Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Tüketiciye ait hesaptan rızası dışında para çekilmesi için gelen sms’in tüketici tarafça dolandırıcılara söylenmesi durumunda ve zararın meydana gelmesinde ilgili banka sorumludur.

11. Hukuk Dairesi         2020/2258 E.  ,  2021/2785 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 04.12.2018 tarih ve 2017/698 E- 2018/788 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-esastan kabulüne dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 18.12.2019 tarih ve 2019/677 E- 2019/2389 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı bankanın kurumsal telefonu olan … numaralı telefondan davacının aranarak internet bankacılığı yolu ile hesabından şüpheli işlem yapılıp kredi kartının kullanıldığını, telefona gelecek mesajı açıp numarayı kodlayın denmesi üzerine davacının gelen mesajı kodladığını, bunun üzerine davacının vadeli hesabından 65.839,00 TL EFT işlemi yapılıp, ayrıca 21.836,00 TL tutarında kredi çekildiğini, davacının hemen kurumsal telefonundan bankaya ulaşmaya çalıştığını, ulaşamaması üzerine bizzat bankaya başvurduğunu, bankanın davacı zararını ödemediğini ileri sürerek, 65.839,00 TL’nin olay tarihi olan 03.11.2016 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizinden az olmamak üzere en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, internet bankacılığı yolu ile çekilen 21.836,00 TL kredi nedeniyle de borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, işlemlerin davacının internet bankacılığında tanımlı cep telefonuna gelen mesajın iletilmesi ile gerçekleştiğini, bankanın kurumsal numarasının …olduğunu, bankanın kusur ve ihmalinin bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıya ait kimlik doğrulama işleminin hatalı olarak yapılması sonrasında “işlem onay SMS ‘i” güvenlik adımının internet bankacılığı üzerinden kaldırılabiliyor olması ile yapılan işlemlerin işlem onay SMS’siz gerçekleşebilmesi ve kötüniyetli 3.kişilerce yapılan bu işlemlere ait bilgilendirme SMS ‘i gönderilmemesi ile müşterisinin bu konuda uyarılmaması nedeniyle davalı bankanın tam kusurlu olduğu, davacının kullanım onayı olmadan kullanılmış aylık ödemeli tüketici kredisinin kullanılmasında davacının bir sorumluluğunun olmadığı, davacının davalı banka nezdinde bulunan … nolu hesabından bilgisi dışında çekilen ve sonrasında iade olan tutarın düşülmesi ile birlikte 58.236,09 TL anapara zararının oluştuğunun tespit edildiği, meydana gelen zararın davalı bankanın kusur ve ihmalinden kaynaklandığını, davacının olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı Yapı Kredi Bankasından çektiği iddia olunan … nolu Tüketici Kredisi ve teminat sözleşmesinden dolayı davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, davacının davalı banka nezdinde bulunan … nolu hesabından bilgisi dışında çekilen 65.839 TL’den dava tarihinden önce yapılan 7.602,91 TL’lik ödemenin mahsubu ile 58.236,39 TL alacak ile dava tarihi olan 02.03.2017 tarihine kadar işlemiş 3.723,26 TL’nin faizi ile birlikte toplam 61.959,36 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf isteminde bulunulmuştur
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının iade edilen tutarı tahsil ettiği tarih dava tarihi olan 02.03.2017 tarihinden sonraki bir tarih olan 06.04.2017 olduğu halde, mahkemece hatalı değerlendirme ile dava tarihinden önce 06.04.2017 tarihinde iadenin gerçekleştiği yönündeki hatalı bilirkişi raporuna dayanarak bu tutara ilişkin davanın reddine karar verildiği oysa iadenin dava tarihinden sonra gerçekleşmesi nedeniyle davanın bu tutara ilişkin kısmının konusuz kaldığı, ayrıca hükmedilen tutara dava tarihine kadar işlemiş faiz hesaplanarak dava tarihinden sonrası için faize ilişkin hiç karar verilmediği, davacının hesabından yapılan usulsüz EFT işlemi 03.11.2016 tarihinde gerçekleşmiş olup, bankanın sorumlu olduğu bu tutara paranın bankadan çekildiği tarihten itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esastan kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Denizli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04/12/2018 tarih ve 2017/698 Esas – 2018/788 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın davacıya 06.04.2017 tarihinde iade edilen 7.602,91 TL’lik kısmının konusuz kalması nedeniyle bu tutara ilişkin alacak istemi ile ilgili esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 58.236,09 TL’nin 03.11.2016 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının davalı bankadan … nolu tüketici kredisi ve teminat sözleşmesi kapsamında 21.836,00 TL’lik kredi nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 2.480,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 23.03.2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, davacının kişisel bilgilerinin kötüniyetli üçüncü kişilerce kullanılmak suretiyle davalı banka şubesinde mevcut hesabından yapılan EFT ve hesabın kredilendirilmesi yoluyla gerçekleşen zararın davalı bankadan tahsiline yöneliktir.
Dosya kapsamı, davacının ikrarı ve yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, zarara yol açan eylemlerin bizzat davacıdan elde olunan ve saklamakla yükümlü olduğu kişisel bilgileri kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği, davacının kişisel bilgilerinin bankanın sisteminden ele geçirilmiş olmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmede davacının kişisel bilgilerini korumak, üçüncü kişilerin eline geçmesini engellemek konusunda taahhütte bulunduğu açıktır. Bu durumda, davacının kişisel bilgilerinin başkalarınca öğrenilmesinde ve ortaya çıkan zararlı sonuçta kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Söz konusu kişisel bilgilerin suç teşkil eden bir eylemle elde edilmiş olması sonuca etkili olmayıp ortaya çıkan zararlı sonuçta davacı kişisel bilgilerini saklamakta yeterli özeni göstermemesi nedeniyle, davalı banka ise kusurlu da olsa bilgisayar güvenliğini sağlamakta yetersiz kalan mudilerinin olabileceği gerçeğinden hareketle, kullanıcılar için ek güvenlik önlemlerini zorunlu kılmamış olmaktan ötürü kusurlu sayılmalıdır. Tarafların söz konusu kusur durumunun TBK’nın 52. maddesi kapsamında karar yerinde tartışılıp sonucuna göre davacının davalıdan talep edebileceği meblağın belirlenmesi gerekirken, davanın tümüyle kabulüne karar verilmiş olması yerinde olmamıştır. Bu nedenlerle Dairemiz çoğunluğunun kararın onanmasına ilişen görüşüne katılamıyorum.

);