Uyarlama davası alacak davası açısından bekletici sorun yapılmalıdır.
3. Hukuk Dairesi 2018/4398 E. , 2018/11423 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : … 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen asıl davada alacak, karşı davada uyarlama davasının, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karar hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; tarafların asıl davaya yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak hüküm, asıl dava yönünden duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 13.11.2018 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av…. geldi. Karşı taraf davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00’e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, taraflar arasında 04/06/1998 tarihli, 49 yıllık kira sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeye göre kiracı şirketin belirlenen kira bedeli dışında taşınmaz üzerine yapılacak turistik tesisten elde edilecek gayri safi hasıla üzerinden kar payı ödemesinin de öngörüldüğünü, davalının 2007 yılı sonuna kadar olan dönem için 170.194,70 TL kâr payı, 562.991,43 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 733.186,00 TL borcunun olduğunun belirlendiğini, davalının kâr payına yönelik ödemelerinin olduğunu ancak BK. 84 maddesi uyarınca ödemelerin öncelikle faize sayılması gerektiğini belirterek 170.194,70 TL kâr payı alacağı ile 562.991,43 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 733.186,00 TL alacağın davalıdan tahsiline, asıl alacak üzerine 2008 yılı başından başlamak üzere aylık %10 gecikme faizi uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kira bedelleri ve kâr payının sözleşmeye uygun olarak ödendiğini, yapılan ödemelerin davacı tarafından kimi zaman kira bedeli kimi zaman da kâr payı olarak kayda aldığını ve doğru olmayan bir alacak belirlediğini, davacı tarafın etaplara ilişkin kâr payı dönemlerini yanlış yorumladığını, davacının ödemeleri öncelikle faize saymasının doğru olmadığını beyanla davanın reddini istemiş; karşı davasında ise, kira sözleşmesinin aylık % 10 oranındaki gecikme faizine ilişkin hükmünün yasal faiz oranı olarak uyarlanmasını talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne 170.194,70 TL kar payı alacağının 2008 yılı başından itibaren aylık %10 gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline, 443.376,94TL aylık %10 gecikme zammının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalının açtığı karşı davasının da reddine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince; dava dilekçesinde istek kalemlerini açıkça belirterek, 170.194,70 TL kar payı ve 562.991,43 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 733.186,00 TL talep edildiği, bilirkişi raporunda; 266.922,92 TL asıl alacak, 443.376,94 TL faiz alacağı olmak üzere toplam 710.299,86 TL alacak olduğu belirtildiği, mahkemece 170.194,70 TL kar payı 443.376,94 TL faiz alacağı olmak üzere 613.571,64 TL’nin tahsiline karar verildiği, dava dilekçesinde asıl alacak ve faiz alacağı açıkça gösterildiğine göre, bu istek kalemleri aşılarak karar verilemeyeceği, Mahkemece toplam istenilen miktarın değil, istek kalemlerinin ayrı ayrı gözetilerek karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinde ödeme günü açıkça belirlendiğine göre o günün geçmesi ile temerrüdün oluşacağı, davalı kiracının temerrüde düştüğü dosya kapsamından açıkça anlaşıldığından yapılan ödemelerin öncelikle faize sayılması doğru olduğu, kira sözleşmesinde aylık % 10 faiz oranı kararlaştırıldığı, davalının sözleşmedeki faiz oranı ile bağlı olduğu, TTK’nun 8.maddesine göre tacirlerin faiz oranını serbestçe kararlaştırabilecekleri, Mahkemece, aylık % 10 faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi doğru olduğu, Mahkemece, davalı karşı davacının uyarlama davası bakımından delillerinin toplanmadığı, bilirkişi incelemesinin yapılmadığı, red sebeplerinin gerekçeli kararda gösterilmediği, bu nedenle, uyarlama davasının eldeki davadan tefriki ile ayrı bir esasa kayıt edilerek delillerinin toplanması ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, HMK’nun 355.maddesine göre kamu düzenine ilişkin haller ayrık olmak üzere istinaf incelemesinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle yapılacağı düzenlendiğinden, mahkemece tahsiline karar verilen asıl alacağa yönelik istinaf olmadığından kamu düzenine aykırılıkta bulunmadığından raporun bu yönü ile incelendiği, dava tarihi 09.05.2008 tarihi olduğu halde, mahkeme kararında 2008 yılı başından itibaren aylık % 10 faiz uygulanmasına karar verildiği, bu hususun kamu düzeninden olmadığı ve davalı tarafça istinaf edilmediğinden dokunulmadığı belirtilerek davacı-karşı davalının ve davalı-karşı davacının asıl davaya ilişkin istinaf kanun yolu başvurularının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı-karşı davacının uyarlama davasına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, … 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.11.2016 tarihli 2008/244 Esas 2016/663 Karar sayılı mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından asıl dava yönünden temyiz edilmiştir.
1-) Kural olarak; bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte ve kesin olarak karara bağlanacak bir hukuki durumun mevcut olup olmadığına, kısmen veya tamamen bağlı ise; mahkeme, o davanın sonuçlanmasını beklemek üzere yargılamayı erteleyebilir.
Hukuk mahkemesinde, görülen bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması, başka bir mahkemenin görevi içindeki bir hususun çözümüne bağlı ise; o hususun görüldüğü davanın sonuçlanmasını, kendisi için bekletici sorun yapabilir. Görülmekte olan bir davanın sonuçlanmasını başka bir davada bekletici sorun yapılabilmesi için bekletici sorun yapılacak davanın başka bir mahkemede görülmekte olması, iki dava arasında bağlantı bulunması gerekir. Davalardan biri hakkında verilecek kararın, diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde iki dava arasında bağlantı varsayılır ve biri diğeri için bekletici mesele yapılır.
Somut olayda; davacı kira alacağı ile birlikte aylık % 10 gecikme zammının tahsilini ve asıl alacağa aylık % 10 gecikme faizi uygulanmasını talep etmiştir. Davalı ise karşı davasında, kira sözleşmesinin aylık % 10 oranındaki gecikme faizine ilişkin hükmünün yasal faiz oranı olarak uyarlanmasını talep etmiştir. Yerel Mahkemece, uyarlama davasının reddine karar verilmiş ise de istinaf başvurusu sonucunda, davalı-karşı davacının uyarlama davasına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile mahkeme kararı kaldırılarak, dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Kiracı tarafından açılan uyarlama davasında verilecek kararın alacak davasında verilecek hükmü etkileyeceği açıktır.
Hâl böyle olunca mahkemece; uyarlama davasının eldeki dava açısından bekletici mesele yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmekte olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.630 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 13/11/2018 gününde oybirliği ile karar verildi.