümkündür. Bu bağlamda, öncelikle davacı küçüğün yüzündeki yara izlerinin sabit iz niteliğinde olup olmadığı, bu izlerin estetik ameliyatla giderilip giderilemeyeceği, giderilebilirse ne oranda giderilebileceği, tamamen veya kısmen giderilemez ise kalacak izlerin yaptığı iş (mesleği) gözetilerek ekonomik geleceğini etkileyip etkilemeyeceği, ayrıca bu estetik ameliyat giderinin hesaplanması hususunda, içinde estetik cerrahi uzmanı hekimlerin de bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınarak, bu bedelin hüküm altına alınması gerekirken, mahkemece eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bunun yanında davacını bir diğer tazminat talebi kalemini oluşturan sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanmayan tedavi giderleri konusunda da (hastane, ilaç, doktor, ambulans ücreti gibi), hangi giderlerin resmi kurum tarafından, hangilerinin davacıların bütçesinden karşılandığı hususunun, ilgili kurumlardan gerekli bilgi ve belgeler celp edilerek, gerekirse bu konuda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacıların manevi tazminat taleplerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacılar dava dilekçesinde 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuşlar, mahkemece yapılan yargılama sonucunda küçük lehine 15.000 TL manevi tazminat takdir edilmiştir.Kural olarak hükmedilecek manevi tazminatın miktarının belirlenmesi hakimin takdirindedir. Kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakim bu hakkını Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesine uygun olarak kullanmalıdır.Manevi tazminatın miktarı belirlenirken kişilik hakkına saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranı, sıfatı, iştigal ettikleri makam ile diğer sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmalı, her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşullar bulunabileceği gözetilerek, takdir hakkını etkileyebilecek nedenler karar yerinde denetime elverişli biçimde ve objektif olarak gösterilmelidir.
Manevi tazminat davaları sonucunda hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirebilecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bu para bir ceza olmadığı gibi hükmedilecek manevi tazminatla bu malvarlığı zararlarının karşılanması da amaçlandığından tazminat miktarının onun amacına göre belirlenmesi gerekir. Bu nedenle, takdir edilecek miktar elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Buna göre mahkemece, yukarıda açıklandığı şekilde, öncelikle davacı küçüğün yüzündeki yara izlerinin sabit iz niteliğinde olup olmadığı hususu tespit edilerek, köpeğin ısırması sonucu oluşan yaraların küçüğün yüzünde sabit ize neden olduğu sonucuna varılması halinde, küçük lehine hükmedilecek manevi tazminatın bu husus göz önüne alınarak takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);