İkinci rapora neden değer verilmediği, ilk rapora neden üstünlük tanındığı gerekçeli kararda belirtilmelidir.
4. Hukuk Dairesi 2009/2269 E., 2010/369 K.MAHKEME KARARLARININ GEREKÇELİ OLMASI ZORUNLULUĞU2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 141 ]1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 388 ]“İçtihat Metni”
Davacı Maliye Hazinesi vekili Avukat T…. G…. tarafından, davalı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine 10/02/2006 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/11/2007 günlü kararın Yargıtay’ca kanun yararına incelenmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı idare, dava dışı kişilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurarak; davalı tarafından yapılan kamulaştırma işleminden sonra verilen kamulaştırma bedelinin arttırılmasına ilişkin yargı kararının geç yerine getirildiğini, bu dönemde Devlet borçlarına ödenen yasal faiz, ülkede gerçekleşen enflasyon oranının altında kaldığından mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia ettikleri; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce bu başvuru kabul edilerek başvuranlara 87.000 Euro ödenmesine karar verildiğini, bu paranın 149.066 YTL olarak Dışişleri Bakanlığı bütçesinden karşılandığını; davalının, kamulaştırma artırım bedelini geç ödeyerek Hazine zararına yol açtığını belirterek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı gereğince ödenen bedelin davalıdan rücu yolu ile alınmasını istemiştir.
Davalı belediye ise, bütçesinin sınırlı olduğunu, ödemenin taksitlendirilmesinin bütçe gereği olduğunu, ödenen faizin de yasal faiz olduğunu, olayda kusuru bulunmadığını ileri sürerek istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece hakem sıfatıyla yapılan yargılama sonunda; 17/12/2006 günlü bilirkişi raporu benimsenerek istemin bir bölümü kabul edilmiş; tarafların itirazı da reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı; birbiriyle çelişen iki farklı bilirkişi raporu olduğu halde çelişki giderilmeden birinci bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, kararda bu rapora neden üstünlük tanındığının belirtilmediğini, kinci rapordan hiç söz edilmediğini, kararın gerekçeli olmadığını ve bu durumun Anayasa’nın 141. maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 388. maddesine aykırı olduğu ileri sürerek hakem kararının yasa yararına bozulmasını istemiştir.
Dairemizce yasa yararına bozma istemi ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Anayasa’nın 141/3 maddesi gereğince; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 388/3. maddesi gereğince de yargı kararında; tarafın sav ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları olgular, çekişmeli konular hakkında toplanan kanıtlar ile kanıtların tartışılarak kabul etmeme ve üstün tutulma nedenleri, uyuşmazlık bulunmayan olaylar ile bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki nedenler açık, kuşku ve duraksama uyandırmayacak biçimde gösterilmesi gereklidir.
Yerel mahkemece, dava konusu olaya ilişkin olarak birbiri ile çelişen iki ayrı bilirkişi raporu alınmıştır. Raporlar arasındaki bu çelişki giderilmeden ilk bilirkişi raporuna göre karar verilmiş; ancak, ikinci rapora neden değer verilmediği, ilk rapora neden üstünlük tanındığı belirtilmemiştir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yasa yararına bozma istemi yerinde olup kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yasa yararına bozma isteminin kabulü ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nın 427. maddesi uyarınca sonuca etkili olmamak koşulu ile kararın BOZULMASINA; gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/01/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.