Yargıtay Kararı

Salt olay yerinde bulunmamak sigortacının kendi sigortalısına rücu hakkını vermez.

Salt olay yerinde bulunmamak sigortacının kendi sigortalısına rücu hakkını vermez.

17. Hukuk Dairesi         2016/5264 E.  ,  2019/1876 K.

“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili tarafından trafik poliçesi ile sigorta edilen… plakalı aracın 21.01.2009 tarihinde 3. kişinin işleteni bulunduğu … plakalı araca, İETT durağına ve durakta bulunan …isimli yayalara çarparak yaralanmalı ve maddi hasarlı kazaya sebebiyet verdiğini, tutulan trafik kazası tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün 8/8 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, meydana gelen kaza sonucunda…ve …’un yaralandığını, yaralıların sigortalı olmalarından dolayı tedavi masraflarının sigortacıları tarafından karşılandığını, müvekkil şirketin sigortalısı olan aracın kazada kusurlu bulunmasından dolayı yaralıların sigortacıları sigortalılarına ödedikleri tazminatı müvekkil şirketten rücuen talep ettiklerini, sigorta şirketince ödendiği, davalı şirkete ait aracı sevk eden sürücünün trafik sigorta poliçesi genel şartlarının ilgili maddesini ihlal ettiğini, bu nedenle sigorta ettirene rücu etmek zaruretinin doğduğunu, alacağın davalı şirketten tahsil edilebilmesi için icra takibinin başlatıldığı ancak davalının borcunun sabit olmasına rağmen takibe haksız olarak itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, davalının müvekkil şirketin uğradığı zarardan sorumlu olması ve alacak miktarının da likit olması sebebiyle yapılan haksız itiraz için icra inkar tazminatına hükmedilerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası nedeni ile itirazın iptali istemine ilişkindir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi’nde sigortalıya rücu edilebilmesi K.T.K. ve…genel şartlarda düzenlenmiştir. Anılan yasa hükmüne göre, sigortalı, sigortacıya intikal eden haklarını ihlal edecek bir hal ve harekette bulunursa sigortacıya karşı sorumlu olur.
Somut olayda rücu hakkının dayanağı olarak zararı oluşturan olay tamamen sigortalının kusuru nedeniyle oluşmuştur. Davacı …, sigortalının olay yerini terk etmesi nedeniyle, sigortalının yükümlülüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüş ise de, dosya içeriğine göre davalının olay sonrasında kolluk güçlerine ifade verdiği ve kaza tutanağına uyan beyanı ile de kusurun tamamının kendisinde olduğunu belirtmiştir. Salt olay yerinde bulunmamak sigortacının kendi sigortalısına rücu hakkını vermez.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.c maddesi uyarınca, sürücünün geçerli ve yeterli sürücü belgesi olmaması halinde meydana gelen kaza sonucunda üçüncü kişiye ödenen tazminat, sigortalıdan rücuen talep edilebilir. Sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat tutarı, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına ve zarar görenlerin gerçek zararına göre belirlenir. Yukarıda belirtildiği üzere aldırılacak bilirkişi heyet raporu sonucuna göre kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda ise dava dilekçesinde davalı sigortalıya ait aracın sürücüsünün ehliyetsiz olduğu iddiasına da yer verilmiş olup dosya kapsamında dava dışı araç sürücüsünün kaza tarihi itibari ile sürücü belgesi olup olmadığı hususu araştırılmadığından bu husus da mahkemece araştırılarak davalı sigortalıya ait aracın sürücüsünün kaza tarihi itibariyle sürücü belgesinin hiç bulunmaması veya yeterli sürücü belgesi olmadığının anlaşılması durumunda sürücünün kusuru oranında belirlenecek tazminata hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
6100 Sayılı HMK 266 ve devamı maddeleri gereğince çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir, hükmüne yer verilmiştir.
O halde mahkemece tedavi masrafları konusunda uzman doktor bilirkişisi tarafından, tedaviye ilişkin belgeler incelenerek gerçek zarar miktarının hesaplanması için rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Yine, davalının sorumlu tutulacağı alacak miktarları likit (belirli, muaccel) olmayıp, alacak miktarlarının tespiti yargılama yapılmasını gerektirdiğinden davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmemesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

);