Yargıtay Kararı

Hafta tatili, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir.

Hafta tatili, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir.

22. Hukuk Dairesi         2017/43087 E.  ,  2020/8719 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkiline ödenmediğini iddia ettiği hafta tatili, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre ve kök bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz :
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacının aylık ücret miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir. Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda; dava dilekçesinde davacı işçinin son aylık net 1.500,00 TL ücret karşılığı çalıştığı ileri sürülürken, davalı yanca davacının ücretinin bordrolarda gösterildiği kadar olduğu savunulmuştur. Mahkemece dinlenen davacı tanıklarının davacı iddiasını aşan miktarda beyanda bulundukları görülmekte ise de, tamamının davalı aleyhine dava açtıkları ve bu davalar sebebiyle davacı ile menfaat ortaklıklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan kök bilirkişi raporunda, ücret bordrolarına göre davacının son aylık brüt ücretinin 1.635,91 TL olduğu tespit edilmiştir. Ek bilirkişi raporunda; emsal ücret araştırması kapsamında … Şoförler ve Operatörler Mesleki Araştırma Geliştirme Dayanışma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği’nin davacı için bildirdiği net 1.800,00 TL’nin, dava dilekçesinde belirtilen net ücretten yüksek olması sebebiyle taleple bağlı kalınarak davacının aylık net ücretinin asgari geçim indirimi dahil 1.500,00 TL olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Davacı yan; gerçek maaşının tek taraflı işveren tarafından düzenlenmiş, işçinin imzasını içermeyen banka kayıtlarıyla örtüşmeyen maaş bordrosuna göre değil; vasfı, iş tecrübesi ve yaptığı işin gereği olarak ücret araştırmasındaki tutar olduğunu iddia etmektedir. Ancak bu konudaki davacı iddiası yeterince araştırılmamış olup yapılan emsal ücret araştırması yetersizdir. Yukarıda ilke kararında da belirtildiği şekilde davacı iddiası değerlendirilip ilgili oda ve meslek kuruluşlarından ayrıntılı emsal ücret araştırması yapılmalı, tarafların iddia ve savunmaları ile diğer delillerle desteklenmesi halinde tanık anlatımları, tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirilerek davacının gerçek ücreti tespit edilmelidir. Eksik inceleme ile ücretin yazılı şekilde kabul edilerek hüküm altına alınması yerinde olmamıştır.
3- Taraflar arasında, hüküm altına alınan alacaklara yürütülen faiz başlangıç tarihi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda, davacı tarafça belirsiz alacak davası açıldığı sabittir. Mahkemece hüküm altına alınan dava konusu hafta tatili, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları belirsiz alacak davasına konu edilebilecek nitelikte alacaklar olduğundan, hüküm altına alınan alacaklarının tamamına dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava ve ıslah tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi hatalıdır.
4- Öte yandan; fazla çalışma ücret alacağının hesaplanmasında, davacı imzasını içermeyen ücret bordrolarının olduğu aylar bakımından banka kanalıyla ödendiği anlaşılan tahakkuk miktarlarının mahsubu gerekirken, bu ayların dışlanması da doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

);