Tasarrufun iptali davasında borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişiye ilişkin değerlendirme.
17. Hukuk Dairesi 2019/1133 E. , 2020/3887 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde davalı …’dan alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun borcunu ödememek gayesi ile adına kayıtlı gayrımenkulleri davalılara devredildiğinin tespit edildiğini beyan ederek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalıların vekillerince cevap dilekçelerinde kısaca davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafça asıl borçlu olan davalı … ve davalı … ile … dışındaki davalıların gerek aralarındaki akrabalık ilişkisi, gerekse borçulunun durumunu bilmeye yeterli tanışıklık nedeniyle iyiniyetli olmadıkları ispatlanmış ise de dava konusu taşınmazların son maliki olan davalı … ve …’in borçlu …’ın mali durumunu ve zarar verme kastını bildiği veya bilmesini gerektirir açık emarelerin bulunduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davalı … tarafından dosyaya ibraz edilen dilekçelerde, davanın davalısı …(TC Kimlik No:…) ile kendisinin(TC Kimlik No: …) aynı kişi olmadığını, gerekçeli kararda yanlış …’ın taraf gösterildiğini, söz konusu maddi hatanın düzeltilmesini beyan etmiştir. Dava dilekçesi ve ekleri incelendiğinde taraf olarak … TC Kimlik nolu …’ın taraf gösterildiği, … vekili tarafından dosyaya ibraz
edilen cevap dilekçesi ve ekinde de … TC kimlik nolu olduğu anlaşılmış olup, dava ile ilgisi olmayan …’ın talebinin kabul edilerek gerekçeli karara davanın tarafı olan …(TC Kimlik No: …) in eklenmesi gerekmektedir.
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.’nın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir. Buradaki üçüncü kişiden maksat, borçlu ile doğrudan işlem yapan değil, borçlu ile işlemde bulunan kişiden mal veya hakkı satın alan kişi olup uygulamada buna dördüncü kişi denilir. Borçlu ile işlemde bulunmayan dördüncü kişiler hakkında dava açılıp açılmaması davacının isteğine bağlıdır ve bu kişiler yönünden iptal kararı verilebilmesi kötü niyetli olduklarının yani borçlunun alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduklarının kanıtlanmasına bağlıdır. İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişi Gözde açısından sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın elden çıkardığı tarihteki gerçek değeridir.
Somut olayda mahkemece davalı borçlu ile davalı … Diner ve davalı … arasındaki sıhri hısımlık ve davalı borçlunun durumunu bilen, bilmesi gereken kişiler olduğunu kabul etmiş, ancak davalı … ve davalı …’ın davalı borçludan aldıkları gayrımenkulleri diğer davalılara devrettikleri, diğer davalıların kötü niyetli olmadıkları gerekçesi ile davanın reddine karar vermişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir.
Davalı … ve …’in davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğu mahkemenin kabulündedir, ancak davacı tarafından diğer davalıların davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun belirtilmesine, davalı …’ın eşi ile davalı borçlunun arkadaş olduğuna dair facebook kayıtlarının ibraz edilmesine, davalı … ile davalı arasında da arkadaşlık ilişkisi olduğunun iddia edilmesine rağmen mahkemece, davalı …, davalı …, … ve …’in davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğu tartışılmaksızın,yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı … , dava dilekçesinde taraf gösterilmişse de dava konusu tasarrufların tarafı olmadığı anlaşıldığından … yönünden husumetten reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 24/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.