Yargıtay Kararı

Murisin vergi borcunu ödemek terekeyi sahiplenmek anlamına gelir.

Murisin vergi borcunu ödemek terekeyi sahiplenmek anlamına gelir.

14. Hukuk Dairesi         2016/11054 E.  ,  2019/4855 K.

“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.03.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …’in kendi adına asaleten davacı … adına velayeten verdiği vekaletnameye dayanarak davacı vekili, 28.11.2010 tarihinde vefat eden …’in terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, muirisin ölü tarihinde borç ödemeden aciz halde olduğunun açıkça belli olmadığını, dava şartlarının oluşmadığını, murisin eşi olan davacının murisin bir takım borçlarını ödeyerek terekeyi sahiplendiğini, dava şartlarının oluşup oluşmadığının mahkemece araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, HMK 116. maddesi gereğince ilk itirazda bulunduklarını, davanın 3 ay içerisinde açılmadığını, davacının mirasın gerçek ret davası açıp takip etmediğini, bu sebeple artık TMK’nın 605. maddesinin uygulanamayacağını, bu davranışın terekenin zımnen kabulü anlamına geldiğini, dava şartlarının mahkemece araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, terekeni borca batık olduğu ancak davacıların terekenin vergi borcunu ödemekle terekeyi kabul etmiş olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar temyiz etmiştir.
Dava, TMK’nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Ayrıca, TMK’nın 610/2. Maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır.
Somut olayda davacı …’in murise ait bir takım vergi borçlarını ödeyerek terekeyi sahiplendiği, TMK 610/2. maddesine göre terekeyi reddetme hakkının bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece bu davacı açısından davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak diğer davacı …’in 23.12.2005 doğumlu olduğu, annesi davacı …’in, …’e velayeten dava açtığı, vergi dairesine yapılan ödemelerde küçüğün adının yer almadığı, bu sebeple davacı … adına açılan davanın terekeyi sahiplendiğinden bahisle reddedilmesi doğru değildir. Davada, annenin hukuki yararı ile çocuğun hukuki yararı çatışmaktadır. Mahkemece Medeni Kanunun 426/2. maddesi uyarınca 23.12.2005 doğumlu … için kayyım tayin ettirilmesi, davanın kayyım tarafından devam ettirilmesi ve gösterdiği takdirde delilleri toplanması gerekir.
Kabule göre de, murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrımenkul, araç, banka kaydı olup olmadığı, davalıya ölüm tarihi itibariyle borç miktarının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, murisin 28.11.2010 tarihi itibariyle gayrımenkul, araç, banka kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu, emniyet, banka müdürlüklerine yazı yazılmalıdır. Davalılara olan borcunun ölüm tarihi itibariyle miktarı belirlenmelidir.
Mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

);