Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceği hususu hükmi şahıslar açısından zorunlu değildir.

12. Hukuk Dairesi         2019/14252 E.  ,  2020/6527 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu şirketinin, aleyhine başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız takibe ilişkin olarak sair itiraz nedenleri ile birlikte tebliğ tarihinde adresin boş olduğunu, tebligatın şirket yetkilisine tebliğ edilmediğini, şirket yetkilisinin tebliğ tarihinde yurdışında olduğunu, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek, öğrenme tarihinin 16.11.2017 olarak tespitine karar verilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulünü karar verildiği, alacaklı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi’nin 18.10.2018 tarih ve 2018/435 E.-2018/1618 K. sayılı kararı ile “Davacı borçlu dava dilekçesinde usulsüz tebligat şikayeti dışında ayrıca tebligat tarihinde yurt dışında olduğunu, 15/11/2017 tarihinde Türkiye’ye döndüğünü iddia etmektedir. Bu halde borçlunun itirazı İİK’nun 65. Maddesi kapsamında gecikmiş itiraz niteliğinde olduğundan, borçlunun yurda giriş çıkış kayıtlarının getirtilip, mazeretinin sona ermesinden sonra 3 günlük süresi içinde iş bu davayı açıp açmadığı, mazeretinin kabulü ile takibin duracağından bu durumda alacaklıdan itirazın kaldırılmasını isteyip istemediği sorularak tahkikata devam edilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi isabetsiz görülmüş, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-a(6) maddesi uyarınca kabulü ile eksik inceleme neticesinde verilen kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iade edilmesine”, karar verildiği akabinde ilk derece mahkemesince “ -Davacı (karşı davalı) borçlu … otomotiv Enerji İnş. Turz. San. Tic. Aş nin İİK’ nun 65.maddesine dayalı gecikmiş itirazının kabulüne, Davalı- karşı davacı alacaklı tarafın karşı yan borçlunun gecikmiş itirazına dayalı yetki itirazının kaldırılmasına yönelik davasının reddine ” karar verildiği, alacaklı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce esası incelendikten sonra istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Tebligat adresinin borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı olması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir.
Tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Yönetmeliğin 30 ve 31.maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz.
Somut olayda, alacaklı tarafından başlatılan ilamsız takipte, örnek (7) ödeme emrinin borçlu … Otomotiv Enerji İnş…. A.Ş.’nin ” İstiklal Mah. 2.Cadde No:15/A … Sitesi … …/…” adresine “muhatap adresi dükkan olup, dükkan kapalı, dışardalar, geçici olarak adreste bulunmadığından tebliğ evrakı istiklal mahallesi muhtarı … imzasına teslim edildi. Muhatabın kapısında 2 nolu haber kağıdı yapıştırılıp, isim ve imzadan imtina eden apartman komşusuna haber verildi .20.10.2017” şerhi verilerek tebliğ edildiği görülmektedir. Tebliğ tarihi itibariyle ilgili adresin borçlu şirketin ticaret sicil adresi olup yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ışığında ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olduğu anlaşılmıştır.
İİK’nun 65. maddesinde; “Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir” hükmü yer almaktadır. İİK’nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, muhatabın, bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememesi halinde mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Gecikmiş itiraz, süresinde yapılmış ise, icra mahkemesi borçlunun bildirdiği mazeretin haklı olup olmadığını inceler. Mazereti kabul ederse icra takibi durur. Bu durumda alacaklı ancak itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yoluna gidebilir.
Somut olayda, borçlu şirket temsilcisinin tebliğ tarihinde yurtdışında olduğunu belirtmesi, dilekçesinde gecikmiş itirazdan söz etmesi sonuca etkili değildir. Zira, HMK.nun 33. maddesi (HUMK.nun 76. maddesi) gereğince, hukuki sebebin ve uygulanacak yasa maddesinin tesbiti hakimin görevine giren bir konudur. (HGK.5.6.1991 – 1991/12 – 258E-344K.) Somut olayda, borçlu vekilinin başvurusu usulsüz tebligata dayalı, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak tavsif edilmelidir.
Bu durumda, usulüne uygun ödeme emri tebliği üzerine tüzel kişi temsilcisi/vekili de itiraz yoluna başvurabileceğinden, şirket işlerinin şirket temsilcisinin yurtdışında olduğu zaman zarfında takipsiz bırakılması kabul edilemeyeceğinden, tüzel kişiler için temsilci veya vekillerinin yurtdışında olması İİK’nun 65/1. maddesi anlamında geçerli mazeret olarak kabul edilmez, borçlu şirket istemi, gecikmiş itiraz talebi olarak değerlendirilmesi hatalıdır. Borçlu şirketin başvurusu usulsüz tebligata dayalı, tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi olarak tavsif edilmelidir.
Somut olayda davacı şirket adına çıkartılan ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulüne uygun tebliğ edildiği açık olup bu durum ilk derece mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulündedir. Bu sebeple, usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm tesisi isabetsizdir.
Kabule göre de; Gecikmiş itiraz talebi değerlendirilmesinde ise borçlu şirket temsilcilerinin yurtdışından dönüş tarihi 14. 11.2017 (mazeret bu tarihte son bulmuş )tarihi olup, yasal 3 günlük süre 17.11.2017’de dolduğundan, 20.11.2017 tarihinde yapılan itirazın İİK’nun 65. maddesinde öngörülen yasal üç günlük sürede olmadığının kabulü gerekir.
SONUÇ :Alacaklı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 11.10.2019 tarih ve 2019/1469 E. – 2019/1908 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve … 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 20.02.2019 tarih, 2018/536 E. – 2019/100 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 07/07/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

);