Yargıtay Kararı

Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen bir kişinin sonradan herhangi bir şekilde davaya dahili mümkün değildir.

Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen bir kişinin sonradan herhangi bir şekilde davaya dahili mümkün değildir.

15. Hukuk Dairesi         2019/178 E.  ,  2019/5124 K.

“İçtihat Metni”

Davacılar 1-… 2-… 3-… 4-… 5-… 6-… 7-… 8-… ile davalılar 1-… 2-… 3-… 4-… 5-… 6-… 7-… 8-… 9-… 10-… arasındaki davadan dolayı … 2. Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 19.07.2016 gün ve 2012/83 E.-2016/199 K. sayılı hükmü onayan Dairemizin 22.10.2018 gün ve 2018/1304 E.-2018/3964 K. sayılı ilamı aleyhinde davalılar vekillerince karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, davalı yüklenici ile davacı arsa sahipleri arasında yapılan gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümlerine uymaması nedeniyle sözleşmenin geriye etkili feshi ile davacıların hisseleri oranında tapu iptâli ve tescil talebinden ibarettir. Davacılar arsa sahipleri davalı ise yüklenicidir.
Davacı arsa sahipleri vekili; müvekkillerinin … Konut Yapı Kooperatifi ile … 2. Noterliği’nce tanzim edilmiş olan 02629 yevmiye nolu Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’ni 09.03.2006 tarihinde birlikte imza altına aldıklarını, sözleşmenin konusunun müvekkillerine ait … mahallesi, … mevkii 80 ada 98 parsel, 80 ada 99 parsel, 80 ada 101 parselde kain arsalar üzerinde 25/100 mal sahiplerine 75/100 payı müteahhit Kooperatife ait olmak üzere kat karşılığı inşaat yaptığını, davacı mal sahiplerine verilecek olan dairelerin bitim tarihi olarak sözleşmenin 11. maddesinde hüküm altına alındığını, buna göre kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imza tarihi olan 09.03.2006 tarihinden itibaren 40 ay olduğunu, bu maddeye göre davacıların dairelerinin teslim tarihinin 09.07.2009 olduğunu, ancak müteahhit davalı Kooperatifin bu süreyi 28 ay geçirdiğini, halen müvekkillerine ait olması gereken blokların inşaatına başlamadığını, tapu kayıtlarından yaptığı inceleme neticesi kooperatifin borçlarından dolayı alacaklıları tarafından dava konusu yerler üzerine haciz konulduğunun görüldüğünü, dava konusu parsellerin birleştirilerek tek parsel olduğunu, bu parselde de müteahhit kat mülkiyetini tesis edildiğini, yapılan vasıf değişiklikleri neticesi dava konusu parseller 1507 ada 1 parsel ve 1506 ada 1, 80 ada 275 parsel olduğunu, müvekkillerinin dava konusu parselin evveliyatı olan 80 ada 98, 99 ve 101 parsellerde paydaş olduklarını, kök tapu kayıtlarındaki hisselerini tamamlayacak şekilde davalılar üzerine kayıtlı olan tapu kayıtlarının iptâli ile müvekkilleri adına kayıtlanmasını, uğranılan zarar ve ziyan tazmini haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı yüklenici … Konut Yapı Kooperatif vekili; davalı arsa sahiplerine tahsis edilen dairelerden 1. etap B blokta 17 dairenin süresinde bitirildiğinden bunlardan kooperatif ve üyelerinin sorumlu tutulmamasını, zamanında bu durumu düşünmeyerek ek sözleşme yapmayan…’e…’a ve diğer kişilere evlerin henüz bitmeden tapudan tüm devir yetkileri veren davalı arsa sahiplerinin sorumlu tutulmasını,
kooperatif üyelerinin kalan 2. etap G blokta bitmeyen 8 adet daire için sorumlu tutulmasını, arsa sahiplerine tahsis edilen ve zamanında bitirilen 1. etap B bloktaki 17 daire için haksız olarak açılan ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yine üyelerin fazlasıyla mağdur olduğundan tapuların da iptâl edilmemesini, kooperatifi bu hale getiren …ve eski yönetim kurulu ile denetim kuruluna arsa sahiplerinin dava açması gerektiğini, sorumlu olanların onlar olduğunu, karar verilmesini yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf yükletilmesine ve toprak sahiplerine karşı kooperatifin her türlü tazminat hakları saklı kalarak gerektiğinde bunları kullanabilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karar, davalı vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş, Dairemizin 22.10.2018 tarih, 2018/1304 Esas, 2018/3964 Karar sayılı kararı onanmış, dahili davalılar karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Taraflar arasında …. 2. Noterliği’nce tanzim edilmiş olan 02629 yevmiye nolu Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi’nin 09.03.2006 tarihinde imzalandığı ve bu sözleşmenin feshinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Dava başlangıçta davalı yüklenici aleyhine açılmış daha sonra diğer arsa sahipleri davaya dahil edilerek yargılamaya devamla hüküm kurulmuştur.
TMK’nın 692. maddesi hükmü gereğince, paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliği ile aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşlarının kabulüne bağlıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi feshi davası da “önemli tasarruflardan” olduğundan, sözleşmenin tarafı olan tüm arsa sahipleri tarafından açılması ya da açılan davaya onay vermeleri zorunludur. Sözleşmenin feshi için açılan davanın dinlenebilmesi için TMK’nın 692. maddesi hükmü gereğince, tüm paydaşların birlikte dava açması ya da açılan davaya onay vermeleri, ayrı ayrı davalar açılmış ise 6100 sayılı HMK’nın 166. maddesi hükmü gereğince davaların birleştirilerek görülmesi zorunludur.
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan; taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel teşkil etmekle def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve E:2004/4-371, K:2004/375; 18.04.2007 gün ve E:2007/5-233, K:2007/221; 04.03.2009 gün ve E:2009/10-34, K:2009/104; 04.11.2009 gün ve E:2009/2-402, K:2009/484; 22.12.2010 gün ve E:2010/19-638, K:2010/694,ve 07.11.2012 tarih, E:2012/2-181, K:2012/755 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Öte yandan, bir davada verilen hüküm, yalnız o davanın tarafları bakımından kesin hüküm teşkil eder (Mülga 1086 sayılı HUMK m. 237; 6100 sayılı HMK m.303). Bir davanın taraflarının kimler olduğu ise, davacı tarafından dava dilekçesinde gösterilir (Mülga 1086 sayılı HUMK m. 179; 6100 sayılı HMK m.119). Bir başka deyişle talepte
bulunan kimsenin, taraf olarak gösterdiği kişi usul hukuku yönünden taraf olup, eylemli olarak dava edilen, taraf sayılmıştır. Bu kişinin gerçekten o davada taraf ehliyetine sahip olup olmadığı da, davanın görülmesi sırasında belirlenecektir.
Nihayet, ilke olarak mecburi dava arkadaşlığı veya yasaların öngördüğü (Örneğin; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu m.14/5, 3402 sayılı Kadastro Kanunu 29.maddesi gibi) istisnai haller dışında kendisine husumet yöneltilen kişinin dışında (ve bu arada 04.05.1978 gün ve 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca ölü kişinin mirasçılarına) ve bir başkasına dahili dava veya müdahil-davalı ve benzeri tanımlamalarla taraf sıfatı verilemez. Davacı taraf istese ve masrafını da vererek dava dilekçesinde davalı olarak hiç gösterilmeyen kişiye davetiye tebliğ edilse, mahkemece ara kararı veya eylemli olarak dahili davalı veya benzeri tanımlamalarla duruşmalara kabulüne karar verilse bile, anılan kişinin usulü dairesinde davada taraf sıfatını kazandığı kabul edilemez.
Yukarıda belirtildiği üzere, ilke olarak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen bir kişinin sonradan herhangi bir şekilde dahili davalı veya benzeri tanımlamalarla davaya katılmaları veya davada yer almaları usulen mümkün olmadığı gibi, bu şekilde davada eylemli olarak yer alan kişilerin de davada taraf sıfatını kazanamayacaklarından, dahili davalı … … ‘ın  dava dosyasına dilekçe sunarak cevap vermesi, duruşmalara katılması ve mahkemece de bu durumun kabul edilmesi halinde bile, davalı olarak taraf sıfatını kazanamaz.
Arsa sahiplerinin tamamı taraf gösterilerek açılmış bir dava bulunmadığından işin esası ile ilgili yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiş ise de sehven onandığı anlaşılmakla karar düzeltme talebinin kabulü ile diğer karar düzeltme sebebleri incelenmeksizin kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 22.10.2018 tarih ve 2018/1304 Esas, 2018/3964 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 143,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davalılar …, …, …, …, …, … ve …’a, 143,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davalı …’e iadesine, ödedikleri karar düzeltme peşin harçlarının istek halinde karar düzeltme isteyen davalılar …, …, …, …, …, …, … ve …’e geri verilmesine, 11.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

);