Yargıtay Kararı

Minareden düşen parça nedeniyle yaralanma olayında sorumluluk Diyanet işlerine değil de cami yaptıran derneğe ait olacağı.

Minareden düşen parça nedeniyle yaralanma olayında sorumluluk Diyanet işlerine değil de cami yaptıran derneğe ait olacağı.

3. Hukuk Dairesi         2012/21931 E.  ,  2013/4264 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması asıl davalı … birleşen davanın davalılarından … ve davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vek.Av. … geldi. Aleyhine temyiz olunan birleşen dosya davalıları …, … ve … vek.Av. …; davalılardan Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı vek.Av. … davalılardan … İletişim Hizm. A.Ş. Vek.av. …; İhbar olunan … Telekomünikasyon vek.Av. …geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için 13.03.2013 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili; davalı … aleyhine açtığı asıl dava ve birleşen (İzmir 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/16 E. Sayılı) davanın davalıları…..Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği ve diğerleri aleyhine açtığı dava dilekçelerinde; müvekkili davacının 31.01.2003 tarihinde Cuma namazını kılmak için… Ulu Camii’ne gittiğini, cami çıkışında, cami avlusu içinde iken şiddetli rüzgar nedeniyle cami minaresinin üst kısmındaki alem tabir edilen çelik aksamının yerinden koparak müvekkilinin üzerine düştüğünü, bunun sonucunda müvekkilin hayatı tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, uzun süre hastanelerde tedavi gördüğünü, maddi zararın oluştuğunu, olay nedeniyle müvekkilinde iş ve beden gücü kaybı oluştuğunu, maluliyet nedeniyle meslekte kazanma gücü kaybına uğradığını, davaya konu caminin davalılardan …, bakım ve gözetiminde olduğunu cami derneğince idare edildiğini, … tarafından davalılardan Avea’ya kiraya verildiğini, … tarafından da minare üzerine baz istasyonu kurulduğunu davalıların olay nedeniyle sorumlu olduklarını ileri sürülerek fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak şimlidik 100.000 TL manevi 200.000 TL maddi tazminatın davalılardan tahsili talep ve dava edilmiştir.
Davalılar…Haberleşme ve Pazarlama Hizmetleri A.Ş….. Bilişim Hizmetleri AŞ.), … Camii Vakfı (Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı), ….. Cami ve Yaşatma Derneği, …, … aleyhine açılan birleşen dava (… 8.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/403 E. Sayılı) dilekçesinde ise; asıl davada alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin meslekte kazanç kaybı nedeniyle 1.202.799,85 TL, tedavi ve bakım nedeniyle 376.876,14 TL, toplam 1.579.675,85 TL tazminat hesaplandığını, bu maddi tazminatın 200.000 TL’lik kısmının asıl ve önceki birleşen davada istendiğini, kalan 1.379.675,85 TL’den tüm davalıların sorumlu oldukları ileri sürülerek 1.379.675,85 TL’nin davalılardan tahsili talep ve dava edilmiştir.
Davalılar davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; olay günü cuma namazı çıkışında minarenin alem tabir edilen üst çelik kısmının davacının üzerine düşmesi sonucunda yaralandığını, olay nedeniyle davalı … Başkanlığının BK.58.maddesi gereğince binanın muhafaza ve bakımından dolayı sorumlu olduğunu, olayın şiddetli rüzgarın etkisiyle minaredeki bakım eksiği sonucunda oluştuğunu, bilirkişi raporuna ve İzmir İl Müftülüğüne yazılan yazı cevabına göre olay günü dava konusu cami minaresi dışındaki diğer cami minarelerinde hava muhalefeti nedeniyle herhangi bir yıkılma bulunmadığının bildirildiğini, olayda mücbir sebebin bulunmadığını, olay nedeniyle %65 kusur oranında davalılardan Diyanet İşleri Başkanlığının sorumlu olduğunu, geriye kalan %35’lik kısmında olumsuz hava koşullarının etkili olduğunu, bilirkişi raporunda belirtilen 1.579.675,85 TL zararın %65’lik kısmı olan 1.026.788,75 TL’nin davalı … Başkanlığının sorumlu olduğunu diğer davalıların sorumluluğun bulunmadığı gerekçesiyle, davalılardan … yönünden asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile 1.026.788,75 TL maddi 30.000 TL manevi tazminatın tahsiline birleşen davanın davalıları … Bilişim Hizmetleri AŞ,… Vakfı,…Ulu Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği ve Maliye Hazine yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı … davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle de delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın tüm temyiz itirazlarının reddine;
Davalı … Başkanlığının temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03.02.2010 tarih ve 2010/4-4 Esas-56 K.sayılı ilamında; 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 1.maddesinde; “İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı … kurulmuştur.”
Aynı Kanunun “Camilerin ibadete açılması ve yönetimi” başlığını taşıyan 31.07.1998 tarih ve 4379 Sayılı Kanunun 1.maddesiyle değişik 35.maddesinde ise;
“Cami ve mescitler Diyanet İşleri Başkanlığının izni ile ibadete açılır ve Başbakanlıkça yönetilir. Hakiki ve hükmi şahıslar tarafından yapıldığı halde izinli veya izinsiz olarak ibadete açılmış bulunan cami ve mescitlerin yönetimi 3 ay içinde Diyanet İşleri Başkanlığına devredilir. Diyanet İşleri Başkanlığınca buralara imkânlar nispetinde kadro tahsis edilir. Kadro tahsis edilinceye kadar buralarda görev yapanların mesleki ehliyetleri ile ilgili esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hükümler de ortaya koymaktadır ki, anılan yasal düzenleme, sadece cami ve mescitlerle ilgili olarak oluşturulmuş bir yönetim varsa bunun üç ay içinde …’na devredilmesini düzenlemekte; ne (cami yaptırma ve yaşatma dernekleri gibi) tüzel kişilerin varlıkları ve ne de bu kişilerin veya gerçek kişilerin cami inşa ettikleri özel mülkiyetlerine dahil taşınmazların mülkiyetinin devri veya niteliğinin değiştirilmesi ile ilgili bulunmamaktadır.
Yeri gelmişken, açıklanan hükümlerin ilişkin bulunduğu “ibadet yerlerinin (cami ve mescitler vb) yönetimi” kavramından ne anlaşılması gerektiği üzerinde de durulmalıdır.
Konuya ilişkin, … Görev ve Çalışma Yönergesinde camilerin yönetim yetkisi ile camilerin yönetimi ile ilgili işlerin ayrıntılı olarak düzenlendiği görülmektedir.
Yönergenin 90.maddesinde hakiki ve hükmi şahısların mülkiyetinde bulunan bütün cami ve mescitlerin yönetimi ve denetlenmesi görevi müftülüklerin görevleri arasında sayılmış; Yönergenin 107 ve 118.maddelerinde de, camilerin yönetimi ve sorumluluğunun imam-hatiplere ait olduğu belirtilmiştir.
Yönergenin diğer maddelerinde de bu yönetim ve sorumluluğun kapsamı; namaz öncesi ve sonrası Kur’an okunması; turistlerin cami ziyaretlerinde cami adabına uygun kıyafetle girmelerinin sağlanması; camilerde film çekme, hat ve tezhip gibi sanat eserleri ile tarihi tabloları görüntüleme, araştırma ve inceleme konularında alınan izin üzerine yardımcı olunması; minarelerden fotoğraf çekmek isteyen kişilerin cami görevlilerinin nezaretinde resim çekmelerinin sağlanması; yeni inşa edilecek camilerin kıble istikametlerinin belirlenmesi; gereksiz aydınlatma ve ısıtmadan kaçınılması ve tasarrufa dikkat edilmesi; imam-hatip ve müezzinler arasında nöbet usulünün düzenlenmesi; camilerin bahçelerini ve bahçe duvarlarını kirleten ve kötü görünüm arzeden hususların giderilmesi; cemaati rahatsız eden her türlü seyyar satıcı, dilenci ve ayakkabı boyacılarının cami önlerinden uzaklaştırılmaları konusunda gerekli tedbirlerin alınması; cami temizliği; camilerde hırsızlık olaylarının önlenebilmesi amacıyla camilerin içine ve dışına güvenlik kameralarının yerleştirilmesi; camilerdeki seslendirme cihazlarının kullanımı ve periyodik bakımlarının sağlanması; camilerde yangın olaylarına karşı yangın söndürme tüplerinin konulması ve benzeri konularda alınacak tedbirler olarak sıralanmaktadır.
Şu durumda, …’nın görev alanına giren yönetim işlerinden hiçbiri, mülkiyet hakkı kapsamında bulunan “taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisinin kullanılması” anlamına gelmemekte; malikin taşınmaz üzerindeki “tasarruf yetkisini” daraltacak mahiyet de taşımamaktadır.
Hal böyle olunca, cami ve mescitlerin Diyanet İşleri Başkanlığınca yönetiminden maksat, sadece din hizmetlerinin yönetimi ve düzenli şekilde yürütülmesine ilişkin bir takım mali ve idari tedbirlerin alınmasıdır ve mülkiyet hakkı kapsamında düşünülebilecek herhangi bir unsur içermemektedir” denilmiştir.
Somut olayda; davalı … Başkanlığının tasarrufu yukarıda bahsi geçen Hukuk Genel Kurulu Kararında belirtildiği gibi mülkiyete ilişkin olmayıp idaridir. BK.58 maddesi gereği, camiye ilişkin bakım ve muhafaza görevi yoktur.
Dosya içeriğine göre caminin maliki davalı Yeşilyurt Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneğidir. Cami derneği BK. 58.maddesine göre malik olarak caminin muhafaza ve bakımından sorumludur. … yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş, bozma nedenine göre davalı … Başkanlığının sair temyiz itirazları şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı … için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı … Başkanlığına verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);