Yargıtay Kararı

İş akdinin haklı nedenle feshedildiği veya işçi tarafından haksız olarak feshedildiğinin ispatı işverendedir.

İş akdinin haklı nedenle feshedildiği veya işçi tarafından haksız olarak feshedildiğinin ispatı işverendedir.

9. Hukuk Dairesi         2017/22985 E.  ,  2019/11321 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ

DAVA : Davacı, işçilik alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kısmen kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davacının 04.04.2001 tarihinde davalı şirkete ait fabrikada … Markası altında seramik, klozet, lavabo vb. üretimi işinde dekor-tamir-sırlama bölümünde sıcak tamir ve sırlama işinde çalıştığını; kesintisiz olarak aynı işyerinde çalıştığını, ancak davalı işverenin değişik işyerlerinden sigorta kaydını yaptığını, iş akdinin işveren tarafından haklı sebep gösterilmeden feshedildiğini; müvekkilinin işverenin kusurlu davranışları sonucu tedavisi mümkün olmayan silikozis meslek hastalığına yakalandığını ve … 1. İş Mahkemesi’nin 2015/46 esas sayılı dosyası ile meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası açtığını; dava açıldığı tarihten itibaren işveren tarafından düzenli ve sistemli olarak mobbing ve baskı uygulandığını; dava açanların davalarını geri çekmemeleri halinde kıdem ve yasal hakları ödenmeden iş akdinin feshedileceğinin beyan edildiğini; 08.09.2015 tarihinde mesaisini bitirdikten sonra işveren tarafından muhasebe bölümüne çağrılarak is akdinin feshedildiğinin bildirildiğini iş akdinin bu şekilde sona erdirildiğini, bu durumun meslek hastalığı nedeniyle dava açan müvekkiline kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının ödenmemesi için yapıldığını, yıllarca müvekkilinin maaşının resmi kayıtlarda eksik gösterildiğini, sigorta priminin düşük yatırıldığını, gerçeği yansıtmayan belgeler imzalatıldığını, farklı ücretleri gösteren çift bordro imzalatıldığını; maaşının resmi kayıtlarda farklı gösterilerek bir kısmının elden bir kısmının bankadan ödendiğini; müvekkilinin işe başladığı tarihten itibaren hafta tatili, yılbaşı, resmi ve dini bayramların tamamında çalışmasına, fazla çalışmalarına rağmen ücretlerinin ödenmediğini, davacının en son 1.550,00 TL civarı net çıplak ücret aldığını; fazla mesai, belli bir miktar üzerinde üretilen mal için … adı altında prim ödemeleri, servis ücreti, yemek, ramazan paketi, asgari geçim indirimi ve sosyal yardımlar karşılığı çalıştığını, çalışma saatlerinin 3 vardiyalı olduğunu, 15 gün 09.00-17.00, 15 gün 17.00-01.00 ve 15 gün 01.00-09.00 saatleri arasında olduğunu, vardiyaların 15 günde bir değiştiğini; ancak vardiya saatlerinin uzadığını, müvekkilinin ortalama aylık en az 100 saat fazla mesai yaptığını; hafta tatillerinde, genel tatil günlerinde çalıştığını, kullanılmayan yıllık izinlerininde olduğunu iddia ederek; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve ödenmeyen ücret alacaklarının faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; dava konusunun belirlenebilir olması nedeniyle davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının yapmakla ödevli olduğu görevleri gereği gibi yapmaması, işini aksatması konusunda savunmasının istendiğini, savunma vermekten imtina eden davacının durumunun disiplin kurulunca değerlendirildiğini ve 14.09.2015 tarihli disiplin kurulu kararı ile iş akdinin 4857 sayılı Yasa’nın 25/ll-(h) maddesi uyarınca feshedildiğini, bu durumun kendisine bildirildiğini, ancak fesih tutanağını imzalamaktan imtina ettiğini; İş akdinin tazminatsız olarak feshedildiğini; maaşının bordrolarda gösterildiği kadar olduğunu, davacının imzaladığı bordrolar ile örtüşmeyen iddialarının yok hükmünde olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; ”Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre iş akdinin haklı nedenle feshedildiği veya işçi tarafından haksız olarak feshedildiğinin ispat külfeti davalı işveren üzerinde bulunmaktadır. Davalı işveren tarafından fesih öncesinde görevlerini yerine getirmemekte ısrar ettiğine dair doyaya herhangi bir belge, bilgi delil sunmuş değildir. Bu bağlamda davalı işveren tarafından üzerine düşen ispat külfeti gereği gibi yerine getirilmiş değildir. Dosya kapsamı, tanık beyanları dikkate alındığında, işverene karşı meslek hastalığı bulunan davacının iş akdinin davalı işverence kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi gerektirecek şekilde 09.09.2015 tarihinde haklı neden olmaksızın sona erdirildiği kanaatine varılmıştır.
Dava dilekçesi ile davacının net 1550 TL ücret aldığı iddia edilmiştir. Dosyaya ibraz edilen 2015/9 ay ücret bordrosuna göre davacının aylık brüt ücreti 2,165 TL.dir. Dosya kapsamı, talep, emsal ücret araştırması ve tanık beyanları dikkate alındığında davacının dosyaya ibraz edilldiği şekilde en son brüt 2,165 TL ücret ile çalıştığı, işveren tarafından yapılan sosyal yardımların giydirilmiş ücretin tespitinde dikkate alınması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davalı vekilinin süresi içinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i mahkememizce feshe bağlı alacaklar olan kıdem ve yıllık izin ücreti alacağı yönünden fesih tarihi ile dava tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmayışı nedeniyle reddedilmiş olup, diğer işçilik alacakları yönünden kabul edilerek, 4857 sayılı Yasa’nın 32/8 maddesi ve 6098 sayılı Yasa’nın 147. maddesi uyarınca dava tarihinden geriye dönük olarak 5 yıllık dönem için hesaplama yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Fazla mesai yapıldığının, hafta tatilinde çalışıldığının ve ulusal bayram ve genel tatil günleri çalışma yapıldığının ispat külfeti davacı işçi üzerinde, bu çalışmaların karşılığının ödendiği ispat külfeti davalı işveren üzerinde bulunmaktadır. İşyerinde SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca yapılan teftiş sonrasında düzenlenen 30.11.2015 tarihli raporda, işyerinde işçilere fazla mesainin zorunlu tutularak günde 12 saat rutin fazla çalışma yaptırıldığını, özlük dosyalarında hemen hemen herkesin ayda 22,5 saat fazla mesai gösterildiği, fazla çalışmaların 22,5 saati aşan kısımlarının elden ödendiğine yönelik tespit bulunmaktadır.
Davacı asil müfettiş soruşturması sırasında verdiği beyanlarında özetle “fazla mesainin 22,5 saatlik kısmının bankaya yatırılıp kalanının elden verildiğini” beyan etmiş olup, iş müfettişleri tarafından tutulan tutanakların aksi kanıtlayıncaya kadar geçerli olup, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 92/son maddesi dikkate alındığında davacının fazla mesai ücretlerinin elden ödendiğini ikrar ettiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle de ödenmeyen fazla mesai ücretinin bulunmadığı kanaatine varılmakla, bu alacak kalemi yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
inlenen tanık anlatımları, müfettiş raporu, işverence dosyaya sunulan ücret bordroları dikkate alındığında, işyerinde hafta tatili çalışması ve genel tatil çalışmaları yapıldığı dinlenen tanık anlatımları ile ispatlanmış vaziyettedir.
Davalı işveren tarafından hesaplama yapılan tüm döneme ilişkin imzalı ücret hesap pusulaları sunulmuş, ücretler banka aracılığı ile ödenilmiştir. Dosyaya sunulan imzalı ücret pusulalarının imzalı ve ihtirazi kayıt içermemesi ve davacı yanca dosyaya bu kayıtların aksini kanıtlar mahiyette yazılı herhangi bir belge sunulmayışı nedeniyle, fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil çalışması tahakkuku bulunan dönemlerin dışlanması gerektiği sonucuna varılmıştır. Fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil çalışması bölümünün boş olduğu – tahakkukun bulunmadığı aylar yönünden ise fazla çalışma yapıldığı her türlü delille ispatlanabileceğinden bu dönemler yönünden tanık beyanlarını dikkate almak gerekmiştir.
Davalı vekilinin tüm çalışmaların kayıtlara intikal ettirildiğine yönelik savunmalarına, tanık anlatımları, müfettiş raporu dikkate alınarak itibar edilmeyerek, davacı tanıklarının beyanlarına mahkememizce itibar edilmiştir. Bilirkişi tarafından davacının ayda ortalama 3 hafta tatillinde çalıştığı, resmi tatillerde çalıştığı, dini bayramların ilk iki günü hariç çalıştığına yönelik tespitler ve bu tespitler kapsamında davalı işveren tarafından hafta tatili, genel tatil tahakkuku yapılarak ödenen dönemler ile davacının izinli ve raporlu olduğu dönemler dışlanmak suretiyle yapılan hesaplamaların denetime elverişli, dosya kapsamı ile uyumlu olduğu kanaatine varılmakla bilirkişi raporuna itibar edilerek bu alacak kalemleri yönünden açılan davaların kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İşyerindeki toplam kıdemi 14 yıldan fazla olan davacı toplamda 246 gün yıllık izne hak kazanmış olup, ispat külfeti üzerine düşen davalı yanca davacının yıllık izin kullandığına yönelik dosyaya sunduğu yazılı belgelerin incelenmesinde belirtilen tarihler arasında hafta tatili ve resmi tatil günleri dışında toplamda 233 gün yıllık izin kullandığı hususu ispatlanmış olup, davacının kullanılmayan 15 gün izin hakkı bulunduğu anlaşıldığından bu alacak kalemi yönünden açılan davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Hesaplama yapılan döneminin 5 yıl gibi uzun bir süre oluşu, fazla mesai, genel tatil ve hafta tatili çalışması yapıldığının yazılı belgeye dayalı olmayıp tanık anlatımları ile tespit edilmiş olması, hesaplama yapılan döneme ilişkin işveren tarafından bir kısım fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil çalışması tahakkuklarının yapılması, yerleşik Yargıtay uygulaması ve davacının bu dönemler içerisinde, izinli, raporlu, olması gibi çalışma yapılmayan dönemlerin de bulunabileceği değerlendirilerek, %30 oranında bu alacak kalemleri yönünden hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı yanca dava açılmadan önce … 2. Noterliğinin 09.09.2015 tarihli ihtarnamesi ile alacak kalemleri tek tek sayılmak suretiyle işçilik alacaklarının 3 gün içerisinde ödenmesi talep edilmiş olup, ihtarname davalı işverene 11.09.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Verilen sürenin bitimi tarihi olan 15.09.2015 tarihi itibarıyla davalı işveren temerrüde düşürülmüş olup, kıdem tazminatı haricindeki alacak kalemleri yönünden faiz başlangıç tarihi bu tarih olarak hükme esas alınmıştır.
Davacı vekilince davanın fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu şeklindeki ibare haricinde davanın türüne yönelik herhangi bir açıklaması bulunmamakta olup, dilekçe içeriği dikkate alındığında davanın HMK’nın 109. maddesi uyarınca kısmi dava şeklinde açıldığı sonucuna varılmıştır.
Davacının talep ettiği işçilik alacaklarının hesaplanması amacıyla dosya bilirkişi … tevdii edilmiş ve bilirkişinin düzenlediği 22/09/2016 tarihli rapor mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunmuş olup, 22/09/2016 tarihli raporda belirtilen miktarlar üzerinden kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, genel tatil ücreti, hafta tatili ve yıllık izin alacağının kabulüne, fazla mesai alacağına ilişkin davanın ise reddine karar verilmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur“ gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ç) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D) İstinaf Sebepleri:
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının işini aksatması nedeniyle işveren tarafından haklı nedenle işten çıkartıldığını, davacının fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil çalışması ve hafta tatili çalışmasının bordrolara yansıtıldığını, bordroya yansıtılmayan dönemlerde çalışmasının bulunmadığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını ve yol ile yemek yardımının fazla takdir edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, “…Hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle sonucun mahkemece doğru tespit edildiği anlaşılmış davalı vekilinin yerinde bulunmayan tüm istinaf itirazlarının reddi ile usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK ‘nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş….” gerekçeleriyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G) Gerekçe:
1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Somut uyuşmazlıkta; davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş olup, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesine göre, davalı lehine red vekalet ücreti olarak 200,00 TL. ye hükmedilmesi gerekirken, 100,00 TL. vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK.nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
H) HÜKÜM:
A) Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
B) İlk Derece Mahkemesi’nin hüküm fıkrasının davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin 6 numaralı bendindeki, “…100,00… ” rakamının çıkartılarak, yerine “…200,00…” rakamının yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 28/09/2018 tarih ve 2018/2 E. 2018/8 K. Sayılı İBK. uyarınca onama harcı alınmasına yer olmadığına, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, nispi temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 16/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

);