Yargıtay Kararı

Ücretsiz değişim talebinin hakkaniyete ve iyi niyet kurallarına uygun düşmeyeceği değerlendirilmesi yapılmak suretiyle Tüketicinin aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebi hakim takdiri ile hakkaniyete ve iyi niyet kurallarına uygun düşmeyeceği değerlendirilmesinden dolayı davacı aleyhine vekalet ücreti hükmedilmez.

Ücretsiz değişim talebinin hakkaniyete ve iyi niyet kurallarına uygun düşmeyeceği değerlendirilmesi yapılmak suretiyle Tüketicinin aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebi hakim takdiri ile hakkaniyete ve iyi niyet kurallarına uygun düşmeyeceği değerlendirilmesinden dolayı davacı aleyhine vekalet ücreti hükmedilmez.

3. Hukuk Dairesi         2020/4229 E.  ,  2020/5417 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ayıplı mal nedeniyle malın misliyle değiştirilmesi davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraflar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 10.08.2015 tarihinde dava konusu otomobili satın aldığını, kullanıma başlanmasından 28 gün sonra aracın vitese geçmeme probleminin ortaya çıktığını ve bu sebeple servise başvurulduğunu, servis tarafından öncesinde araçtaki arızanın tamir edilemez olduğu ve kendisine yeni araç verileceği bilgisinin verildiğini daha sonra ise arızanın tamir edileceğinin söylendiğini, bu haliyle aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek dava konusu otomobilin ayıpsız misli ile değişimine, bunun mümkün olmaması halinde sözleşmenin iptali ile araç için ödenen bedelin iadesine ve dava konusu aracın serviste kaldığı süre boyunca başka bir araç kiralandığından 4.628,00.-TL bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu edilen araçta herhangi bir ayıp bulunmadığını ifade ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş; davacının istinaf talebi, … Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesince incelenerek; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile istinaf edilen kararın kaldırılmasına, davacının davalı aleyhine açtığı sözleşmenin feshi ve misliyle değişim talebi ile bedel iadesine yönelik taleplerinin reddine, ancak davacının değer kaybına yönelik talebinin kabulü ile 6.360,00 TL değer kaybının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine ve davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.657,19 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, karar verilmiştir. Bu karar, süresi içinde davanın taraflarınca temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf aşamasında dosyaya kazandırılmış olan bilirkişi raporlarına dayanılmak suretiyle ilk derece mahkemesince araçtaki gizli ayıbın giderilmesi nedeniyle oluşan zarar miktarı itibariyle aracın bedelinin iadesi talebinin hakkaniyete uygun olmadığı belirtilerek reddine karar verilmiş ise de aracın gizli ayıptan kaynaklı olarak orjinalliğin bozulması sonucu değerinde düşüklüğe sebebiyet verdiğinden, uğranılan bu zararın her ne kadar açıkça dava dilekçesinde talep edilmemiş ise de, ancak “çoğun içinde az da vardır kuralı” gereğince değer düşüklüğü olarak hesaplanan 6.360,00 TL’nin davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle hükmün kurulması cihetine gidilmiş olduğu anlaşılmıştır.
6502 sayılı yasa 11/3. maddesi hükmü ile “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.” düzenlemesi yapıldığı gibi yine Türk Borçlar Kanunu’nun 227/4. maddesi hükmü ile de “Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” düzenlemesi kanun koyucu tarafından öngörülmüş olup, birbirini tamamlayan bu iki hüküm ile yasa koyucu temel hukuk prensibi olarak iyiniyet kurallarının hayata geçirilmesini hedeflemekte ve her ne kadar seçimlik hakları yasa ile sayılmış ve bu seçimlik hakların içerisinde herhangi birini tercih etme bakımından tüketici serbest bırakılmış ise de, bunun sınırı olarak iyiniyet kuralları ve tarafların hak ve menfaatler dengesi nazara alınmak suretiyle sözleşmenin ayakta tutulması sağlanırken varlığı tespit ve kabul edilen ayıp nedeniyle tüketicinin bir kayıp veya zarara uğramasının da önüne geçilmesi hedeflenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece dava konusu otomobilin ayıplı olduğu kabulü yapılmış ve ancak ücretsiz değişim talebinin hakkaniyete ve iyi niyet kurallarına uygun düşmeyeceği değerlendirilmesi yapılmak suretiyle aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin reddi ile 6.360,00.-TL değer kaybı şeklinde oluşan maddi zararın tazmini hüküm altına alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece bu şekilde; hakimin takdiri ile davacının talebi hakkaniyet gereği değiştirilmek suretiyle kabul edilmiş olması nedeniyle davacı taraf aleyhine bu nedenle vekalet ücretine hükmedilemez. Bu nedenle mahkemece davacının bu talebine ilişkin olarak takdir hakkı kullanılmak suretiyle ulaşılan sonuç nedeniyle davacı aleyhine bu talebine ilişkin kısma dair yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması usulün 438/7 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan birinci bent gereğince, davalıların tüm davacının ise ikinci bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bent gereğince, temyiz eden davacının temyiz itirazının kısmen kabulü ile kararın hüküm kısmının B.3 numaralı bendinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına ve yerine “Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte olan AAÜT’ye göre reddedilen araç kiralama bedeline ilişkin kısım için hesaplanan 900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına, B.5 bendinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına ve yerine “Davacının yapmış olduğu yargılama giderleri toplamı 1.283,00 TL’den ibaret yargılama giderinin kabul ve reddedilen kısımlarına göre hesaplanan 1214,40 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 54,22 TL bakiye temyiz harcının davacıya yükletilmesine, peşin alınan 108,62 TL harcın davalıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 06/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

);