Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK’nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

12. Hukuk Dairesi         2020/8681 E.  ,  2021/3823 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunarak, haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince, şikayetin kısmen kabulü ile dava konusu mesken niteliğindeki taşınmazın şikayet edenin haline münasip ev alması için gerekli olan 82.000,00 TL’den aşağı olmamak üzere satışının yapılmasına karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, haczin 2016 yılında yapılmış olduğu mahkemece 2019 yılında şikayetin kabulüne karar verilmiş olması ve geçen süre içinde paranın satın alma gücünde azalma olduğu gibi … piyasasında da artış olduğu dikkate alındığında haciz tarihi esas alınarak borçlunun haline münasip ev değerinin belirlenmesinin hakkaniyete aykırı olduğu, keşif tarihi esas alınarak borçlunun haline münasip ev alabileceği değer kabul edilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b(2) madderi uyarınca esastan kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, şikayetin kısmen kabulü ile dava konusu mesken niteliğindeki taşınmazın şikayet edenin haline münasip ev alması için gerekli olan 150.000,00 TL’den aşağı olmamak üzere satışının yapılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, satıştan elde edilecek paradan 150.000,00 TL’lik kısmının haline münasip ev alması için şikayet edene ödenmesine karar verildiği görülmüştür.
İİK’nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK’nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Şikayet tarihinden önce yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir. (Dairemizin benzer nitelikte 30.09.2013 tarih ve 2013/22091 E. – 30456 K. sayılı kararı)
Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi
verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır. Ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerekmektedir. (Dairemizin benzer nitelikte 10.12.2015 tarih ve 2015/28857 E. – 31140 K. sayılı kararı)
Bu açıklamalar ışığında, İİK’nun 106-110.maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihi esas alınmalıdır.
Somut olayda, şikayete konu haczin incelenmesinde; dava konusu taşınmaza alacaklı vekilinin 02.03.2016 tarihli talebi üzerine icra müdürlüğünce aynı gün haciz talebinin kabul edilmesiyle haciz konulduğu, haciz şerhinin ise 04.03.2016 tarihinde işlendiği, haczin konulduğu tarih (02.03.2016 tarihi) itibariyle İİK’nun 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, ancak bu hacze ilişkin olarak alacaklı vekilinin 03.03.2017 tarihinde satış talep ettiği (satış avansının aynı gün yatırıldığı) buna göre 03.03.2017 tarihi itibariyle 1 yıllık sürede satış talep etmediğinin açık olduğu, böylece İİK’nun 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki işbu haczin şikayet tarihi olan 21.04.2017 tarihinden önce düştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, belirtilen sebeple şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı gerekçe ile istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 30.09.2020 tarih ve 2020/268 E. – 2020/1550 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca re’sen BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 31/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

);