İşçinin ailesi tarafından onaylanmayan evliliği yapabilmek için isimli kişiyle anlaşarak kaçtığı, bu dönemde evlilik için resmî işlemleri yaptığı, hakkında tutanak düzenlenen sürede işe devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alındığında makul sürede işe devamsızlığın mazerete dayandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu 2017/2781 E. , 2021/615 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Sakarya İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı dava dilekçesinde; davalı işyerindeki üstlerine sevdiği kişi ile yuva kurmak istediğini, bu nedenle işe gelemeyeceğini bildirdiğini, buna rağmen davalı tarafından hakkında tutanak düzenlendiğini, buna ilişkin noter kanalı ile yapılan tebligatın evlenmeden önceki adresine usulsüz şekilde yapıldığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile hafta tatili ve milli bayram ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının işe gelmemesi üzerine ihtarname ile mazeretinin sorulduğunu, ihtarnameye cevap vermediğini, iş sözleşmesinin 12.02.2013 tarihi itibariyle feshedildiğinin bildirildiğini, fesihten sonra davacının evlilik nedeniyle işe gelmediğini belirterek kıdem tazminatı talebinde bulunduğunu, evlenmek istediğini söyleyerek müvekkilinden izin alabileceği hâlde ailevi sorunlarını bahane ederek işe gelmediğini, alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Sakarya İş Mahkemesinin 11.11.2014 tarihli ve 2013/325 E., 2014/1122 K. sayılı kararı ile; tanık beyanlarından davacının, ailesinin evlenmesine izin vermemesi nedeniyle evlenmek amacıyla işe gelmeyeceğini bildirdiği ve 11.02.2013 tarihinde resmî olarak evlendiği, bu nedenle resmî evlilik tarihinden önce evlenmek amacıyla işe gelmeyeceğini belirtmek suretiyle işyerinden ayrıldığı ve daha sonra işverene gönderdiği ihtarname ile evlilik nedeniyle işe gelmediğini, yasal haklarının ödenmesini talep ettiği, davacının çalıştığı süre de nazara alınarak yasal haklarını almayacak şekilde ve hiçbir gerekçe belirtmeden işe gitmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zamanaşımı itirazı nedeniyle son beş yıllık dönemde tatil günleri ücreti ödendiğinden milli bayram çalışma alacağının bulunmadığı, fazla çalışma ücreti alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Sakarya İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 02.05.2016 tarihli ve 2015/1024 E., 2016/10971 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, “…Somut uyuşmazlıkta, yerel Mahkemece her ne kadar davacının kıdem tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş ise de, davacının resmi olarak evlenme tarihi 11.02.2013 olup, davacının 01.02.2013 tarihinden itibaren (resmi olarak evlilikten önceki 01.02.2013-11.02.2013 tarihleri arasında) devamsızlık yaptığı dosya kapsamı ile sabit olup, iş akdinin devamsızlık nedeniyle işverence feshi, işveren açısından haklı nedene dayanmaktadır. Bu durumda, davacının kıdem tazminatı isteminin reddi gerekirken devamsızlıktan sonraki evliliğe itibar edilerek kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
9. Bozma kararı sonrası dosyanın tevzi edildiği Sakarya 3. Mahkemesinin 03.01.2017 tarihli ve 2016/594 E., 2017/5 K. sayılı kararı ile; davacının evleneceğinden dolayı işe gelmeyeceğini çalıştığı birimde ustabaşı olarak görev yapan Azize isimli işçiye, davalı tanığı ve aynı zamanda fabrika müdürü olan …’a bildirdiği, nikah işlemleri nedeniyle evlendirme dairesinden gün alma, doktor raporu alma vs. nedenlerle resmî nikah tarihine kadar olan dönemdeki devamsızlığının geçerli nedene dayandığı, aynı şekilde Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin emsal içtihatları da dikkate alındığında evlenme hazırlıklarının yapıldığı sırada iş sözleşmesinin feshedildiği ve evlilik sözleşmesinin de gerçekleştiği sabit olduğundan kıdem tazminatı talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş sözleşmesinin davalı işverence 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendi uyarınca feshedildiği somut olayda, davacının devamsızlığının haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı, buradan varılacak sonuca göre kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. İş sözleşmesini sona erdiren en önemli sebeplerden biri fesihtir. Fesih, sürekli (belirli ya da belirsiz süreli) bir iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesi ile sona erdiren, tek taraflı ve karşı tarafa ulaşması gerekli bozucu yenilik doğuran bir haktır. Dolayısıyla fesih karşı tarafa ulaştığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğuran, karşı tarafın kabulünü gerektirmeyen bir irade açıklamasıdır (Senyen Kaplan, E. Tuncay: Belirli Süreli İş Sözleşmesinin Haksız Feshinin Hüküm ve Sonuçları, Sicil İş Hukuku Dergisi, 2016, Sayı: 36, s. 23).
13. İş sözleşmesi işçi ile işveren arasında kurulan ve her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, işçi ile işveren arasında karşılıklı güvene dayanan kişisel ve sürekli bir ilişki yaratır. Bu nedenle işçi veya işveren taraflarından birinin davranışı ile bu güveni sarsması hâlinde güveni sarsılan tarafın objektif iyi niyet kurallarına göre artık bu ilişkiyi sürdürmesinin kendisinden beklenemeyeceği durumlarda iş sözleşmesi ile bağlı kalamayacağı gerçeğinden hareket eden kanun koyucu, yaptığı düzenleme ile taraflara iş sözleşmesini haklı nedenle tazminatsız fesih hakkı tanımıştır.
14. Hukukumuzda “olağanüstü fesih”, “bildirimsiz fesih”, “süresiz fesih”, “önelsiz fesih”, “derhal fesih”, “muhik sebeple fesih” gibi terimlerle ifade edilen haklı nedenle fesih 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 435, 4857 sayılı İş Kanunu m. 24 ve 25; 854 sayılı Deniz İş Kanunu m. 14, 16; Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun m. 11’de düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle, haklı nedenle fesih kanunla tanınmış bir haktır. Bir tarafın işte bu haklı nedenle fesih hakkına dayanarak, karşı tarafa yöneltilmesi gereken irade beyanıyla iş sözleşmesine geçmişe etkili olmaksızın derhal son vermesi, haklı nedenle fesih olarak tanımlanmaktadır. Bu itibarla İş Kanunu, haklı nedenle fesih hakkını “Haklı nedenle derhal fesih” başlığı altında düzenlemektedir (Mollamahmutoğlu, H./ Astarlı, M./ Baysal, U.: İş Hukuku, 6. Bası, Ankara 2014, s. 794).
15. İşçiye belirli ya da belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı nedenle derhal feshetme yetkisi veren nedenler 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun/İş Kanunu) 24. maddesinde, işverene haklı nedenle derhal feshetme yetkisi veren nedenler ise aynı Kanun’un 25. maddesinde düzenlenmiştir.
16. İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkını düzenleyen İş Kanunu’nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendinde;
“İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi” haklı nedenle fesih sebebi olarak düzenlenmiştir.
17. İşçinin, işverenden izin almaksızın veya haklı bir nedene dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü ya da bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi hâlinde işveren sözleşmeyi haklı nedenle derhal feshedebilir. Burada fesih hakkını doğuran haklı neden, işçinin izinsiz veya geçerli bir mazereti olmadan belirli bir süre işine devam etmemiş olmasıdır. Haklı neden oluşturması için devamsızlık, kanunda öngörüldüğü gibi, ardı ardına iki iş günü, bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü veya bir ayda üç iş günü sürmüş olmalıdır. İş günü tabiri, kanunen iş günü kabul edilen günler yanında sözleşmeyle iş günü kabul edilen günleri ve buna göre de toplu iş sözleşmeleriyle çalışılacağı öngörülen genel tatil günlerini de kapsar (Mollamahmutoğlu/Astarlı/Baysal, s. 851).
18. Hemen belirtmek gerekir ki, anılan madde uyarınca iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için işçinin sadece maddede belirtilen gün sayısı kadar işe gelmemesi yeterli olmayıp, ayrıca bunun işverenden izin alınmaksızın veya haklı bir nedene dayanmaksızın yapılmış olması da gerekir. Devamsızlığın gerek işverence verilen izne gerek haklı bir özre dayanması hâlinde, bunların devam süreciyle sınırlı olmak koşuluyla iş sözleşmesi askıya alınmış olur. Bu süre içinde iş akdinin işverence devamsızlığa dayanılarak sona erdirilmesi haksız fesih sayılır (Süzek, S.: İş Hukuku, 19. Baskı, 2020, s. 702.)
19. Devamsızlığı haklı kılan nedenlerin ise önceden sayımı ve tespiti mümkün olmayıp, her somut olayın özelliğine göre belirlenmesi gerekir.
20. İşçinin devamsızlığına dayanak yaptığı olayın, haklı nitelik taşıyıp taşımadığı, olayın mahiyeti, işçinin içinde bulunduğu durum, işyerinin özellikleri ve gerekleri, gelenekler gibi hususlar dikkate alınarak objektif iyi niyet kurallarına göre tespit edilebilir (Mollamahmutoğlu/ Astarlı/ Baysal, s. 853). Devamsızlığın haklı bir nedene dayandığını ileri süren işçi, bunu ispatla yükümlüdür.
21. Somut olayda, davalı işverence davacı hakkında izin almaksızın ve amirlerine bilgi vermeksizin işe gelmediğine dair 01.02.2013-12.02.2013 tarihleri arasında pazar gününe denk gelen günler hariç olmak üzere tutanaklar düzenlemiş, 12.02.2013 tarihli ihtarname ile de davacının işe gelmemesine ilişkin haklı bir nedeni varsa bildirmesi aksi hâlde iş sözleşmesinin feshedileceği hususunda ihtarname gönderilmiştir.
22. Dosya içerisinde bulunan tebligat sorgulama sayfası örneğine göre ihtarnamenin 15.02.2013 tarihinde “aynı konutta yakına teslim” edilmesi ve davacının ihtarnameye cevap vermemesi üzerine iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından 18.02.2013 tarihli ihtarname ile İş Kanunu’nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinin (g) alt bendine dayanılarak haklı nedenle feshedildiği bildirilmiştir.
23. Diğer taraftan, davacı işçi davalı işverene gönderdiği 01.03.2013 tarihli ihtarname ile 02.02.2013 tarihinde işe gelmeyeceğini ustabaşı Azize Kütük’e sözlü olarak bildirdiğini, evlilik nedeniyle işe gelmediğinin ekte sunduğu 11.02.2013 tarihinde evlendiğini gösterir aile cüzdanından da anlaşıldığını belirterek, kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer işçilik alacaklarının ödenmesini talep etmiştir.
24. Bununla birlikte, davacının Sakarya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne verdiği 04.03.2013 tarihli başvuru dilekçesinde işverenin kendisine 6.000TL ödemeyi teklif ettiğini belirttiği ve yine Sakarya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 21.03.2013 tarihli tutanaktan da davacıya yapılan teklifin işveren vekili sıfatıyla ifadesine başvurulan … isimli şahıs tarafından da doğrulandığı anlaşılmıştır.
25. Öte yandan, yargılama sırasında dinlenilen davacının eşi tanık …, evlilik nedeniyle işyerinde ustabaşından izin talebinde bulunduklarını, ustabaşının da bu talebi fabrika müdürüne ileteceğini söylediğini; davalı tanığı …, davacının birkaç gün işe gelmediğini fark edip sorduğunda evlenmek için işten ayrıldığı ya da işe gelmediği gibi ifadeler duyduğunu; davalı tanığı …, davacının evlenme sebebiyle işten ayrıldığını, davacının 8- 10 gün kadar bilgi vermeden devamsızlık yaptığını; davalı tanığı … ise öğrendiğine göre davacının Azize isimli ustabaşıya işe gelemeyeceğini söylediğini beyan etmiştir.
26. Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta evleneceğini davalı işyerinde ustabaşı olarak çalışan Azize isimli işçiye bildirdiği anlaşılan davacının, resmi kayıtlara göre de kısa bir süre sonra evlendiği, ailesinin karşı çıktığı evlilik hazırlıkları nedeniyle 01.02.2013-11.02.2013 tarihleri arasında işe devam edemediği ve bu durumun davalı işverenin bilgisi dahilinde olduğu anlaşılmaktadır.
27. Davacının Sakarya Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne başvuru dilekçesi ve düzenlenen tutanak içeriğine göre davacı işçiye işyerindeki kıdemi dikkate alınarak 6.000TL teklif edildiği sabit olup, bu durum; davacının işe devamsızlığının davalı işveren tarafından mazerete dayandığının kabul edildiğini göstermektedir.
28. Davacı işçinin ailesi tarafından onaylanmayan evliliği yapabilmek için … isimli kişiyle anlaşarak kaçtığı, bu dönemde evlilik için resmî işlemleri yaptığı, hakkında tutanak düzenlenen sürede işe devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu dikkate alındığında somut olayın özelliklerine göre makul sürede işe devamsızlığın mazerete dayandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
29. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgulara göre, davacı işçinin devamsızlığı haklı bir mazerete dayandığından, iş sözleşmesinin işçinin devamsızlığı nedeniyle işverence feshedilmesi haksız bir fesih niteliğindedir.
30. Hâl böyle olunca direnme kararı yerindedir.
31. Ne var ki, Özel Dairece alacağın miktarı yönünden bir inceleme yapılmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun bulunduğundan davalı vekilinin alacağın miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.05.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.