Yargıtay Kararı

Limited şirkette ortaklıktan çıkarılma davasını şirket açabilir. Bu davada ortağın aktif husumet ehliyeti yoktur.

Limited şirkette ortaklıktan çıkarılma davasını şirket açabilir. Bu davada ortağın aktif husumet ehliyeti yoktur.

11. Hukuk Dairesi         2019/2274 E.  ,  2020/420 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/05/2017 tarih ve 2015/7 E.-2016/284 K. sayılı kararın davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair… Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 18/03/2019 tarih ve 2017/1492 E- 2019/442 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili … ve davalı …’ın davalı Yağmursen İnşaat Dekorasyon San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin % 50 şer hissesine sahip ortak oldukları, şirketin 2010 yılı içerisinde kurulduğu ve ilk 10 yıl için … ve …’in müştereken şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıkları, davalı şirketin ortaklarından olan diğer davalı …’ın ortaklıktan çıkarılması ile şirket ortaklık payının ya davacı …’e devri ile şirketin tek ortaklı olarak devamına veya dava sırasında mahkemede belirtecekleri üçüncü şahsa devri ile iki ortaklı olarak şirketin devamına, taleplerinin kabul edilmemesi halinde mahkemece re’sen duruma uygun düşen ve kabul edilebilir ve tarafların kabul ettiği bir çözüme hükmedilmesine, bu taleplerinin de kabul edilmemesi halinde diğer davalı Yağmursen Dekorasyon San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin hükmen feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, şirketten çıkarılma davasının sadece şirket tarafından açılabileceğini, davacı ortağın bu konuda husumet yetkisinin bulunmadığını, esas yönünden ise müvekkilinin haklı sebeple şirketten çıkarılmasını gerektirecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını, şirket ve davacı arasında sözleşmeler bulunduğunu, şirketin üçüncü kişiler ile olan ticari ilişkiler nedeniyle şirketin tasfiyesi kararı alınamadığını ve bunun üzerine davacı ile pay devri üzerinde başlayan görüşmelere ilişkin protokol düzenlendiğini, ceza davasında davacı ile müvekkilinin karşılıklı müşteki sanık olduklarını öncelikle müvekkili …’ın ortaklıktan çıkarılması talebinin husumetten reddine, davacının tüm taleplerinin esastan reddine aksi durumda davacı ortak …’in payının gerçek değerinin ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına ve şirketin tek ortaklı şirket olarak devamına, talebinin reddi halinde davacı ortağın paylarının davalı ortağa veya yargılama sırasında göstereceği üçüncü kişiye devri ile şirketin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalı ortaklar arasında hukuki ihtilaf düzeyine ulaşmış olan ciddi husumet nedeniyle davalı şirketin % 50’şer ortağı olan tarafların bir araya gelip genel kurul toplantısı yapamadıkları, birlikte çalışma irade ve istekleri kalmadığı gibi müşterek irade gerektiren şirket organlarının işletilmesine de imkan bulunmadığı, davalı şirketin TTK.’nın 636/3 md. hükmüne göre feshi ve tasfiyesi için haklı sebeplerin oluştuğu, davalı şirketin ticari faaliyetinin merkezinde yer alan davacının maliki olduğu arsalar üzerine davalı şirket tarafından yapılan inşaatların sona erdiği ve mevcut durumda şirketin atıl kaldığı, şirketin davalı ya da davacı ortak ile devamının amaca uygun düştüğü sonucuna ulaşmanın da mümkün olmadığı, davacı ya da davalı ortağın payının diğerine devredilmesi suretiyle şirketten çıkarılmasının menfaatler dengesi açısından uygun olmadığı gerekçesiyle, davalı …’ın ortalıktan çıkarılması davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalı … hakkında açılan fesih ve tasfiye davasının kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine, şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı … vekilleri istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuşlardır.
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf yoluna başvuran davacı vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Dava davalı şirket ortağının haklı sebeplerle limited şirket ortaklığından çıkarılması, kabul edilmediği takdirde davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı … ’ın TTK’nın 640. maddesi çerçevesinde şirket ortaklığından çıkarılmasını ancak şirketin talep edebileceği ve bu nedenle ortaklıktan çıkarılma davasında davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, davalı şirket hakkında açılan fesih ve tasfiye davası ise davalı şirket aleyhine kabul edilmiştir. TTK 636/3 maddesine göre; açılan fesih ve tasfiye davasında husumetin şirkete yöneltilmesi gerekli olup bu davada davalı ortağa husumet düşmemektedir. Davalı … aleyhine açılan ortaklıktan çıkarılma davası da reddedildiğinden; kararı temyiz eden Av. …’nın Davalılardan … vekili olduğu ve şirket adına vekaleti de bulunmadığı gözetildiğinde Davalı …’in işbu kararı temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığından davalının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 15/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

);