Deliller toplanmadan dosyanın işçilik alacaklarının hesabı için kesin süre içinde bilirkişiye gönderilmesi ara kararı usule uygun değildir.
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No.
2011/4819
Karar No.
2011/13785
Tarihi
09.05.2011
İLGİLİ MEVZUAT
1475-İŞ KANUNU (İK)/14
KAVRAMLAR
KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI
İŞÇİLİK ALACAKLARI
TAZMİNATIN HESAPLANMASI
ÖZET
DAVACININ KIDEM VE İHBAR TAZMİNATININ HESAPLANMASI VE DİĞER İŞÇİLİK ALACAKLARININ ÖDENİP ÖDENMEDİĞİNİN BELİRLENMESİ İSE İŞVERENDEN SADIR OLAN BELGELERDEN, KISACA DAVACININ ŞAHSİ SİCİL DOSYASI, BORDRO VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İLE TESPİT EDİLECEKTİR. AÇILAN DAVA ÜZERİNE TENSİPLE ANILAN BELGELERİN İSTENDİĞİ, ANCAK GÖNDERİLMEDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR. BU BELGELER GELMEDEN MAHKEMECE DOSYANIN BİLİRKİŞİYE VERİLMESİ VE BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİN DAVACI TARAFINDAN YATIRILMASINA KARAR VERİLMİŞTİR, DAHA SONRAKİ CELSE İSE BİLİRKİŞİ ÜCRETİNİN YATIRILMASI İÇİN ONDAN SONRAKİ CELSEYE KADAR KESİN SÜRENİN SONUÇLARININ AÇIKLANDIĞI BELİRTİLMİŞTİR. KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI İLE DİĞER İŞÇİLİK ALACAKLARININ HESAPLANMASI İÇİN, ÖNCELİKLE TÜM DELİLLERİN TOPLANMASI GEREKİR. ÖNCELİKLE MAHKEMECE DOSYANIN HESAP BİLİRKİŞİSİNE VERİLMESİ İÇİN VERDİĞİ KESİN SÜRE DELİLLER TOPLANMADAN VERİLDİĞİ GİBİ, SONUÇLARI AÇIKÇA HATIRLATILMADIĞI İÇİN DE USULE UYGUN DEĞİLDİR. HESAP RAPORU ALINMASI KENDİLİĞİNDEN İŞLEM GEREKTİRDİĞİNDEN DELİLLER TOPLANDIKTAN SONRA YUKARDA BELİRTİLEN H.U.M.K.UN 415. MADDESİ UYARINCA İŞLEM YAPILARAK AYRICA H.U.M.K.UN 75. MADDESİ DE DİKKATE ALINDIĞINDA HAKİMİNİN GERÇEĞE ULAŞMASI İÇİN BİLİRKİŞİ GİDERİNİN DEVLET HAZİNESİNDEN ÖDENMESİNE VE YARGILAMA SONUNDA ALEYHİNE HÜKÜM TESİS EDİLENDEN ALINMASINA KARAR VERİLMESİ GEREKİR. YAZILI GEREKÇE İLE DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ HATALI OLUP BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin ekonomik kriz nedeni ile haksız olarak feshedildiğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile ödenmeye ikramiye, fazla mesai ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, verilen kesin sürede bilirkişi ücretinin yatırılmayarak davacı tarafından davanın ispat edemediği gerekçesi ile kesin süre nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : H.U.M.K.’nun 163. maddesinde biri “Yasal” öteki “hakim tarafından tanınan” iki türlü sürenin varlığı kabul edilmiş ve bu sürelere uyulmayan hallerde karşılaşılacak sonuç açıklanmıştır. Yukarıda sözü edilen maddeye göre yasal süre veya hakim tarafından tanınan süre içinde yapılması gereken işlem ilgili tarafça yapılmazsa hakkın düşeceği kabul edilmiştir. Yasal süre içinde yapılması gereken şeyin ne olduğu yasalarda yazılmış ve gösterilmiştir.
Hakimin tanıdığı süre içinde yapılması istenilen işlemin ne olduğu ise hakimin bu yöne ilişkin bulunan ara kararında her halde açıklanmış olmalıdır. Hakimin süreye ilişkin ara kararının tereddüt uyandırmayacak, yorumu zorunlu kılmayacak, yanlış anlamayı önleyecek, ilgili tarafından kolaylıkla anlaşılacak derecede açık, sade ve sınırlı olması gereklidir. Bu hususla ilgili ara kararı konusu, kapsamı ve sınırları bakımından orta halli bir kişinin rahatlıkla anlayabileceği karar açık olmalıdır. Pek az kişinin akıl erdirebileceği “muğlak ifadeli” bir ara kararının sade vatandaş tarafından anlaşılması olanağı yoktur. Özetle hakim tarafından kesin süreye ilişkin ara kararında ilgili tarafın yapması gerekli görülen işler, sade bir dil kullanılarak “kolayca anlaşılabilir biçimde” birer birer ve “açıkça” gösterilmiş olmalıdır.
Gerek öğreti ve gerekse yerleşik yargısal kararlarda, kanıtlama yükümlülüğü altında bulunan tarafa, kesin önel konusu usulü işlemleri hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde tek tek açıklanmalı, bilirkişiden rapor alınması için yapılması zorunlu olan giderler parasal olarak saptanıp bildirilmeli, ödeme için verilen süre belirtilmeli ve bu hususların yerine getirilmemesi halinde doğacak sonuçlar da açıkça ihtar olunmalıdır.
Türk yargı sistemine göre hakim kendiliğinden bir davayı inceleyip, uyuşmazlığı çözemez. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da, tarafların istekleri ile bağlı tutulmuştur. ( H.U.M.K. 414 )Usulün 159,163. maddeleri ise bu konuda tamamlayıcı hüküm olarak uygulanır.
Kendiliğinden yapılması gereken işlemlerde ise H.U.M.K.un 415. maddesi uyarınca giderlerin taraflardan birine veya her ikisinin ödenmesine karar verilebilir. Belirlenen süre içinde işleme ait gider ödenmez ise ilerde ilgisinden alınmak sureti ile Devlet Hazinesi’nden ödenmesine karar verilmesi gerekir.
Ayrıca kesin sürenin ispat yükü olan tarafa verilmesi gerekir. İspat yükünü yerine getiren tarafa hesap yapılması için kesin süre verilmesi usule aykırıdır. Zira hesap istemi bir anlamda kendiliğinden yapılması gereken bir işlemdir.
Mahkemece, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ve tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsili istemi ile açılan dava, kesin süre içinde delillerini ibraz etmediği gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacı vekili dava dilekçesinde delillerini bildirmiştir, 26.3.2008 tarihli oturumda verilen 15 günlük kesin mehil sonrası ise 16.4.2008 tarihli oturumda verilen 15 günlük kesin mehil sonrası ise 16.4.2008 tarihli son celsede delillerini bildiren dilekçeyi sunmuştur. Öncelikle davacının delil olarak belirttiği tanıklar dışındaki kayıtlar davacı nezdinde bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafından dosyaya sunulması imkansızdır. Ancak bu belgelerin ilgili yerden getirtilmesi için masrafları karşılamak üzere davacıya süre verilebilir. Ayrıca kesin mehil verilen oturum arası 20 gündür. Kesin mehil 15 gün ise de davacı vekili son oturumda delillerini ve tanıklarını bildirmiştir. Önceki oturumda verilen ara kararı yerine getirilmiştir.
İş hukukunda çalışma olgusunun, fazla mesai yaptığının ve tatil günlerinde çalıştığının ispat yükü işçide, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı hak kazanmayacak şekilde sona ediğinin ve ücretler ile diğer hakların ödendiğinin ispat yükü ise işverendedir.
Somut uyuşmazlıkta davacı hizmet süresi ile ilgili SSK sicil kaydını ibraz etmiş fazla mesai konusunda ise tanıklarını dinletmiştir.
Davacının kıdem ve ihbar tazminatının hesaplanması ve diğer işçilik alacaklarının ödenip ödenmediğinin belirlenmesi ise işverenden sadır olan belgelerden, kısaca davacının şahsi sicil dosyası, bordro ve toplu iş sözleşmesi ile tespit edilecektir. Açılan dava üzerine tensiple anılan belgelerin istendiği, ancak gönderilmediği anlaşılmaktadır. Bu belgeler gelmeden mahkemece dosyanın bilirkişiye verilmesi ve bilirkişi ücretinin davacı tarafından yatırılmasına karar verilmiştir, daha sonraki celse ise bilirkişi ücretinin yatırılması için ondan sonraki celseye kadar kesin sürenin sonuçlarının açıklandığı belirtilmiştir. Kıdem ve ihbar tazminatı ile diğer işçilik alacaklarının hesaplanması için, öncelikle tüm delillerin toplanması gerekir.
Öncelikle mahkemece dosyanın hesap bilirkişisine verilmesi için verdiği kesin süre deliller toplanmadan verildiği gibi, sonuçları açıkça hatırlatılmadığı için de usule uygun değildir. Hesap raporu alınması kendiliğinden işlem gerektirdiğinden deliller toplandıktan sonra yukarda belirtilen H.U.M.K.un 415. maddesi uyarınca işlem yapılarak ayrıca H.U.M.K.un 75. maddesi de dikkate alındığında Hakiminin gerçeğe ulaşması için bilirkişi giderinin devlet hazinesinden ödenmesine ve yargılama sonunda aleyhine hüküm tesis edilenden alınmasına karar verilmesi gerekir. Yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde ilgiliye iadesine, 09.05.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.