Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

TBK’nın 74. maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesi hukuk hakimini bağlamaz.

17. Hukuk Dairesi         2020/1185 E.  ,  2021/1340 K.

“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü;

-K A R A R-

Davacılar vekili, davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın bisiklet kullanan küçük murise kusurlu olarak çarpması sonucu murisin vefat ettiğini, müvekkillerinin murisin anne ve babası olup destekten yoksun kaldığını beyanla, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacı anne … için 4.000,00 TL maddi, davacı baba … için 4.000,00 TL maddi, 700,00 TL cenaze ve defin masrafının kaza tarihinden işleyecek faiziyle davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle taleplerini destek tazminatı bakımından davacı anne … için 9.425,25 TL, baba … için 4.574,04 TL, cenaze masrafı bakımından 700,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulü ile davacı … için 9.425,25 TL, davacı … için 4.574,04 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davacı … için 700,00 TL. Cenaze masrafının, davalı … açısından dava tarihi olan 12.07.2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek ve poliçe limitleri ile sınırlı olmak üzere diğer davalılar … ve … yönünden ise kaza tarihi olan 29.07.2010 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi, TBK’nın 74. maddesinde düzenlenmiş olup Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK’nın 74.maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir” Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
TBK’nın 74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir.
Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır.
HMK 266 madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hakim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları gözönüne almalıdır.
Haksız fiilden dolayı sorumlu olabilmek için kusurun bulunması şarttır.
Kaza tespit tutanağında ölenin asli kusurlu, …’nın kusursuz olduğu, ceza yargılaması sırasında alınan keşfe dayalı bilirkişi raporunda ölenin asli …’nın tali kusurlu oldukları; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 19.09.2011 tarihli raporunda olayın tanık …’ın beyanında belirttiği gibi meydana geldiğinin kabulü halinde …’nın tali ölen …’in asli kusurlu; olayın tanıklar … ve …’nın beyanlarında belirttikleri gibi meydana geldiğinin kabulü halinde ölenin asli ve tam kusurlu olduğu, …’nın kusursuz oldukları belirlenmiş, Kartal 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/659 E. sayılı dosyasından yapılan yargılama sonunda 24.11.2011 gün ve 2011/729 sayılı karar ile sanık … taksirle ölüme neden olma suçu sabit görülerek cezalandırılmasına karar verilmiş, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 29.07.2010 gün ve 2013/8926 E.,2014/2716 K. sayılı ilamı ile Adli Tıp Kurumu raporunun 2. bölümüne
itibar edilerek sanığın kusursuz olduğu kabul edilerek beraatine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulama neticesinde yeniden yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 27. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/166 Esas, 2014/392 sayılı ilamı ile davalı sürücü …’nın kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2015/9766 E., 2016/6554 sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Hukuk mahkemesince aldırılan 17.12.2013 tarihli bilirkişi raporunda davalı …’nın olayda %50 oranında kusurlu olduğu, itiraz üzerine 3 kişilik bir kurul tarafından düzenlenen 21.04.2014 tarihli raporda da olayın meydana gelmesinde davalı sürücü …’nın %50 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk mahkemesini bağlamadığı belirtilerek, davalı sürücü …’nın olayda %50 oranında kusurlu olduğuna dair belirleme yapılan bilirkişi raporları benimsenerek hüküm kurulmuştur.
Davalı araç sürücüsü …’nın ceza yargılaması aşamasında alınan ifadelerinde; arkasında eşya taşımakta olduğu kamyon olduğu halde düşük hızla, … Caddesinden … Sokağa dönüş yaptığını, dönüp biraz ilerlemişken … sokaktan 3 tane bisikletli çocuğun kendisinin bulunduğu yere döndüklerini, arada çok kısa mesafe olduğunu, kaldırıma doğru yanaşmak isterken soldaki bisikletin ölenin bisikletine çarptığını ve çocuğun yere düştüğünü, karşıdan da minibüsün gelmesine rağmen direksiyonu hemen sola kıvırdığını ancak kazaya engel olamadığını, çocuğun sağ ön tekerleğin altında kaldığını beyan etmiş,bir kısım tanık beyanları da bu hususu doğrulamıştır.
Dairemiz Heyeti tarafından kaza yeri krokilerinin incelenmesi neticesinde, davalı sürücünün ve tanıkların beyanları da dikkate alınarak kazanın ani ve birden gelişen bir olay neticesinde gerçekleşmediği, davalı araç sürücüsünün trafik akışı içerisindeki olayları gözlemleyebilme ve görebilme imkanı olduğu, sağ taraftaki sokaktan gelen bisikletli çocukları gördüğü, sağ taraftaki sokaktan gelerek … sokağa dönüş yapan bisiklet sürücülerinden uzakta ve tedbir alabilecek şekilde seyrine özen göstermediği, olayın ani ve birden gelişen bir olay olmaması karşısında davalının da kazanın gerçekleşmemesi için alabileceği önlemler olduğu, davalı sürücü …’nın olayın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durumda mahkemece; ceza mahkemesinin, davacıların desteğinin ölümüyle sonuçlanan olaydaki kusur durumlarına ilişkin tespitinin, maddi olgu olarak kabul edilemeyeceği; TBK’nın 74. maddesi gereği, ceza mahkemesinin kusur değerlendirmesinin hukuk hakimini bağlamayacağı, HMK 266 madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesinin teknik değil hukuki bir konu olmasına göre; ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporlarının hiçbirisinde davalı sürücü …’ya asli kusur verilmediği ve kusursuz olduğu belirtilerek beraatine karar verildiği de gözetilerek, kusur konusunda yeniden rapor aldırılmasına gerek bulunmayıp dosya kapsamında bulunan delillere göre, davalı araç sürücüsü …’nın tali kusurlu olduğu kabul edilerek (usuli kazanılmış haklar dikkate alınmak suretiyle) karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …’ya geri verilmesine 15/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

);