Yargıtay Kararı

Bordroların gerçek ücret üzerinden düzenlenmediğinin tespiti halinde, imzalı bordrodan anlaşılan fazla çalışma süresi ve gün sayısına göre gerçek ücret esas alınarak fazla mesai ücreti belirlenmek ve bordrolarda yer alan ödeme tutarları mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapılması gerekmektedir.

Bordroların gerçek ücret üzerinden düzenlenmediğinin tespiti halinde, imzalı bordrodan anlaşılan fazla çalışma süresi ve gün sayısına göre gerçek ücret esas alınarak fazla mesai ücreti belirlenmek ve bordrolarda yer alan ödeme tutarları mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapılması gerekmektedir.

9. Hukuk Dairesi         2021/5305 E.  ,  2021/9586 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … 9. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının, davalı işyerinde 06.10.1992- 15.09.2015 tarihleri arasında sevkiyat sorumlusu olarak çalıştığını, son aylık brüt ücretinin 2.391,52 TL olduğunu, yaş koşulu dışındaki emeklilik koşullarını yerine getirmesi üzerine iş sözleşmesini Karşıyaka 2. Noterliğinin 15.09.2015 tarih ve 30167 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshederek kıdem tazminatının ödenmesini talep ettiğini, ulusal bayram ve resmi tatil günleri dahil haftanın 6 günü 09:30- 20:00 saatleri arasında, pazar günleri ise 09:30-17:00 saatleri arasında olmak üzere haftanın 7 günü çalıştığını, her ay en az 4 gün çalışmasının saat 24:00’e kadar devam ettiğini, fazla çalışma ve hafta tatili çalışma ücretinin ödenmediğini, hafta tatili çalışmalarının bazı bordrolarda gün olarak gösterildiğini, ancak aylık ücreti asgari ücretin çok altında gösterilerek esasen ödenmeyen hafta tatili alacağı ödenmiş gibi gösterilecek şekilde bordro tahakkuku yapıldığını, işçilere de %100 zamlı olarak ödenmesi gerekirken, hafta tatili ücret alacağının %50 zamlı olarak ödendiğinin ifade edildiğini, kullanılmayan yıllık izin ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı savunmasında bulunduktan sonra, davacının müvekkili işyerinde 06.10.1992 tarihinde işe girdiğini, 28.11.1993 tarihinde askerlik görevi için çıkışının yapıldığını, sonrasında 05.07.1995 tarihinde işe başladığını, 1995 öncesini ibra ettiğinden bu döneme ilişkin bir alacağı bulunmadığını, brüt ücretinin 1.717,00 TL olduğunu, 10:00- 19:00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenmesi olmak üzere haftanın 6 günü çalıştığını, pazar günü hafta tatili olduğunu, hafta tatili ve fazla çalışma yapılması halinde ücretinin ödendiğini, ulusal bayram genel tatil alacağı bulunmadığını, izinlerinin kullandırıldığını, yaş dışındaki emeklilik şartlarını taşıdığından bahisle işten ayrılan davacının başka bir işte çalışıp çalışmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, davacının yıllık izin ücreti talebi reddedilerek, kıdem tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil talepleri bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı tarafın ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının fazla mesai yaparak çalışıp çalışmadığı, hafta tatillerinde ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı ve bu çalışmalarının karşılığı ücretlerinin ödenip ödenmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, davacı ulusal bayram genel tatil günleri de dahil olmak üzere haftanın 6 günü 09:30-20:00 saatleri arasında, pazar günleri ise 09:30-17:00 saatleri arasında haftanın 7 günü çalıştığını iddia etmiş, davalı ise davacının haftanın 6 günü 10:00-19:00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenmesi ile çalıştığını, davacının hafta tatilinde ya da ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma yapması halinde bu çalışmaların karşılığı ücretlerinin ödendiğini savunmuştur.
Öncelikle belirtilmelidir ki, davacının fazla çalışma yaptığı, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı iddiaları davacı tanığı … G.’nin ifadesi ile ispat edilmiştir. Ancak bu tanığın 2014 Ocak ayında işten ayrıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda tanığın ifadesinin davacı ile birlikte çalıştığı dönem için esas alınması ve 2014 Ocak ayından sonrası için fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günü hesabı yapılmaması gereklidir.
Ayrıca, dosyaya davalı tarafça fazla mesai, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günleri ücret tahakkuklarını içeren bir kısmı imzalı ücret bordroları sunulmuştur. Her ne kadar imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün bulunmamaktaysa da, bordroların gerçek ücret üzerinden düzenlenmediğinin tespiti halinde, imzalı bordrodan anlaşılan fazla çalışma süresi ve gün sayısına göre gerçek ücret esas alınarak fazla mesai ücreti belirlenmek ve bordrolarda yer alan ödeme tutarları mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapılması gerekmektedir.
Buna göre; davacının ücretinin gerçekte brüt 2.382,92-TL olmasına karşın, bordroların brüt 1.717,00 TL ücrete göre düzenlenmiş olduğu anlaşıldığından fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacakları Mahkemece belirlenmiş olan gerçek ücret üzerinden yeniden hesaplama yapılarak imzalı bordrolarda ödendiği anlaşılan tutarların mahsubu suretiyle alacağın belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde verilen karar hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.05.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);